"Anne günaydın!" Hande sabah sadece annesini görmeyi bekledi mutfakta. Zehra'nın annesini de gördüğünde kaşları çatıldı. "Hoş geldin Tülin Teyze."
"Hoş buldum Handecim."
"Günaydın kızım."
"Kızlar evde mi?" Hande, annesini oturtup onun yerine kaşarları dilimlemeye başlamıştı.
"Mina ve İrem kuafördeler, yarın nişan var malum onlar şimdiden derdine düştüler. Nasıl bir makyaj yaparız falan şimdiden konuşuyorlar. Zehra da işte evde uyuyor yine. Kış uykusuna yatıyor sanki." Hande dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. Uyurken de pek bir güzel olurdu. Dudakları büzük, yüzü bir meleği andırır, kaşları hafif çatık. Ellerini uykusunda bile sıkardı hatta bazen.
"Ben ona bakayım mı? Anahtar yanında mı?" Hande, Zehra'nın annesinden evin anahtarını alıp evden çıktı hızla. Karşı apartmana geçip kapıyı ses yapmadan açtı. Zehra'nın odasına adımlayıp açık kapıdan içeri girdi. Üstü açık uyuyan kıza gülmeden edemedi. Hep üstünü örterdi ama sabah o örtü olmazdı üstünde. Hande ona yaklaşıp yüzüne doğru eğdi yüzünü. Dudaklarını kulaklarına yanaştırdı. Fısıldadı.
"Uyuyan güzel, uyanmayı düşünür müsünüz acaba?"
"Ay! Kimsin sen!" Zehra, annesinin tiz sesinden başka bir ses duymaya alışık değildi. Oturur hale gelirken Hande'nin kolunu tutmuştu sıkıca. Hande kıkırdayıp binbir ruh haline giren kızın burnunu sıktı. "Günaydın."
"Sen ne alaka ya! Ne yapıyorsun sabah sabah dibime gelmişsin. Fısır fısır. Ödüm koptu. Alışık değilim ben insan gibi uyandırılmaya. Hayvan gibi bağırman lazım." Hande sırıtıp yatağın diğer ucuna oturdu.
"Değişiklik olsun." derken Zehra'nın vücudunu süzdü uzun uzun.
"Bakmasana."
"Hoşuma gitti üstündekiler belki bende alırım diye baktım."
"Manken miyim ben? Üzerimde bakıp kıyafet beğeniyorsun." Zehra ayağa kalkıp kollarını gerdi. Hande başını salladı. "Mankenden neyin eksik?"
"Mankenliğim." Hande göz devirdi gülerken. "Yine cinlerin tepende uyanmışsın arkadaşım." Zehra ters ters baktı ona.
"Ha doğru sevgilim diyecektim pardon." Zehra, daha da öfkelendi. Ne dese öfkeleniyordu galiba. İnsan sevdiğine sinirlenir, kırılır zaten. Saçlarını taraması bittiğinde yatağında oturan Hande'yi dürttü. "Ben banyoya gidiyorum, duş alacağım işim var dünya kadar. Git evine hadi." Zehra Hande'yi kovsa da Hande umursamadı.
"Benim işim yok ama. Beklerim o yüzden. Sen al duşunu. Hatta kahvaltı hazırlayayım sana annen bizde çünkü."
"Yine mi ya? Göbek bağları bir mi kesildi bunların anlamıyorum ki." Zehra söylene söylene banyoya giderken Hande arkasından seslendi. "Bizim gibiler işte!"
"Aynen aynen! Poğaça da alsana ya fırından! Canım çekti." Hande gülerken başını iki yana salladı. Arsız biriyle uğraşıyordu kesinlikle.
Hande mutfak masasını donatıp Zehra'nın gelmesini bekledi. Duştan çıkıp üstüne beyaz bir crop, altına ise siyah şort giymişti Zehra. Nemli saçlarını açık bırakmıştı.
"Ay poğaça almışsın cidden!" Zehra sevinçle Hande'nin arkasından ona sarılıp yanağını öptü. Hande gülümsemişti burnuna dolan Zehra'nın mis kokusuyla. Başını boynuna gömüp kokusunu içine çekti. "Mest oldun yine." diye mırıldandı Zehra.
"Hıı aynen. Kahvaltını yap uykucu."
"Teşekkürler. Sen olmasan ben hazırlamak zorunda kalacaktım." Zehra dürüstlük içinde konuşup hemen kahvaltısını yapmaya koyuldu. O sadece açtı. Hande telefonuyla oynamaya başladığında Zehra yine meraklanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ı wanna be your girlfriend,, hanzeh
Fanfictionbirlikte büyüyen, çok yakın iki arkadaş olan hande ve zehra aslında hiçbir zaman arkadaş olmadıklarını fark ederler.