"Özür dilerim"
Yanımdaki varlık oydu. Başka kim olabilirki? Kim benden durduk yere özür diler? Kimse... Hâlâ o tarafa bakmıyordum, neden bakayım ki içimdeki bir ses bak desede bakamıyordum. Bu sefer ben galip gelecektim. Bakmıyacaktım... Bakmamalıyım.
Nerde kalmıştı bu taksi? Yarım saattir bekliyorum ama gelmedi bir türlü.Benim hareketsiz bir şekilde olduğumu fark edince bir adım daha geldi yanıma. Hayır gelme... Gelme... Üzerime bir gölge düştü sanki o kadar iri ve uzundu tamam bende kısa değildim yani ama yinede onun yanında cüce gibi kalmıştım. Göz ucuyla baktım üzerindeki askeri ünü forması ve postalları ile yaklaştı.
Yönümü ona çevirerek kollarımı göğüs hizasıma bağlayıp ne var dercesine başımı sağa ve sola salladım, bu halim ona komik gelecekki gülmüştü. Hayır neye güldün, ne diye o kusursuz yüzüne gülücükler kondurdun.
Aklım iyice gitmişti gülünce, bir insan nasıl bu kadar güzel gülebilir?
Kendine gel Kumru! Bu sen değilsin... Sen Kumrusun... Sen kimleri ez geçtin kızım bu ne ki..."Komik olan ne? Ordan bakınca komik mi duruyor burnum?" Dedim sesim sert çıkmıştı sinir olmuştum. Hâlâ bana bakıp gülen yüzüne bir yumruk çakasım geldi.
"Tekrar özür dilerim... Ayrıca komik falan da gözükmüyorsunuz. " dedi bay asabi cevap yerine başımı salladım bu ona yeter artar bile. Bakışıları çok tuhaftı, tuhaf hissettim.
"Çok mu kötü " tekrar söze girdi ben bir tepki vermeyince.
"Biraz kötü kırılmadığına şükür ettim." Yine asabi bir şekilde güldü.
"Hayır gülecek bir durum varsa söyleyin bende güleyim. Ne diye gülüyorsunuz"
Adam özür dilemeye değil sinir ayarlarımla oynamaya gelmiş resmen."Tamam tamam kızmayın gülmüyorum. Gerçekten kapının arkasında olduğunuzu bilmiyordum. Askerimin durumunu öğrenir öğrenmez nasıl buraya geldimi bilmiyorum. Kusura bakmayın kaslen bir durum değildi" muzip bir gülüşle konuşmasını bitirdi.
"Anlıyorum sizi sonuçta nereden bileceksiniz kapının arkasında birinin olduğunu. " Dedim kaslen yaşanmış bir olay değildi ve bunu büyütmek hoş da değildi.
" Ben DOĞAN YÜZBAŞI " anı bir şekilde elini uzatarak tanışma teşvikinde bulundu. Banada bu kas yığınıyla tanışmak düştü.
"Bende KBB doktoru Kumru memnun oldum. " Dedim el sıkışarak.
Belki inanmazsınız ama elleri sımsıcacıktı, öyle sıcaktı ki içimi adeta buz kütlesine döndürdü. Neden böyle olduğuna dair bir fikrim yok. Ama sert, iri ve sıcak ellerinin içinde benim ellerim kayıp olmuştu. Onun elinden benim elime bir şey geçti bilmiyorum ama bir tuhaf oldum. Çekmek istemesemde, istemeye istemeye çekmek zorunda kaldım." Bende memnun oldum. Biraz tuhaf oldu karşılaşmamız ama" evet hoş bir karşılaşma olmadığı doğru.
"Malesef hoş bir karşılaşma olmadığı doğru neyse artık geçti" sesim bulanin çıkıyordu burnum sargılı olduğu için ikimizinde yüzünde gülümseme oluştu. Allahım çok güzel gülüyordu bu adam bir ömür boyu bu gülüş izlenir.
"Galiba gelmeyecek" dedi ney der gibi baktım
"Taksi gelmeyecek " diye düzeltti. Bir saat nerdeyse olucakti. Ama hala ortada taksi yoktu.
"Bilmiyorum, bir saat oldu neredeyse. Gelir belki" dedim ama zaman geç olmaya başlamıştı.
" İsterseniz ben bırakayım, daha fazla beklemeyin" dedi.
Ne yani şimdi bu kas yığını bana eve bırakma teklifimi etti. Bu kaba adam, yok artık baka kaldığım yüzüne araba kornası bozdu. Dikkatimi toplayarak yola doğru baktım. Çağırdığım taksi en nihayetinde gelmişti. Şükür ki geldi yoksa ne cevap verecektim. Aslinda bırakmasını isterdim, bilmiyorum ama içimden kabul etmek gelmişti bir an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ. Sonsuz, Ucu Bucağı Olmayan.
ЧиклитHayat dolu Kumru başka bir şehire gider. Neşe dolu, şakacı ve güzel Kumrunun karşısına çıkan adam ise âdete robottur.