Yazar notu: Şunu belirtmeliyim ki Deniz ve Ardanın bir şeyler hissetmesi biraz zaman alacak. Arda Adayı unutmaya çalışıyor sonuçta ve ben ilk bölümlerden onları yakınlaştırmak istemiyorum.
~~~~
Yatağımda öylece uzanmış tavanı seyre dalmışken bir anda aklıma gelen kişiyle kaşlarım çatıldı ve kendime lanet ettim.
Onu düşünmemem gerekiyordu ama lanet olası beynim inatla onu düşündürüyordu. Daha ne kadar açık benimle muhatap olmak istemediğini söylemesi gerekiyordu ki ben ondan nefret edebilmeliydim? Resmen açık açık benden uzaklaş demişti, bense aptal gibi onu düşünüyordum.
Hayır, yani amacım onunla sürekli muhatap olmak, çok yakın olmak değildi. Ben sadece yaşlarımız yakın olduğu için onu kendime yakın görmüş ve arkadaş olmak istemiştim.
Beni seven bir ailem olmamıştı, bana değer veren arkadaşlarımda...
Kimi kandırıyorum benim arakdaşım bile yoktu...
Bakın ben 16 yaşımda evden kaçmış ve Ali Koç sayesinde yatılı Fenerbahçe okulunda ücretsiz bir şekilde eğitim almıştım. Ardından Futbolda keşfedilmemle Ali amca tarafından önce altyapıda sonra a takımda oynamama izin verilmişti. Şimdide Madrid.
Herşeye, herkese, hayata rağmen yaşamaya çalışıyordum artık sosyalleşmek, çevre edinmek ve önemsenmek istiyordum. Hayır herkes gibi "çok mu şey istiyorum?" Demeyeceğim.
Çünkü çok şey istiyorum, yâ da ben öyle hissediyorum. Ailem bile beni önemsememişken, başkalarından bunu beklemek bana göre elbette çok şeydi. Ve hayat bir kez daha bunun asla gerçekleşmeyeceğini yüzüme vurmuştu.
Eskilerde insanlar benim sorunlu bir çocuk olduğumu düşünürler ve uzaklaşmak isterlerdi. Ancak şimdiyse buna gerek kalmıyordu. Arda bunu kanıtlamıştı.
İnsanlar sadece bir reçeteye bakardı, hayat en acı şekilde bunuda öğretmişti.
"Deli o, uzak dur ondan."
"Kaçığın teki."
"Delilerle uğraşma."
"Onun yakınında olursan, onun gibi olursun!"
Hayır, deli değilim. Sadece sorunlarım var. Eski anılar bir anda aklımı doldurduğunda kendime zarar veriyorum.
Düşüncelerime bir son vermek istedim ve komidinin üstünde ki uyku hapından bir tane alıp yuttum. Etkisini beklerken hala düşünüyor olmamla bir lanet daha savurdum.
~~~
Antrenman için sahaya gelmiş, takımca antrenman yapmış soyunma odasına gitmiştim. (Sakin ol chat bir şey yok) üstümü giyinirken sırtımdaki ize takıldı gözlerim.
Her ne kadar iyimser olmaya çalışsamda olamıyordum. Hayat buna izin vermiyordu.
Flashback Deniz 14 yaşında
"Sen beni seviyor musun?" Dedi küçük Deniz. Her çocucuğun olduğu gibi onunda hayali bir arkadaşı vardı(benim yoktu) lakin onunki biraz daha ötesiydi. Deniz şizofrendi. Olmayanı görüp, duyuyordu. Bu onu deli mi yapardı? Hayır, bu onu farklı kılardı.
Ona şizofren demelerine gücenirdi deniz, yoktu öyle bir şey ona göre. Ve yine ona göre gördükleri ve duydukları gerçekti, sadece diğer insanlar kördü. Sıkıntı onda değildi.
Hep böyleydi Deniz, küçükken bile. Kabullenmez. Ve sabaha kadar sayabileceği mazeretler üretirdi.
"Hayır bir kere ben karşına çıkmadım, karşın bana çıktı."
"Ben deli değilim ki, siz çok körsünüz..."
"Hayır, ben görüyorum onu, var o."
"Duymaman benim sorunum değil, o konuşuyor ve sen çok sağırsın."
"Var diyorum sana, aptal mısın?"
Ve daha yüzlercesi vardı onda. Tedavileri ısrarla reddediyordu lakin gizlice yemeğine koyulan haklardan bir haberdi.
Neden mi tedaviyi istemiyordu? Gördüğü varlık onun tek arkadaşıydı. Onu dinleyen, onunla konuşan tek şeydi! Onu bu aptal insanlar yüzünden kaybedemezdi!giderse ne yapardı küçük deniz?
"Bu da nereden çıktı şimdi?" Dedi aklının ona hediyesi olan esmer çocuk.
"Seviyor musun? Sevmiyor musun?"
Bir yandan da annesinin sesleri duymaması için açtığı müzik dolduruyordu kulaklarını. Aksi takdirde annesi onu bu sefer tehditle kalmaz, gerçekten tımarhaneye gönderirdi.
Bu şarkıyı çok severdi deniz. Anlamı çok güzeldi çünkü. Her dinlediğinde anlamını düşünerek dinlerdi. Ne miydi anlamı?
Satırlarca söz arasında en çok etkileyen onu "onlar sığ insanlar, aşk hakkında bir şey bilmezler." Sözüydü. Ona göre bu tüm doğrularından, doğruydu.Kapıyı annesinin açmasıyla yakalanmanın korkusunu yaşıyordu, ne yani tımarhaneye mi gidecekti? Hayır, bunu istemiyordu.
"Yine olmayan bir şeylemi konuşuyorsunuz sen?"
Kardeşide vardı, annesinin yanında. Denizin aksine çok severlerdi onu.
"O var, sen anlamasanda."
"Tiksiniyorum senden, acınası ve acizsin. Yaşıtların gezsin tozsun, sen? Sen anca aptal inançlarınla büyü!"
"Sana açıklama yapmak zorunda değilim, seni tatmin etmek gibi bir amacımda yok.
Kapıyı çekip git ve beni rahatsız etme!"Annesi bir böcekmiş gibi bakıyordu ona. Ezmek istediğide barizdi. Kardeşini gösterdi denize.
"Ona iyi bak, o asla senin gibi sorunlu olmayacak. O bir deli olmayacak."
"Defolup gitmen için ne yapmam gerekiyor?"
"Benimle nasıl böyle konuşabiliuorsun?!"
Hızlı adımlarla kızına yaklaşan sözde anne, bir an bile tereddüt etmeden sigarasını Denizin sırtında söndürdü.
O an denizin düşündüğü tek şey 'izi kalır bunun' oldu. Çünkü duyguları O yaşta sömürülmüş bir çocuktu...
İzler kalırdı.
Şimdiki zaman.
Genç kız kontrolü kaybetmişçesine tırnaklarını boğazına batırıyor, çırpınıyordu. Sayıklamalarıda cabasıydı.
"İzi kalır, izi kalır yapma, izi kalır"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Evlilik 2 | Arda Güler
Hayran Kurgu"yaralarını sarmak, sana iyi gelmek istiyorum. İlacın olmak istiyorum. Benim ol, senin olayım istiyorum..."