"Of özledim kızım gelsene artık"
"Tamam melisacım gelicem iki güne."
"Bekliyorum bak."
telefonu kapadım.
1 haftadır tatildeydim. Kendi kendime mola vermiştim.
Daha doğrusu Barış'ın oynattığı çakralarımı düzenlemem gerekmişti. O sa kamptaydı.
1 haftadır konuşmuyorduk. O konuşmadan somra apar topar gelmiştim yazlığa.
Kaçmıştım daha doğrusu.
Barış'ı düşünmemeye çalıştıkça daha çok düşünüyordum. Ama düşünmem gereken başka şeyler de vardı. İş gibi.
3 aydır çalışmıyordum. En son tercümanlık yaptığım şirket zora girince ayrılmak zorunda kalmıştım. Ama artık bu kadar yatış yeterdi.
Bunları düşünürken açlığım da başıma vurdu ve mutfağa yöneldim.
Bir yumurta alıp haşlanması için ocağa bıraktım. Salatalık çıkardım ve tam kesmeye başlayacaktım ki telefonum çalmaya başladı.
Eros arıyor.
Bir anda tüm dengem alt üst oldu ve elimdeki acıyla kendime geldim.
"Hay sıçayım."
Zorla telefonu açtım ve derin bir nefes aldım.
"Canım, napıyosun?"
Canım mı? Gözlerimi devirdim.
"Kahvaltı hazırlıyordum, sen?"
"Biz de antremana geçicez ama bir sesini duymak istedim."
cevap veremedim.
"Bugün maç var biliyorsun di mi?"
"Evet izleyeceğim."
"Ben buraya gelir izlersin diye düşünmüştüm ama, bilet aldın diye biliyorum."
"Evet ama gelemem ki şu an uçak falan bulabilir miyim bilemedim."
Heyecanla "Ben sana bulurum" diyişine gülümsedim.
"Tamam ben de bakarım, bu kadar istiyosan."
"Tabii ki istiyorum güzelim"
"Barış"
"Vasen lütfen, benim senden uzak kalma sürem bu kadar. Tekrar konuşucaz bu konuyla ilgili. Ama benden uzak durmanı istemiyorum."
"Anlamıyorsun"
"Anlayana kadar dinlerim. Ama böyle olmak gibi bir niyetim yok."
Derin bir nefes daha aldım.
"Hadi antremana sonra konuşuruz."
"Görüşürüz güzelim"
Bu çocuk beni delirtecekti en sonunda.
Uçak biletlerine bakmam lazımdı.