İşine Bak

332 19 14
                                    

Uçağa girmiş, koltuğumu arıyordum. 24 numaralı koltuğu bulduğumda vakit kaybetmeden valizimi tavandaki bölmelerden birine yerleştirdim ve koltuğa oturdum. Telefonumu çıkartıp, biraz oyalanmayı amaçladığım sırada bayan Hostes'in sesi duyuldu kulaklarıma.

"Uçuş esnasında herhangi bir teknolojik alet kullanmak yasaktır."

Mahçupca gülümseyip, özür diledim.

Uçak penceresinden bulutları izlemenin beni bunalttığını anladığımda çantamdan su şişemi çıkartıp kafama diktim. Şişeyi bitirdiğinde koyacak yer bulamadım ve elimde tutmaya karar verdim.

Çocukluğumdan beri alışkanlık haline getirdiğim annem kaç kez uyarsada dinlemediğim gibi şişeyi elimde sıkarak ses çıkarmaya başladım.

Bir nevi stres atıyordum.

Arka koltuğumdan bir kişinin bana konuşmasıyla odağım o yöndeydi, lakin gözlerim hâlâ önüme çevriliydi.

"Sıkmayın artık şu lanet şişeyi!"

Nedendir bilmem beyefendinin sesi çok tanıdık geliyordu. Sanki daha önce bir yerlerde duyduğum sesin tıpkısıydı. Bir futbolcu sesine benzetiyordum lakin kim olduğunu bilemiyordum, bizim camiada böyle bir ses duyduğumu düşünüyordum. Adamın sert ve sinir barındıran sesine aynı sesle karşılık verdim.

"İşine bak."

Israr ve inatla şişeyi sıkmaya devam ediyordum. Oh olsundu!

Arka koltuktan "sabır yarabbim." Sesleri geliyordu. Bir an için, kısacık bir an için arkama dönüp kahkaha atarak "kudur, köpek" Demeyi düşündüm, lakin sonrasında bunun ne kadar beni rezil edeceğini düşünüp, düşüncemi sildim.

"Beni rahatsız ediyorsunuz!"

Hele hele şunun tipine!

"Sizde konuşarak beni rahatsız ediyorsunuz, lütfen benimle konuşmayın ve işinize bakın beyefendi."

"Sikeyim ya" Diye bir küfür nidası çıktı ağzından.

Hostes en son işlerin kızışmaması adına elimden şişeyi "ben en iyisi çöpe atayım" Diyerek almıştı.

Lanet adam!

Onun yüzünden tek stres atıcımıda elimden almışlardı. O şişenin fiyatından haberi var mıydı?! 15 liraydı 15! Onu alabilmek için 90 dakika anam ağlıyordu.

***

Türkiye - İspanya yolculuğu uçağın iniş yapmasıyla son bulmuştu. Çıkmak için uçağın boşalmasını bekliyordum, kalabalık yerlerde tıklım tıklım olmaktan nefret ederdim. Bir an için seyahat sırasında sürekli merak ettiğim, sesini nereden tanıdığımı düşündüğüm adama baktım.

Yüzünü çıkarmam imkansızdı. Siyah bir şapka takmıştı ve şapkası gözlerini kapatmakla kalmamış, burnuna kadar gelmişti.

Sanırım ya ünlü biriydi, ya da bir deliydi.

Nihayet uçak boşalıp, sadece ikimiz kaldığında onunda kalabalığın dağılmasını beklediğini anladım. Valizimi alıp omzuma takarken, onun hiçbir şey almadığını farkettim.

Sanırım ya burada evi vardı, ya da bir deliydi.

İkimizde aynı anda çıkmaya çalışınca, çirkef ve rahatsızlığımı son derece belirtecek bir edayla onu omzundan itip.

"Çekil şurdan be!" Diye çıkıştım.

Uçağın merdiveninden inerken, bir merdiven arkamda olduğunu farkettim. Ve bana "deli karı" Dediğini duydum.

Bilerek duyacağım bir ses tonuyla söylediğinin farkındaydım. Arkamı dönmeden aynı şekilde 'anandır'dedim.

Daha'da fazla muhatap olmak istemedim ve arkama dahi bakmadan kalan son kiralık arabaya ilerledim. Kapısını açtığım sırada diğer taraftaki kapınında açıldığını duymakla hızla kendimi içeri attım.

Tam 'üzgünüm beybisi, kapıldı' diyecekken, yüzünü göremediğim ama kesinlikle bir habeş maymunu gibi göründüğünden emin olduğum Adama baktım. Daha çok burnuyla bakışıyordum.

"Lanet olsun, yine mi sen!?" Diye sitem ettim. Hiç aldırmadan yan tarafıma oturdu ve bana hiç bakmadan kafasını cama koydu, sonrasında şöyle dedi.

"Artık şu lanet çeneni kapat ve işine bak. Önce sen gidersin, hangi cehhenneme gidiyorsan."

Bu ne cüret?!?!

Biz Türkçe konuştuğumuzda hiçbir şey anlamayan şoföre konuştum.

"En yakın 5 yıldızlı otele lütfen(ingilizce)"

"Beyefendi?"

"Tanımıyorum."

•♪♥♪•

Lüks ve konfırlu bir otelin önünde durduğunda araba, ücreti ödeyip valizimi omzuma takıp, indim arabadan.

Çok zamanımın kalmadığını bilmemle hızlı adımlarla bir oda tuttum ve odaya çıktım. Odaya girdiğimde uzun bir yolculuktan sonra ilk olarak duş alıp, öyle hazırlanmam gerektiğini düşündüm ve yatağa paket içinde konmuş temiz bornozu alıp, banyoya girdim.

***

Herşeyin tamam olmasına rağmen hala heyecan ve panik içerisindeydim. Tamam, sakın olmalıyım. Pekâlâ sakinim.
Son dokunuş olarakta çanta kullanmayı sevmediğimden, telefonun kılıfının arkasına kredi kartımı koydum ve otel odasından çıkıp, otelden ayrıldım.

Klübün beni alması için gönderdiği araca binip, hala kafamda oturtmaya çalıştığım konuşmaya çalıştım. Bekle beni Real Madrid, ben geliyorum.

Yeni transfer olacağım için röportaj yapacak ve Real Madrid Erkek Takımıyla tanışacaktım.

Mbappe
Bellingham
Arda Güler

Bölüm sonu

Not : kız karakter ada değil, yeni ve ondan çok daha iyi , Ardayı bırakmayacak bir kız...

Zoraki Evlilik 2 | Arda GülerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin