ŞARKILAR:Anıl Berke-Zor
Madrigal-Kelebekler"O Aslandı...Bütün ormanların kralıydı ama onun da korkuları vardı."
NOT:Bölüm boyunca İtalyanca konuşuyorlar.
Gece kadar karanlık ve buz gibi soğuk gözleriyle karşısındaki insanlara bakıyordu.Hepsi büyük bir masanın etrafınada,o ise baş köşede yerini almıştı. Sağ kolu Peter ise ellerini önünde birleştirerek hemen sol tarafında ayakta duruyordu.
Kollarını oturduğu sandalyenin kenarlarına koyup arkasına yaslanarak karşısındaki insanların vereceği cevabı bekliyordu.
O bir cevap beklerken"Bu işi neden bu kadar kafana taktın?"diye sordu sol tarafında oturan adamlardan biri.Ona sert bir bakış attı.Yaptığı işlerin sorugulanmasından nefret ederdi.Adam ise soru sorduğuna pişman olmuştu.Ne kadar merak etse de merakı korkusuna yenik düşmüştü.Ama neyse ki sorusu bunu tekrar sormaya cesaret eden biri vardı.
"Abi cidden neden bu kadar kafaya taktın ben de merak ediyorum.Düşmanlarımız zaten hep vardı ve sen onları umursamıyordun bile.Onları bulup öldürmek gibi bir şey yapmadın daha önce.Sadece biri sana birşey yaparsa peşine düşerdin bu kadar.Bunun için uykumdan uyandırdın beni de."Bu defa soruyu soran hemen sağ tarafında oturan erkek kardeşiydi.
Evet,abisi tarafından uykusundan uyandırılarak zorla getirilmişti.
Normalde düşmanlarını çok umursamıyordu.Karşı taraf birşey yapmadığı sürece onlara dokunmazdı. Karşı taraf ona saldırırsa bedelini çok ağır şekilde ödetirdi.Ama daha bedel ödetemediği düşmanları da vardı.
Gözleri önce kardeşinin sonra sırayla herkesin üzerinde gezindi."Sizi buraya yaptığım işleri sorgulamanız için çağırmadım.Soruma cevap verin!"dedi sert sesiyle.Birkaç saniye bekledi, kimseden ses çıkmayınca tekrar konuştu. "Tehlikeli bir iş olduğu için sizi bunu yapmaya zorlamıyorum.Tek başıma da yapa bilirim,yardım etmeniz sadece işimi kolaylaştırır ve bu işin acilen bitmesi gerek!"
Yine sessizlik hakim oldu etrafta.İçerisi aydınlık olmasına rağmen yaranan sessizlikle beraber gecenin karanlığı da kasvetli bir hava yaratmıştı.Kimseden ses çıkmayınca yine kardeşi konuştu.
"Abi beni biliyorsun böyle işlerle uğraşmam,benlik değil yani."Ortamdaki sessizliğin bölünmesi diğerlerine de cesaret vermişti.Zaten hep böyle oluyordu,biri ilk adımı atana kadar diğerleri adım atmaya korkardı.
"Eğer çok zor bir durumda kalırsanız yardım ederim ama sizin de söğlediniz gibi tehlikeli bir iş.Ailemi korumam gerek.Bu işe girersem onları koruyamaya bilirim."dedi sol tarafta masanın en sonunda oturan kişi.Bu cevaptan sonra masadaki herkes onu onaylamıştı.
Herkesin korumak istediği bir ailesi olduğu için bu işi yapmak istemiyorlardı, oysa onda durum tam tersiydi.O sevdiğini korumak için yapmak istiyordu bu işi.
Leo yani Aslan diye tanınan Yeraltının Korkusuz Kralı Aleksandr Leo Gabriel bir Türk kızına kalbini çok fena kaptırmıştı.Fakat bu kadar düşmanı varken onun karşısına çıkamıyordu, cesaret edemiyordu.
O Aslandı... Bütün ormanların kralıydı ama onun da korkuları vardı.
Yeraltının Korkusuz Kralı sevdiğine zarar gelmesinden korkuyordu.
İşte yine oluyordu,yine olur olmadık yerde aklına geliyordu.Beyaz teni,dolgun dudakları,beline kadar uzanan düz ve siyah saçları,uzun ve saçları kadar siyah kiprileri,kipriklerinin altında gizlenen koyu kahve gözleri.
Onu gördüğü günden sonra bir an olsun çıkmıyordu aklından.Karşısına geçib sevdiğini söğlemek istiyordu ama yapamazdı,düşmanı çoktu ve biliyordu ki düşmanları bir yolunu bulup ona zarar verecekti.Sevdiğine kavuşmak için önce düşmalarını yok etmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Welcome To The Mafia
Romance(Aslan'ın Kalbi Welcome To The Mafia olara değiştirilmiştir) İnsanlar 'Hayat tesadüflerle doludur' derler,oysa ben tesadüflere inanmam.Tesadüf yoktur,kader vardır.Tesadüfen karşılaşmaz insanlar,kaderleri karşılaştırır onları.İlk görüşte âşık olmaz k...