5. Bölüm; Bunlar Gerçek mi?

1 0 0
                                    


Rapunzel ona yaklaştı ve karşısında durdu. "Ne diyorsun sen be!" Dedi çatık kaşlarla. "Dediğimi gayet iyi anladınız," dedi Danny sakin bir tonla ve devam etti, "Ona zarar verirseniz hiç bir işinize yaramaz. Vücudu saldırıya uğradığını anlayıp kendini korumaya başlar. Kendini güvende hissetmediği veya fazla baskı altında kalmadığı sürece asla o istediğin gözyaşlarını dökmez." Dedi nefes nefese. Rapunzel sırıtarak, "Demek kendini güvende hissetmediği veya fazla baskı altında olmadığı sürece istediğim göz yaşlarını dökmez ha," Dedi.

Bana dönerek sırıtmaya devam etti ve Danny'i sertçe önüne çekti, yüzü bana dönük olacak şekilde. "Çakıyı ver bana," Dedi yanındaki ürkütücü adama. Adam buna karşılık sessizce pantolonunun kenarına sıkıştırdığı orta boyutlarda bir çakı çıkardı. Kınından çıkarıp Rapunzel'e uzattı. O çakıyı uzatırken ben ellerimi yere bastırarak kalkmaya başladım. Zorlansamda sırtımı buz gibi duvara yaslayabildim. Çakıyı Danny'nin boynuna yasladı, "Peki şuan ağlamyı düşünüyor musun? Hadi ama bir damla göz yaşı için arkadaşının ölümünü göze mi alacaksın?" Dedi. Benden bir ses çıkmadığı için "Peki öyleyse," dedi ve çakıyı baynuna bastırdı, Danny'nin boynundan kan akıp önce bıçağa bulaştı, ardından da boynunda ince bir yol oluşturarak köprücük kemiğine kadar indi.

Olamaz hayır! Bunu yapmasını beklemiyordum. "Tamam!" Dedim bir anda sertçe, bakışları derinleşmeye başladı. "Tamam yapıcam yeter ki bırak onu, ağlamama neden bu kadar taktın bilmiyorum ama tamam yapıcam bırak onu," Dedim zar zor konuşarak. Rapunzel büyük bir sevinçle karşıladı söylediklerimi ve "Yapacağın en doğru şey olur, velet," dedi net bir sesle.
Tabii ki de hüngür hüngür ağlamdım, bunu ne ben nede gururum el verirdi. Uçurumdan yuvarlanırcasına bir kaç göz yaşı firar etmişti gözlerimden aşağıya. Normalde insanlar ağladıklarında gözleri buğulanırdı ama benim gözüme sanki sarı damlalar damlatılmış gibi gözlerim sararıyordu. Sanki göz yaşlarım altın rengindeydi.

Rapunzel büyük bir kahkaha patlattı ve Danny'i bir kenara fırlatarak yanıma geldi. Diz çöküp yine adamına seslendi, "Koca adam bana tüpü ver hemen," dedi keyifle, adam tekrardan elini cebine atıp ince bir şişe çıkardıktan sonra Rapunzel'e uzattı. Rapunzel şişeyi sertçe adamın elinden aldı ardından şişeyi göz yaşlarımın son bulup oradan yere aktığı yere tuttu, yani şişeyi çenemin hemen altına tuttu. Altın renginde ki ışıl ışıl göz damlası yavaşça akıp şişenin içine aktı, yanağımda asılı kalan bir kaç damla göz yaşını ise şişeyi çenemden, gözümün altına kadar sürükledi. Bunun sayesinde kalan göz yaşları da şişenin içine hapsoldu. Ayağa kalktı, şişeyi biraz sallayıp içindeki sıvının hareket etmesini sağladı. Ardından "Şimdilik bu bana yeter ama tabii ki de daha fazlası için geri döneceğim..." Dedi sonra yüzüme doğru eğildi, dudağında ki kibir dolu sırıtışla, "Kim bilir belki sen benim ayağıma gelirsin, değil mi?" Dedi sesini alçaltarak. Sırtını dikleştirip yanındaki adama gidelim dedikten sonra kapıya yöneldi. Tam elini kapının koluna koymuştu ki hemen atılıp, "Onu böyle mi bırakacaksınız?! En azından bir pansuman falan yapın veya... Ne bileyim yapın bir şey işte," dedim sesimi yükselterek.

Bana dönmeden olduğu yerde durup Alvin'e döndü ve "Gerekeni yap, Alvin." Dedi en duyugusuz ifadeyle. Alvin başını olumlu şekilde salladı. Rapunzel ve ürkütücü adam çıktıktan sonra Alvin'de çıktı. Yaklaşık yirmi dakika sonra geri döndü elinde ki sağlık çantasıyla birlikte. Danny'nin boynundaki yarayı temizleyip sargıyla sardıktan sonra sedyeyide alıp, bizi bu kabusumuz olacak oda da yalnız bırakıp gitti...

Aradan geçen bir saatten sonra kapıdan bir takım sesler gelmeye başlamıştı. Danny ise olduğu yerde yatıyor, arada sırada inlemelere benzeyen tuhaf sesler çıkarıyordu. Kapıdan gelen ses bir türlü bitmiyordu, sanki birisi kapıyı açmak için kapının kilidini zorluyordu. Sesler bir türlü bitmemişti, en sonunda kapının kilidi kırlıp yere düştü. Bende korkuyla hemen Danny'nin yanına vardım. Kapı yavaşça açılmaya başladı, Danny gözlerini açıp bana çok kısa bir süre baktıktan sonra oturur vaziyette bulundu. Kapı ardına kadar açıldığında içeri benim yaşlarımda kumral bir çocuk girdi. Hemen ayağa kalktım ve Danny'nin de hemen ayağa kalkmasını sağladım. "Sen de kimsin?" Diye konuşmayı başlatan ilk kişi oldum. Çocuk fazla nefes nefeseydi. Hemen yanıma koştu, "Konuşmak için vakit yok!" Dedi hızla. Elime bir kağıt sokuşturup devam etti, "Al bunu şimdilik bilmen gereken herşey burada yazıyor. Derhal git buradan," dedi tedirgin ve titrek bir sesle. " Ama-"
"Git dedim, Açılay!" Diye bağırdı. Adımı biliyor ama kim ki bu çocuk benim adımı, kaşlarımı şaşkınlıkla çattım, acaba bu o sedyede yatan çocuk olabilir mi?

Beni ve Danny'i kapıya sürüklemeye başladı, bir anda sertçe durup arkamı döndüm, tam gözlerinin içine bakarak, "En azından adını söyle," dedim. O da durup benim gözlerimin içine baktı, sanki büyük bir özlemle yanıp tutuşuyordu. "Kardeşim olduğu iddia edilen kişinin en azından adını öğrenebilirim, değil mi?" Dedim gözlerine daha derin bakarak. Dudaklarını dan bir kelime döküldü ama anlamadım, fısıltı şeklindeydi, "Ne dedin?" Dedim merakla. "Arem," dedi, gözlerini arkamıza doğru çevirdi, "Adım Arem şimdi git buradan, onlar gelmeden git!" Dedi sinirle. "Sen ne olacaksın?" Dedim endişe ile karışık bir ses tonuyla.
"Bana hiç bir şey olmayacak sen şimdi git," dedi. Bizi tekrar iteklemeye başladı. "Hadi gidin artık, gelicekler!" Dedi. "Soldan ilerleyin, çıkış oradan." Demesiyle bizim Danny ile birlikte koşmamız bir oldu. Hızla sola döndük, karşımıza çıkan uzun koridoru aştıktan sonra yukarıya doğru giden merdivenleri çıkmaya başladık. Ve işte orada çıkış kapısı hemen önümüzdeydi.

Kapıyı açtığımızda önümzde bir ormanlık alan vardı. Bizde hemen ormanlı alanın tam tersine koşturmaya başladık. Uzun süren bir koşunun ardından sonunda şehrin merkezine varmıştık. Ondan sonra Ömer Abi'nin adamları ile karşılaşmıştık ve bizi geri Ömer Abi'nin yanına götürdüler...

GÜNÜMÜZ;
--------------------->

Ömer Abi bizi bulduğuna çok sevinmişti ama hemen ardından bize bağırıp çağırmaya başlamıştı. Tabii Ömer Abi bu kaçışımızın sorumlusunu Danny olduğunu sanmıştı. Ben ise hemen atılıp üstlenmem gereken sorunu üstlenmiştim. Ondan Sonra zaten bir daha asla tek başımıza dışarı çıkmamıştık. Şimdi Arem'in bana verdiği kağıdı merak ediyorsunuzdur, o kağıdı hiç bir zaman açamamıştım, cesaret edememiştim. O kağıdı hâlâ odamda bir kutunun içinde saklıyorum, gerektiği zaman açacaktım zaten ama şuan değil. Ama içimden bir ses ona yakında çok ihtiyacım olacağını söylüyor ve lanet olsun ki iç sesim hep haklı çıkıyor...

------------------------->
Bölüm Sonu...
------------------------->

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARANLIĞIN GİRDABI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin