4

133 10 8
                                    

Jisung'un ağzından

Ben bu eve geleli 3 gün kadar olmuştu, bugün ise pazartesiydi. Yeni bir okula kayıt olmuştum ve bu okulun ortamının nasıl olacağına dair hiç bir fikrim yoktu. Umarım iyi karşılanırdım çünkü öz ailem olmadığı için 'yetim, öksüz' diye dalga geçilmekten korkuyorum.

Buraya geldiğimden beri Minho bana hiç sıcak davranmıyordu. Hep kısa cevaplar veriyor, beni genellikle görmezden geliyordu. Bu beni üzsede yapacak birşeyim yok. Geceleri düşünüyorum, 'acaba bana ne zaman sıcak davranmaya başlar, ne zaman beni gerçekten bir abi gibi sever? ' diye düşünüyorum. (Abi deme lazım olur hahwvshsqj)

Bu sabah yine o rahatsız edici alarm sesi ile uyandım. Sesten kaynaklı birazcık (!) sinirlenip telefonu yere fırlatmış olabilirim eheh. Saçım dağınık, gözlerimin altı hafif mor, yorganım yere düşmüş bir şekilde yatağımdan kalkmak için can atıyordum resmen çünkü aşırı derecede uykum vardı. Sonunda kalkmayı başardım ve yere eğilip telefonu aldım. Saati kontrol edeyim derken okula geç kaldığımı fark ettim.İçimden bir küfür savurup,bu okulumun ilk gününde bile geç kaldığım için biraz kötü hissetmiştim. Bu çalan alarm ise kurduğum 5. Alarm falandı. Ard arda bir sürü alarm kurmuştum çünkü derin uykum yüzünden uyanmak bilmiyorum. Hemen olduğum yerden fırlayıp formayı üstüme geçirmiştim. 1-2 fıs parfüm sıkıp, saçıma az da olsa şekil verip, saat vb. bir kaç aksesuar falan da taktıktan sonra çantamı alıp merdivenlerden aşağı 2'şer 3'er basamak inerek sonunda en alt kata inmiştim. İndiğimde biraz etrafa göz gezdirdim fakat kimse yoktu. Sanırım Minho okula gitmişti bile. Çok beklemeden ayakkabılarımı giyip, arka cebimdeki telefonumu çıkardım. Malum, okulun yolunu bilmediğim için navigasyonu açıp, gösterdiği yoldan hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yaklaşık 15-20 dk yürüdükten sonra okulu görmeye başladım. Gerçekten büyük ve görkemli bir okuldu. Bu hayatımda hiç kolejde ve böyle güzel bir okulda okuyacağım aklıma gelmezdi. Duyduğum öğretmen zili sesiyle bi anda gözlerim açıldı ve koşmaya başladım.

Okulun kapısına geldiğimde kimse içeride değildi ve herkes sıradaydı. Sanırım müdür gereksiz bir konuşma yapıyordu, herkes ise bu eziyeti çekmek zorunda kalıyordu. Bu saatte okulun kapısından giren benim dışımda bir öğrenci olmadığı için dikkat çekmiştim. Lanet olsun ki müdüre görünmeden araya sıvışamadım ve beni gördü.
"Hey, sen! Okula saatinde gelmeyi bilmez misin? Ne sorumsuz öğrenciler ile uğraşıyorum. "

Tüm okul bir anda bana dönmüştü ve arada bana gülenler de vardı. Etrafa bakmaya korkmuştum. Başımı öne eğip biraz durduktan sonra yanıma doğru bir kaç adım sesi duydum, git gide yaklaşıyordu bu sesler. Önüme bir gölge düştü ve bende kim olduğunu merak edip yavaşça başımı kaldırdım. Gördüğüm silüet ile şaşırmıştım aslında. O Minho'ydu. Bana dik, soğuk bakışlar atıyordu. Ardından konuşmaya başladı

"Aptal mısın? Neden vaktinde okula gelmiyorsun, müdür bu konuda çok hassastır. Belki okulunun ilk günü diye sana daha anlayışlı davranabilir fakat onun dışında direkt tutanak ya da disiplin yersin. Sınıfının olduğu sıraya git. Bundan sonra daha dikkatli ol. "

Bunları söyledikten sonra hızlıca yanımdan uzaklaştı. Sanırım bu bana karşı yaptığı en uzun diyalog olabilir. Bunları pek düşünmeden sınıfımın olduğu sıraya doğru yürüdüm. Sırada beklerken müdürün yaptığı boş konuşmaları dinledim, sonra ise sırayla sınıflarımıza dağıldık.

Sınıfa girdiğimde herkes yanıma toplanmıştı, herkes bir sürü soru soruyordu. Ben öylece herkese cevap vermeye çalışırken hoca geldi ve herkese yerine geçmesini söyledi. Sonra beni hoca tahtaya çağırdı ve konuştu
"Evet gençler, sınıfımıza yeni bir öğrenci geldi. Evet tanıtabilirsin kendini. "
"İsmim Han Jisung, 16 yaşındayım. "

Kendimi kısa bir şekilde tanıtıp boş olan sıra varmı diye etrafa bakındım ve sarı saçlı bir çocuk yanının boş olduğunu göstererek yanına oturmam için işaret yaptı. Onun yanına geçtiğimde güzel bir gülümseme sundu ve konuşmaya başladı
"Selam, Lee Felix ben, sende Han Jisung'sun değil mi? "
Kafamı onaylar anlamda salladım ve bende ona hafifçe gülümsedim.
O konuşmaya devam etti, "Bu arada az önce yanına Minho gelmişti, senin neyin oluyor o merak ettim. " Minho'nun adını duyunca küçük bir kalp çarpıntım oldu, sonra ise kendime gelerek konuştum
"O benim kardeşim, yani üvey kardeşim oluyor. "
Dediğimle beraber Felix büyük bir şok yaşadı ve 1-2 dakika ağzı açık bir şekilde bana baktı.
"Şaka yapıyor olmalısın, ciddisin değil mi? "
"Hıhım, ciddiyim. "
Felix heyecanlı ve şaşkın bir şekilde bana bakarken şöyle dedi "Eee ben onun arkadaşından uzun zamandır hoşlanıyorum da... Sen Minho ile konuşsan o da bana ayarlasa olmaz mı? Lütfeenn. "
Biraz düşündükten sonra, "Bilmiyorum, Minho pek benimle konuşmayı sevmez, hatta benimle konuşmayı değil direkt beni sevmez. Yani onunla nasıl konuşurum bilemem. Her neyse ya, adı ne o çocuğun. "
Felix, "Neden konuşmuyor acaba senle? Ha bu arada onun adı Hyunjin. Aslında ben onu ilkokuldan beri tanıyorum ve o zamandır seviyorum çünkü aynı mahallede ve yakın yerlerde oturuyoruz. Sanırsam yaklaşık 7-8 yıldır seviyorum. "

Felix'in Hyunjin'i bu kadar uzun zamandır sevmesine şaşırmıştım açıkçası.
Onun dediklerini dinledikten sonra, "İstersen arkadaş olalım, teneffüste beraber gezeriz, iyice birbirimizi tanırız. "
Felix anında onayladı ve teneffüste Hyunjin'i görmek için bahçeye çıkmamızı istedi. Bende onu onayladım ve kafamı sıraya koydum. Ders matematikti ve benim en sevmediğim dersti. Bu yüzden uyuyacaktım. Felix zaten beni teneffüste uyandırırdı. Cam kenarında oturuyordum bu yüzden camdan dışarı bulutlara bakarak bir şeyler düşündüm ve uyuyakaldım.

______________🐇💓🐿______________________________🐣💓🐱________________

Umarım beğeniyorsunuzdurr
Eğer ficde yaptığım bir yanlışlık olursa kesinlikle belirtin hemen düzeltirim, ya da ileri ki bölümler için önerileriniz olursa yazın.
Gorusmek uzereee Minsung'la kalın💕



Stepbrother///MINSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin