Zeynep Karasu
Yemeğimizi yedikten sonra erkekler işleri için dışarı çıkmaya hazirlaniyolardi bizde onları yolcu etmeye ciktik eee kızlar kocalarının yolcularda ben boş mu durucam hemen Halil ibrahimin yanina gittim "kocacım iyi işler" "ah teşekkür ederim karıcım" "bu gün az adam öldür tamam mı" "bagacazzz" böyle demesiyle güldüm "saka bir yana kendine dikkat et Halil ibrahim akşamda geç gelme tatlı yapicam" "oooo sen tatlı yaparsınız ben gelmezmiyim eee bu gün ki planınız ne zeynep hanim eee siz bir iş kadinisiniz sonuçta" "ay bu gün misafir var onu ağırlıkçaz onun için evdeyim" "tamamdir hadi sağlıcakla" yani bana koyan tek şey şuan ona sarilamamak arkadaşça davranmak bunlar yoruyor insanı onlari yolculayip bizde iceri geçtik etrafı toparladım bende Halil ibrahim için fırında sütlaç yaptım eee soz verdik bir kere tutalım bari kızlarda sevinç için kek ve kurabiye yapmıştı işlerimi halledip etrafı toplayalım derken öğlen olmuştu kapının çalmasınlar kapıya bakmaya gittim kapıyı acmamla karşımda sevinci görmem bir olmuştu yüzü değişmemişti misafir perver olmaya çalışarak gülümsedim "hos geldin sevinçcim" "oo asıl sen hos geldin Zeynep kaç yıldır yoksun buralarda" "evet amerikadaydim ama döndüm burda dikilmeyelim gel bahçeye geçelim kızlar orda bekliyorlar bizi" ona yolu göstererek ilerledim kızlarlada selamlasti sonra zaten yaptığımız kahvelerimizi ve tabakları getirdik şuan acayip soğuk bir ortam var zaten bu kız niye gelmek istemişti anlamadım biz hiç bir zaman birbirimizi sevmezdik tabakaları götürürken sema bana yaklaştı ve kulağıma fısıldadı "görgüsüzlük hiç değişmemiş" "valla öyle bulduğu bütün altınları takmış herhalde" böyle demiştim çünkü kuyumcu dükkanı gibi geziyordu etrafta fazla bir şey anlamasın diye bahçeye geçtik kahveleri içerken önce havadan sudan konuşuyorduk sonra o söze girdi "Zeynep bu arada hayırlı olsun Halil ibrahimle evlenmişsin" "teşekkür ederim sevinç" "ay gerçi sizinki baya hizli oldu hatta sizin evlilik için sahte bile diyenler var" böyle demesiyle kahve boğazıma kaçtı biraz öksürdüm ve konuştum "yaa naparsin e biz zaten tanıyordukya ya birbirimizi unuttun herhalde" "yok canım unutmadım da ya insanların ağzı boş durmuyor sizin hakkınızda sen amerikaya gitmeden önce sen evlenmek istemişsin ama Halil ibrahim kabul etmemiş gibi dedikodular dönüyor" sınırı asiyordu "e istemeseydi şuan nasil evli olalım sevinçcim" "işte kişisel çıkarlar icin diyorlar Halil sevmesede belli konuma gelmek için yaptı diyorlar" sema dayanamamış olacak ki söze girdi "kim diyor canım onu kasabada herkes zeynepide Halil ibrahimide çok seviyor nerden çıkarıyorsun" "a yok sakin yanlış anlamayın bencede çok yakışıyorlar ben sadece insanların dediklerini diyorum" böyle desede yüzündeki ifade tam tersini soyluyordu "ay ama Zeynep ben senin yaptığını yapamazdım heryerde de söylüyorum diyorum ki Halil zeyneple sizin dediğiniz gibi 5 yıl önce evlenmediyse ve leventle evlenmesine göz yumduysa ben Zeynep gibi gurursuz davranamazdim Halil ibrahimle evlenmek bi yana yaninda bile durmazdım" eda söze girdi "sevinç sınırı asiyorsun dikkat et kim ne demiş umurumuzda bile değil ben Halil ibrhaim ve Zeynep bakinca çocukluk aşkıyla evlenmiş 2 insan görüyorum" "yok dediğim gibi benim görüşüm bu ha bide yani diyorum ki Zeynep niye zorla evlensin koskoca letolarin kızı ama sonra aklıma geliyor seni zorla evlendirmeye çalışmıştı dimi baban e annenle abinde bir şey dememiş yazık Zeynepe diyorum kendi kendime seven kimsesi yok" gözlerim dolmuştu sıkıntı bunları sevincin demesinde değildi sıkıntı bunların doğru olmasındaydı sema sinirle konuştu "sevinç hadi sen artık git bidaha da acıdığın insanın evine gelme biz sana bunca yıl sonra degismissindir diye bri şans verdik ama gördük ki değişmemişsin aciyorum dediğin kızı kimse sevmese biz severiz acıyorum dediğin kızın kliniği truzim acentesi evleri var burası bile onun evi onun arkasında iyi insanlar var ama bizimde duyduğumuz kadarıyla senin arkanda kimse yok onun için sen git bizde çok görüşmeyelim" "sema yanlış anladınız" "biz anliyicagimizi anladık sevinç hadi seni yolcu edelim biz" dedi edanur ve onu kapıya doğru ilerletti ya insanların bir dur noktası olurya hani boyle her şey olur olur bir şey demez ama en son patlar sanırim bu konuşma benim patlama noktamdı ağlayarak iki göz iki çeşme odama çıktım semada peşimden geliyordu "Zeynep ne oldu nereye gidiyorsun ya bu sevinçcin dedikleri için canını mı sikicaksin sacmalama" "haklı ama degilmi sema haklı" bu sırada bavulumu indirmiş bütün kıyafetlerimi dolduruyordum yanımıza edanur da gelmisti "ya Zeynep sacmalama nereye gideceksin" sürekli beni vazgeçirmek için konuşuyorlardı hiç dinlemedim konusmadimda cantami topladım ve valizi kapattım "Zeynep çıldırtma bizi konuşsana ya böyle olacağını bilseydim kapıdan sokmazdik o sevinci nereye gidiceksin" onlara döndüm "size soylersem halile söylersiniz ve ben bunu istemiyorum" "Zeynep niye gidiyorsun ya aranız iyi degilmi birinin dediklerine ne bakıyorsun" "sıkıntı bunlarin doğru olması edanur bu adam beni 5 yıl önce birakti gitti çaresiz bıraktı siz gittiniz konuştunuz dediki olmaz benim leventle evlenmeme bile karşı çıkmadı sevinç haklı ama ben ne yaptım gurursuzca geri geldim hemen yanına belkide çıkarları için beni kullanıyor" "Zeynep böyle bir şey olmadığını hepimiz biliyoruz" "bilmiyorum ya bilmiyorum beni seviyomu cikarmi kardesi olarak mi görüyor bilmiyorum" sema konuştu "ya ne demek bilmiyorum çıldıram ya aranızdaki ateşten ev yanicak siz hala bilmiyorum da bilmiyorum" çok bir şey demeden valizimi alıp arabama bindim ve camdan onara döndüm hala gitmemi engellemeye calisiyolarid "sizi çok seviyorum" "ya Zeynep sacmalama veda konuşması gibi bizde seni çok seviyoruz" "beni seviyorsanız beni bırakın " her ne kadar istemeseler de arabadan inip onlara tek tek sarıldım edanur konuştu "tamam şimdi bri şey demiyorum ama git kafanı topla gel" "kendinede çok dikkat et" beni bırakmak istemeseler zorlada olsa arabama bindim kimse bilsin istemiyrodum nereye gittiğimi yeni bir ev almistim buralarda kasabanin dışında kimse bilmiyicekti bir kisi dışında attığım adımdan haberi olan mahire tabiki diyecektim hala ağlıyordum gerçekleri başka birinin ağzından duymak o kadar canımı yakmisti ki hızlıca mahiri aradım birkaç calista açtı "mahir ben yeni aldığım evde olucam kimde bilmiyor bir süre ordayim haberin olsun" "şef ne oldu iyimisin ağlıyormusun sen" "mahir sonra anlatayım olur mu" "geleyim mi yanına" "yok biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var" "tamam Zeynep kendine dikkat et" Zeynep dediğine göre endiselenmisti e dogaldi ağlamaktan bitim haldeydim ve eve doğru gitmeye basladim yol boyu düşündüm ve ağladım neden neden beni sevmiyorsun Halil ibrahim
Eve gelince bavulu mu bir kenara bıraktım havada kapanikti bu ne böyle ruh halimi mi yansıtıyor du ne sadece düşünmek istedim ve bahçeye oturdum düşündüm Halil ibrhaimi çocukluğumu ailemi abimi annemi babamı herseyi düşündüm çünkü buna gerçekten ihtiyacım vardı
Eveeet geldimmm okuduğunuz içi teşekkür ederim umarım begenmissinizdir