Begeni yapmayı unutmayalım 🙏🥰
Kefiyli okumalar... Eğer kelime yanlışım varsa affola...Maviye aşık insanlara selam olsun ...
Kalbim, kirpiklerine sığınmak ister...
Yüreğim, yanıyor, kalbim acıyor...
Zehir misin? Bana ilaç mı?"Suçlu ben mi oldum" dedi bana hey Allahım çattık ya, kendime gelerek hemen karşılık verdim.
" Yok benim... sizin hiçbir suçunuz yok, suç bende, ben dedim çünkü kapının arkasındayım gelin burnuma vurun diye. Bakın! Zaten canım acıyor birde bana edebiyat parçalamayın" gözlerimi kısarak sert bakışımla çıkıştım. Ama beyfendide hiç bir suçluluk duygusu yoktu ve bu hali beni dahada sinir ediyordu.
"Durumu nasıl " dedi biran lafı değiştirmek istedi. Benim bu halime umursamaz tavırlar sergileyerek.
"Bilmiyorum " dedim aynı şekilde.
"Siz doktor degilmisiniz?" Dedi yine aynı otoriter bir sesle.
"Evet doktorum " dedim kendimden emin bir şekilde başımı daha da dik haline getirerek. Malûm beyfendi uzun olduğu için anca baka biliyordum. Gözü biran yatan askere takıldı. Yanımdan geçerek yatan askerin yanına gitti. Yatağın uç kısmına oturarak derin bir nefes aldı.
"Ben kulak,burun, boğaz uzmanıyım, kulağından yara almış ve bende bu yüzden gelmiştim. Yani genel durumunu amaliyat eden doktora sorun. Geçmiş olsun" diyerek oradan ayrılmak için çıktım.
Hâlâ burnumun ağrısından ağlamamak için bir çaba sarf ediyordum.Yukarıya çıkmak için merdivenlere doğru giderken Zümra 'nin sesini duydum.
"Kızım iki saattir sana sesleniyorum, duymuyor musun? " Dedi duymamıştım, yada burnumu düşünüyordum, bu yüzden olsa gerek.
"Kusura bakma duymadım " yüzümü buruşturmamak konuştum. Bu halime gören Zümra hemen sorguya geçti.
"Kumru! Burnuna ne oldu? Şişmiş kızım burunun bir yere falan mı çarptın? Yada düştün mü?" Yüzümü görmediğim için nasıl olduğumu bilmiyordum,ama hissediyordum.
"Sakın ol, düşmedim ama kapıya çarptım. Hadi gel odamda konuşalım" diyerek yukarıya çıktık.
Merdivenlere çıkarken de burnumu düşünüyordum."Çok mu kötü duruyor" dedim ağrısı biraz da olsa geçmişti ama zonkluyor du.
"Biraz, ama buz koyarsak geçer" aslında Zümra'nın yüz şeklinden hakimi görebiliyordum ne kadar kötü olduğunu
Herşeyi anlattığım, içimi döktüğüm sevgili arkadaşım, Zümra şuan karşımda durmuş bana gülüyor. Koyun can derdinde, kasap et derdinde misali.
"Hayır suç bende ki sana anlattığım için, bari sen yapma. Kötüyüm diyorum, acıyor diyorum. Sen hâlâ gülüyorsun. "
Gülmeyi bırakıp sakinliğine kavuşan arkadaşım sonunda beni dinleyip ciddi şekil aldı.
"Tamam, tamam kızma ama napim bir yandan komik, diğer yandanda kötü olmuş. Adamada hak vermek gerek. Sonuçta senin orda olduğunu bilmiyordu. " Dedi benim yanımda her daim olacağına elin adamını haklı gördü.
"Sen kimin yanındasın? Söylede ona göre derdimizi anlatalım. Hayır yani anlamıyorum, sanki ben biliyordum birinin bana kapı çarpacağını" ses tonum kırılgan çıkmıştı. Kırılmıştım, ama burnum mu? Ben mi bilmiyorum.
"Tabikide senin yanındayım Kumru! Ben sadece empati kuruyorum. İkinizinde suçu yokmuş. Ama olan senin burnuna oldu işte" son cümlesinde güldü ama haklıydı olan benim burnuma olmuştu. Ağlanacak durumuma bende güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAMÜTENAHİ. Sonsuz, Ucu Bucağı Olmayan.
أدب نسائيHayat dolu Kumru başka bir şehire gider. Neşe dolu, şakacı ve güzel Kumrunun karşısına çıkan adam ise âdete robottur.