Bölüm 2

50 8 2
                                    

Kirden pasaktan nefret eden birisi için belki de seçilmesi en mantıksız uğraşlardan birisi olabilirdi, ceza kesmek. Arkadaşlarının da yardımıyla 12 kişiyi pek de güzel dövdüşleri, gecenin tatlı esintisiyle ellerine yüzlerine bulaşmış kan lekeleri gitgide daha çok yapışkan hale gelip onlarla bütünleşirken  Jungkook geliverdi yanına. "İnsanların insanları dövdürmek için harcadağı parayı bir derneğe bağışlasalardı eminim ki hayatları daha yolunda gidebilirdi." Elindeki çantayı havaya kaldırmış, yüzünde zafer dolu bir gülüş vardı. "Değil mi, hyung?"

Jungkook böyleydi çok genç bir alfaydı duygularını uçlarda yaşardı hırslıydı  güçlüydü alfa olmadonın yanında grubun en neşeli üyesiydi

Namjoon başını aşağı yukarı sallarken ceplerini karıştırmaya başladı.  Şu an bir sigara gerçekten iyi olabilirdi. Yoongi ellerini çırparak yanlarına gelirken "burası tamam." Dedi.

Namjoon onu da başıyla onaylamıştı ki yerde yatan adamlardan birisi uyanır gibi oldu. Başını kaldırmaya çalışmış, kanla kaplı gövdesini, hissettiği tüm acıya rağmen hareket ettirmeye uğraşıyordu. Jungkook iç geçirdi, bıkkınla çantayı Yoongi'ye uzatırken "bir bitmediniz." Diye hırladı. Hala gençti ve onun bu yoğun duyguları kontrol etmek konusunda çokça büyük sorunları vardı.

Yoongi elinden çantayı alır almaz kafasını ezmek istercesine attığı tekmelerin ne kadar büyüklükte bir kan gölü oluşturduğunu görerek sırıtıyordu. Psikopat desem değildi, sosyopat desem değildi. Jungkook, anlaşılması güç bir kişiliğe sahipti. Alfa olmanın her şeyini son damlasına kadar kullanmakla yükümlü gibi davranıyordu ve başarıyorduda. Yoongi ona kıyasla daha sakindi ve belki de bu yüzden tüm istişarelerimi yalnız onunla yapmak istiyordum.

"Bugün çok çalıştınız." İkisi başını aşağı yukarı sallarlarken Namjoon ellerini cebime soktu. "İçkiler benden."

Jungkook neşeyle öne düştüğünde Yoongi hala sessizdi. Namjoon, bir sorun olup olmadığını merak ediyor olsa da Yoongi kendi rızasıyla anlatmadığı sürece durumun ne olduğunu asla bilemeyeceğinin de farkındaydı.

Buldukları ilk bara giderlerken Jungkook çoktan onlara yuvarlak bir masa bulmuş, garson omegayla flörtleşmeye bile başlamıştı.

Yoongi'nin ters bakışları ve sert toprak feromonları yüzünden omega birkaç adım geri çekildiğinde nihayet yerine geçebilmişti. Jungkook bu duruma karşılık iç geçirerek 3 viski sipariş ettikten sonra omeganın hızla uzaklaşmasına sebep oldu. Namjoon'un ardından Jungkook oturmuş ve nihayet üçü başbaşa kalabilmişlerdi.

Yoongi telefonundan başını kaldırmadan "haftaya ortalık baya karışacak gibi duruyor." Diye mırıldandı. Bacağını öteki üzerine atmış, kollarını göğsünde kavuşturmuştu. "Hoseok bir parti düzenleyecekmiş."

"Hoseok kimdi?" Namjoon arkasına yaslandı, Yoongi'nin oldukça hassas olduğu konularda Jungkook'un aptala yatmasının cezasını ödemesini bekledi.

Yoongi masanın üstünden eline geçen ilk şey olan  menüyü rulo yaparak Jungkook'un kafasına geçirebildiği kadar sertçe geçirdi. "Aptal mısın, yoksa numara mı yapıyorsun,daha sana kaç kez anlatacağım?"

Jungkook sanki kafasına koca bir kaya parçası düşmüş gibi ovalarken mahçup bir ifade takınmayı da eksik etmemişti. Baskın olan o gibi dursa da Yoongi'ye pek karşı gelemezdi. "Ne var hyung? İsim hafızam kötü diye yargılama beni!"

"Liseden arkadaşım." Dedi Yoongi. "Seni derneğine 3 kez götürdüm!" Bıkkınlıkla iç geçirip arkasına yaslandı, sanki kelimelerin kifayetsiz kalacağını biliyor gibiydi jungkook ile konuşmak onu yoruyordu sustu.

LILIUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin