Bölüm 4

174 27 16
                                    


Selamlar

🩵💙

Keyifli okumalar

Batuhan'dan
~~~~~~~~~~~~

Karşımda yorgun bakışlarla bana bakan çocuğa bakarak "İyi misin, bir şey istiyor musun?" Diye sordum.

Bakışları gibi yorgun bir şekilde gülümseyip "Yok iyiyim. Merak etme. Sadece biraz uyumak istiyorum." Dediğinde hızla konuştum. "Uyu o zaman neyi bekliyorsun oğlum."

Dağınık olan saçlarını ellerinin yumuşak dokunuşuyla biraz daha dağıtınca karizmatik ve masum görünmüştü. Odaya vuran güneş ışınları direk onun zarif yüzüne çarparak bütün yüz hatlarını ortaya çıkartmıştı.

Masum ama yorgun bir ifade taşıyan gözleri, güneşin parıltısında bir parıltı saçarken, dağınık saçları onun daha tatlı ve güzel görünmesini sağlıyordu. Bu görüntü kalbimin hızlı çarpmasını ve nefesimi kesmesilmesine yetmişti.

"Sen beni dinliyor musun?" Sitem dolu sesi kulaklarıma değince düşüncelerimden kopmuştum.

"E-evet dinliyorum." Sesimin titremesine engel olamamıştım. Onun solgun yüzüne, güneşin parlattığı gözlerine dalıp gittiğimden ne dediğini dinlememiştim.

"Sen benden daha kötü gözüküyorsun, git eve dinlen uyu gel. Sen gelene kadar ben de polislere ifademi verdikden sonra uyurum." Dediğinde hemen itiraz ettim. Gitmek falan istemiyordum.

"Yok iyiyim. Sonra giderim. Ağrın falan var mı?"

Başını iki yana sallayıp "Yok." Dedi.

"Peki."

Gözlerimi solgun, masum yüzünden ayrımdan dikkatlice izledim. Zaten her gün görüyordum ama bu defa hafızama kazımak ister gibi izliyordum. Küçük gözleri pürüzsüz, beyaz tenine tezat oluşturuyordu. Uzun, ince kirpikleri çevreleyen gözleri, derin ve içli bir ifade taşıyordu. Sanki bana doğrudan bakıyor, ruhuma işliyordu. Bir an için bana doğru dönüp sıcak bir gülümseme verdiğini hissettim.

Pembe, dolgun dudakları dünyanın tüm sırlarını saklıyor gibiydi. Yüzündeki her çizgi sanki geçmişten bugüne yaşadıklarını anlatıyordu. Saçları, soluk teninde dalgalar oluşturarak, adeta onun masum ve hassas ruhunun somut yansıması gibi duruyordu.

Her ayrıntısı, ışıl ışıl parlayan o pürüzsüz cilt, beni büyülemiş, içime işlemişti. Karşımda güzelliği ve zarafeti ile büyüyen, etkileyici ama bir o kadar da kırılgan bir portre vardı.

Yıllarca ben bu güzelliğin nasıl farkına varmadığımı düşünüyorum. Gözümün önündekini nasıl görmezdim. Gerçi şu an gördüm de ne oldu. Onu uzaktan izlemekten başka hiçbir şey yapmıyorum. Karşımdakı kişi varlığıyla ruhumu okşayıp kalbimin hızlı çarpmasını sağlarken bir o kadar bana acı veriyordu.

Onu sevmek güzel olsa da, bir o kadar da acıvericiydi. İyileşmeyen hiçbir zaman geçmeyen bir acı...


1 hafta sonra
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kapıyı çalıp açılmasını bekledim. Efe 1 hafta daha hastahane de kaldıkdan sonra çıkmıştı. Tam iyileşmiş sayılmasada doktoru burada kalmasına gerek olmadığını söylemişti.

İş çıkışı onun en sevdiği çikolatalardan ve abur cuburlardan alıp evinin önüne dayanmıştım. İşten sonra hemen onun yanına geliyordum. Kendisi de yatmakdan artık çok sıkılmıştı. Ben işte olurken sürekli arayıp ne zaman geleceğimi soruyordu.

Her gelişimde de sevdiği şeyleri alıyordum ve her günde elimdekileri gördüğünde yüzünde çocuksu bir sevinç beliriyordu. Onu her gün böyle göreceksem ben onun için tüm marketlerdeki çikolataları, abur cuburları alardım ki...

"Hoş geldin oğlum."

Kapı açıldığında dikkatimi oraya verdim. Efe'nin annesi Meltem teyze kapıyı açmış bana bakıp gülümsüyordu.

"Hoş buldum Meltem teyzem. Nasılsın?" İçeri girip ayakkabılarımı çıkartım.

"İyiyim oğlum sen nasılsın, işler nasıl gidiyor?" Kapıyı kapatıp bana dönmüştü.

"Şükür iyi gidiyor. Efe odasında mı?"

"Evet odasında."

"Tamam." Deyip Efe'nin odasına doğru ilerledim. Arkamdan Meltem teyze "Ben mutfaktayım bir şey olursa seslenin." Duymam için sesini biraz yükseltmişti.

"Tamam." Diye bağırdım.

Efe'nin odasına geldiğimde kapıyı çalmadan açıp içeri girdim. "Minik tavşan?"

"Batu." Beni gördüğünde yüzünde kocaman gülümseme oluştu.

"Nerede kaldın ya. Canım çok sıkıldı. Seni bekleyene kadar yaşlandım, yaşlandım." isyan edişi bile çok tatlıydı. Bu çocuk eskiden de mi böyle tatlıydı yoksa ben aşık oldukdan sonra mı tatlılaştı?

"Abartma sen de." Yatağın kenarına geçip oturdum. O, da yattığı yerden yavaşça doğrulmuş sırtını yatak başlığına yaslamıştı.

Elimdeki poşeti ona uzatıp "Al bunlar sana." Dedim.

Elimdeki poşeti hızla alıp içine baktı. Yine yüzünde masum, çocuksu bir gülümseme olmuştu. Dudakları gibi gözleri de ışıl ışıl parlayıp gülümsüyordu.

"Sen var ya sen. Sen benim sütlü helvamsın, sen benim çikolatalı ekmeğimsin, sen bir tanesin, bir tane. " heyecanlı ve sevinç dolu bağrışlarına sadece gülmüştüm.

Ellerini yüzüme doğru uzatıp aynı heyecanla "Gel öpeceğim seni." Dedi.

"Yok gerek yok. Abartma istersen." Öpmesini ne kadar çok istesem de çok istekli olduğumu belli etmek istemiyordum. Hem öperse bayılacağımdan çok korkuyordum.

"Var, var az yaklaş ya. Bak hastayım ben. Üzme beni, lütfen." Dudaklarını öne doğru büzmüştü ve bu görüntü bana hiç iyi gelmemişti. Pembe, dolgun dudaklarına bakmak istemesemde gözlerim oraya kitlenmişti. İçimden onlara dokunmak, onları öpmek geliyordu ama biliyordum ki bu mümkün değildi.

Benim tepkisizliğimden yararlanıp ansızın, hızlı ve kararlı bir hareketle dudakları yanağıma değdi. Yumuşak ama ısrarlı bir öpücüktü. Tüm bedenimi bir ürperti sardı. Yanaklarım kızardı, nefesim kesildi. Gözlerimi kapatmak istedim ama onun güzel yüzünü seyretmekten kendimi alamadım.

Geri çekildikden sonra bıraktığı sıcaklık ve ıslak his tenimde yankılanıyordu. Bir süre olup biteni sindirmeye çalıştım. Aslında istemediğim bu yakınlık şimdi anlamlandırmakta zorlandığım şekilde beni heyecanlandırmıştı bile. Duyguların karmaşası içindeydim.

Bedenim ve aklım tamamen kontrol dışına çıkmıştı. Onun karşısında savunmasız ve güçsüz hissediyordum. İstediğim kadar direnmeye, kaçmaya çalışsam da, artık tüm benliğimi ele geçiren bu yoğun duyguların etkisinden kurtulamıyordum. Ona aşık olduğumu kabul etmeliyim.

Gelecek bölümde görüşürüz

🩵💙

01.07.24

Aşkadaşım BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin