Onlara sahte kimlik ayarlayacak kadar ileri gitti. Optik cihazlarında, Tangham'a ait olmayan ama küçük varlıklı -daha önce hiç var olmamış- birinin kimliğiyle var oldular.
Bu durumda Tangham'ın kara lekesini üzerinden attıkları anlamına gelir.
Ama bu onlar için iki ucu keskin kılıçtan farksızdır. Karşılığında özgürlüğünü satmış oluyorlardı. Sonuçta herhangi bir harekete bakardı ifşa olmaları. Seren istediği sürece kara lekeli Tangham yazısı kimliğine yapışacak ve hatta sahte kimlik yüzünden en ağır suçtan yargılanacaklardı.
İşte, Seren'in boyunlarına taktığı tasma budur.
Turin olayından elde ettiği büyük çaplı parayı onlar arasında bölüştürdü ve bunj yatırım olarak kullandı.
Aslında bankayı kurarken en başından beri yalan söylemedi.
Bu, Tangham halkının entegrasyonu ve topluma kazandırma fonu olarak kullanılacaktı. Zenginden çalarak.
Seren iyi bir kimlik, biraz para desteği ile çocukları diğer fakir kimlikli gezegenlerin sıradan bir vatandaşı olarak gösterdi.
Kuzuların arasına koyun sokmak gibiydi ve Seren hiçbirinin eli boş olarak geri geleceğini asla düşünmedi.
"Çocuklar ayrıldığına göre kendimi çok yalnız hissediyorum" yüzünde bir gururla iç çekerken samimi olmadığı cümleleri tükürdü.
"Ortalığı karıştırsınlar. Kerataların büyüme vakti geldi"
Ellerine geçirdikleri fırsatlarla. Azad edilen birer canavar gibi. Onların uslu bir şekilde yerinde durmasını beklemek hayal perestlikti.
Yeniden terk edilmiş çöplükte yalnız kaldığında gözleri karardı ve üzerindeki zaten eskimiş olan cübbeyi çıkarıp yere fırlattı.
"Peh, sesimi kısmaktan dolayı boğazım tahriş olmuştu" yaşlı sesi çıkaracağım diye neredeyse bir yerlerini yırtmıştı.
Kara paradan kurtulmuştu ve bunun boşuna olduğunu düşünmedi. Elbette o çocuklar asidir ve isteseler bir yolunu bulup kaçabilirlerdi -ama teknolojinin olduğu her yerde Barshan'ın ellerinden kaçamazlardı- yine de o çocuklar daha fazla fayda ilkesiyle onunla iletişimşerini kesmedi. "Belki de başkaldırırlar... ileride göreceğiz..." gözlerini kıstı ve optik saatine baktı.
Bir paket -daha çnce yaptığı- sigarayı çıkardı ve çakmakla yakarak içti. Sigaranın ateşinr bakarken aklına amiral gelerek yine sinirle homurdandı.
"O şerefsiz yine beni kullanıyor" tütün bitkisini bulduktan ve sigara yaptıktan sonra hiç düşünmeden bunu ihracata geçirdi ve ona sadece satışların %12'sini bıraktı. Gerekçesi de basitti. Sırf fikirle katkı sunduğu bahanesi ile. Ama bitkinin tüm üretimi yapımı ve dağıtımını amiral üstlenmiştir. Seren sadece fikir satarak pasif gelir kazanıyordu.
Dumanın ciğerlerini doldurmasına izin verdi ve havaya üfledi.
Tangham'da işi bitmişti.
Burada kalmak onu sadece baltalardı. Artık kabuğunu kırmanın vakti gelmişti.
Dahası bu uyanık sinsi adamlar onun sadece kanını emer, kirli elleriyle onu bataklığa sürüklerdi.
Seren gece gökyüzünün, ıssız görünen o sessiz metal hurdalığın arasında sessizce otururken gözleri ateşin titreşmesiyle parlayıp sönüyordu.
14 yaşındaki bedeni bu süreçte neredeyse yaşlı benliğinin izlerini taşıyordu.
Sigarayı eline alırken konuştu.
"Askeri akademiye gideceğim" bu hem Meiyi'ye hem de Barshan'a söylenen sözlerdir.Meiyi şaşırmadı. Buradan ayrılma vaktinin geleceğini biliyordu. Seren'i takip edecekti yani sonuç itibariyle o da askeri akademinin bir öğrencisi olacaktı.
Barshan biraz sessizleşti. Bu süreç artık mücadelenin tamamen başladığını belirtiyordu. Dahası şu ana kadarki özgür yaşamları tamamen kısıtlanacaktı.
Barshan kendi bedenine baktı. Birkaç aydır bedensiz, soğuk, dijital dünyada bir veri parçası haline geldiği durumu için bir süre sessiz kaldı.
Fedakarlık yapmış ve tanrı parçacığına bedenini kurban olarak sunmuştur.
Neredeyse 6 ay geçmişti.
Akademi sınavının tarihi çoktan geçmişti ama elbette amiral ilr anlaşmasından solayı Seren bir sene beklemek zorunda kalmayacaktı.
Sigarası bitmek üzereyken basınçlı hava atmosfere salındı ve küçük ölçeklibir gemi yavaşça indi.
Albay Ruth uzay gemisinden yavaşça indi. "Hazır mısınız?"
Buaraya grlemediği için patronunun siyah yüzünü hatırlarken dudağı seğirdi. "Gerekli eşyalarınızı aldıysanız gelin. Zaten akademik kaydınız tamamlandı ve beklemeye lüzum yok"Seren aldığı parayla şimdiden yüksek karlara geçecek bir yemek işletmesi kurduğu için sözleşmedeki bir yıl hakkı dolmadan başarılı olmuştu. Bu da Albay ile yaptığı anlaşmayı kazandığı anlamına geliyordu.
Bu nedenle sözleşme sonucu olarak kabul ettiği sözleşme kurallarınca albayın vasisi altına girdi.
Yani artık.. Albay sadece para babası değil, relit olana kadar da sözleşmeli ebeveynidir.
Ağzında acı bir tad hissetti.
"Keser döner, sap döner, gün gelir hesap döner" mırıldanarak gemiye doğru ilerledi.
O çocuk grubuna tasma takmıştı ama kendi tasması da o çok sevgili para babası olan albayının elindeydi.
-Sezon finali-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born in the future...Grandma?!
Teen Fiction2000'li yılların yaşlı ninesi kırık belini tutarak söverken bir şekilde öldü. Gözlerini açmasıyla bambaşka bir dünya, yepyeni bir beden ve hayatından eksilen yılların, yaşının durumuyla karşı karşıyaydı. Modern zamanın eski kafalı ninesi, gelecek za...