Minho'nun ağzından
(En son yaşanan olaydan yaklaşık 1 hafta sonra)
Jisung bu eve geleli 1 haftadan fazla oldu ve ona birazcık alıştım gibi ama çok azıcık. Okulda bazen onu Felix ile görüyorum ve nedense içimde kötü bi his oluyor. Bu hissin ne olduğunu anlamış değilim.Kıskançlık...hayır ben Jisung'u başkasından kıskanamam bu imkansız. Jisung gibi birisi nasıl hemen okulun ilk gününde arkadaş bulabildi ona şaşırıyorum. Bu aralar sebepsizce onunla uğraşmak hoşuma gitmeye başladı. Ne diyorum ben ya? Ondan nefret etmem gerekirken nasıl onunla uğraşmak hoşuma gidebilir... kafam çok karışık. Ailem de sandığım kadar ona benden fazla ilgi göstermiyor.İkimize gösterilen ilgi aynı sayılır ama o daha burda yeni olduğu için yinede ilgililer. Belkide oturup dakikalarca düzgünce düşünsem, Jisung sandığım kadar kötü birisi değildir. Şu ana kadar bana pek bir zararı da olmadı. Sanırsam tek zararı buraya geldiği ilk zaman merdivende üzerime düşmesiydi. Ahh kahretsin bana çok yakın duruyordu, hatırlamak istemiyorum.
Yatağımda tavana bakıp öylece düşünürken yanımda duran telefondan saate bakmak için telefonumu elime aldım. Off saat gece 3'e yaklaşmış ve yarın okulum var. Yarın nasıl uyanacağım bilmiyorum. Acaba Jisung uyumuş mudur? Ya da banane neden onu umursuyorum ki? Jisung niye aklımdan çıkmak bilmiyorsun lanet olası sincap! Düşünmekten kafayı yedim herhalde. En iyisi uyumaya çalışmak. Ama sorun şu ki uykum yok. Uyku hapı mı alsam acaba? En iyisi uyku hapı almak yoksa sabaha kadar uyuyamayacağım.
Yatağımdan kalkıp odanın kapısına doğru yürüdüm. Kapıyı yavaşça açtım çünkü ses çıkarsa annem duyup beni azarlayabilir. Odadan çıktığımda hemen karşımdaki odada olan Jisung'un odasının kapısına biraz göz gezdirdim. Odasının kapısına kulağımı dayadım ve uyuyor mu uyumuyor mu diye kontrol etme amaçlı sesleri dinledim. Yaklaşık 30-40 saniye dinledikten sonra bi anda odanın kapısı açıldı ve bir anda yere yapıştım. Jisung saçları dağınık ve üstündeki ayıcıklı pembe pijamasıyla karşımda dik dik bana bakıyordu.
"Minho! Odamın önünde napıyorsun bu saatte? "
"B-bişey yapmıyordum, sadece uyuyamadım mutfağa uyku hapı almaya gidecektim. Sende kapıyı bir anda açınca korktum yere düştüm. "
"Kapıyı falan dinlemiyordun değil mi? "
"Yok ya ne dinlemesi korktum sadece. "
Yavaşça yerden doğruldum ve Jisung'un karşısına geçtim. Hâlâ bana uykulu gözleri ve dağınık saçlarıyla bakıyordu. Ayıcıklı pembe pijamasını da unutmayalım. Hahah, tatlıydı aslında.
"Bu arada sen napıyorsun bu saatte Jisung? Yarın okul var. Zaten normalde de uyanamıyorsun, şimdi hiç uyanamayacaksın. "
"Birşey olmaz, biraz fazla alarm kurarım. Ya da sen uyandırırsın, sakın uyanmıyorum diye kafamdan aşağı soğuk su dökeyim deme ha. "
Dediğine gülüp ona bir kez daha bakıp aşağı inecekken kısık bir sesle bana seslendi.
"Hey Minho! Beni bekle bende geliyorum. Biraz su içeceğim. "
Onu onayladım ve gelmesini bekledim. Jisung yanıma geldi ve 1-2 saniyeliğine bana baktı. Ben bana baktığını fark etmemiş gibi yaptım ama nasıl baktığını gördüm. Güzel bakıyordu aslınd- öhöhm her neyse.
Jisungla beraber aşağı indik. Kendime ve Jisung'a bir bardak alıp masadaki sürâhiden bardaklara su doldurdum. Suları doldurduktan sonra dolaptan ilaç aldım ve suyla beraber içtim. Diğer su bardağını da Jisung'a uzattım.
"Teşekkürler Minho. "
Ona gülümsedim ve elimden bardağı alırken bir yandan da kendi küçük elleriyle benim elimi de kavradı. O an nefesim kesildi gibi hissettim ve beraberinde kalbimin hızlandığını da hissettim. Bu his de ne böyle? Sadece bardağı alırken elime dokundu...
Jisung suyunu içtikten sonra bana biraz yakınlaştı ve yüzüme baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stepbrother///MINSUNG
Fanfiction2 yaşında yetimhaneye bırakılan Han Jisung, yıllar sonra bir aile tarafından evlat edinilir ve ailenin tek ve en şımarık çocuğu Lee Minho, Han Jisung'a aşık olur. (Yan shipler Hyunlix, Chanmin ve Changin)