Sınır koyup haftalarca dolmasını beklemek istemiyorum bu yüzden yorum atın lütfen.
٭٭٭
Jisung yine aynı rüyanın içerisindeydi, neredeyse iki haftadır bı rüyayı görmüyordu. Yani ay ışığında teni parlayan çocuğu.
Bir ağacın altındaydı, öylece bekliyordu. Dereye baktığında çocuğu gördü, karnı kasılmıştı. Bu çocuğu gördükçe garip bir şeyler oluyordu ona.
Çocuğun arkası dönüktü, yavaşça ona ilerledi. Korkutmak istemiyordu.
Suya girdiği an çocuk ona doğru döndü, o an ilk kez gördü rüyalarını süsleyen çocuğun yüzünü.
"Sen... "
Evet, bu çocuk Lee Minho'dan başka biri değildi.
Fakat çocuk ondan kaçmıştı, Minho neden ondan kaçıyordu? Yoksa onu artık istemiyor muydu? Korkuyor muydu?
Tam o anda gözlerini açtı mavi saçlı, yapmaması gereken bir şeyi yapmıştı; rüyasını sorgulamıştı.
.・。.・゜✭・.・✫・゜・。.
"Onu rüyamda gördüm! Ama kaçtı benden, ne anlama geliyor bu?"Jisung okul kantininde kendisi rüya yorumcusu sana kuzenine döndü.
"Bence şöyle, işe bilinç altından bakarsak Minho'nun senden hoşlandığını ve seninde ondan hoşlandığını kabullenmişsin ama senden kaçmasına bakarsak kendini affedememişsin veya onun seni affetmediğini düşünüyorsun. "
"Peki nasıl çözeceğim bu durumu? "
Changbin biten kahve ile elindeki boş karton bardakla oynamaya başladı. "İlk kendini affetmenin yolunu bulacaksın. "
Eve gittiği an odasına kapanmış ve kendisini nasıl affettireceğini tekrardan düşünmeye başlamıştı, ancak Minho onu affederse kendisini affedebilirdi.
Ne yapmalıydı?
Sadece bir şeyle bunı çözemezdi, ona güven aşılaması lazımdı. Keşkeleriyle geçmişti iki haftası.
Eğer kendisini affetmesi gerekiyorsa neden hala odasında duruyordu? Hala ne yapıyordu burada? Çantasını aldı ve koşarak rüyalarını süsleyen çocuğun evine gitti.
Aceleci bir şekilde kapıyı çaldı, bir süre sonra kapıyı evin annesi açtı.
"Jisung? Hoşgeldin! Tam da senin sevdiğin keki yapıyordum, minho yukarıda uyuyor. Hasta biraz, o da seni çağıracaktı zaten. "
Hasta olduğunda onu yanında istemişti, Jisung'u itmiyordu ama kollarına da atlamıyordu.
Merdivenlerden üçer beşer çıkıp istediği odaya ulaştı, kapıyı çalmadan içeri girdi. Minho uyuyordu, üstündeki ceketi bir kenara atıp kendisini yatağa attı. Arkadaşının onu fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Kollarının kahve saçlı gencin beline sardı. İçi içine sığmıyordu, ne kadar sarılsa yetmiyor gibi geliyordu.
Jeongin Jısung sana oyle sarıldı sende sakın mı kaldın
Minho Evet Allahıma sukur Amın
Jeongin Ben anlamadım Hıslanmıyon mu artık
Minho Hoslanıyorum tabı kanka Ama Kendımı o kadar ınandırmısım kı beni sevmeyecegıne O kadar fazla senaryo kurdum kı kafamda Artık hıc sasırasım gelmıyo
Seungmin Normal olan bu zaten. Önceki halin şizofrenden farksızdı.
Minho Aynen abı ya O neydı oyle
Jeongin Bambaska bı insan oldun lan
Minho Harbıden Nasıl baglamısım lan kendımı Sımdı Rollerı degıstık heralde Her gun bizde Ayrılınca aglıyo dedı jınseo teyze
Jeongin KSKXLLFKFKCLCKCKCKCKXK MAL OLMUS AMK
Minho Dıme ya Gecen bana bır sey anlatırken yere kapaklandı Ben gulmeye baslayınca oturdu yere kustu
Jeongin Yazık lan
Hyunjin Alo Alo Calısıyo mu bura
Jeongin Ne var hyunjin Soyle hyunjin
Hyunjin Mınhoyu terbık etmeye geldım congın Sana gelmedım Terbık olsun mımho Ver artık da rahatlayalım
Seungmin HYUNJİN TERBIK NE AMK ÇOCUĞU?
Hyunjin Nerden cıktı bu mıstık guclu orospu cocu SANANE SUNGMIN