Arkadaşlar biraz yorum yapar mısınız? Bir arkadaş yorum okumayı çok seviyormuş...Ve lütfen oy vermeyi ihmal etmeyin.
♤♤♤
Konaktan içeri girdiğimiz an kapıdaki korumalardan birinin telefonunu kulağına yasladığını gördüm. Büyük ihtimalle Ares'e geldiğimizi haber veriyordu. Korkabilirdim.
Korkmadım. Sonuçta Ares şirkette falan olmalıydı. Bunun verdiği cesaret ile başımı dikleştirdim. Zaten kimsenin beni gördüğü yoktu, Heval hanım dışında. Onu da bir şekilde halledebilirdim. Lakin bir sorun daha vardı, Fatih. Her an ağabeyini arayıp beni şikayet edecemiş gibi duruyordu. Nankör unicorn'dan özür dileyip gönlünü almalıydım. İkili ile beraber konağın içine girdiğimde adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan Yağız'ın "nasıl da kaçıyor." Dediğini duydum. Yürümeye devam ederken arkama baktım. Yağız'a öfkeli bakışlarımı gönderdiğimde gözünde beliren korku beni sevindirdi. Benden korkuyordu enayi.Kıkırdayıp başımı önüme çevirdim, aslında çeviremedim çünkü duvara yapıştım. Hayır, davara yapıştım. Bu sayede Yağız'ın korkusunun sebebini artık anlıyordum. Sendeleyerek geri geri gittiğimde sebebi canımın acıması değildi, kocamın canımı acıtacak olmasıydı. Kokusundan bile onu tanıyabilirdim, ve ben sıçmıştım. An itibari ile sıçış anlarım yaşanacağını düşünmeye başladım.
Ellerimi ile yüzümü kapatıp geri geri gittiğimde Yağız olduğunu düşündüğüm şahısa çarpıp durmak zorunda kaldım. Geri geri gittiğim hiçbir anda yüzümü kesinlikle Ares'e doğru çevirmeyip, eğik tuttum. Ellerim ile yüzümü kapatıyorken bazı bakışları üzerimde hissediyordum. Hem de fazlası ile bakış. Parmağımı biraz gevşetip etrafa baktığımda Hamit ağa ile Hozan enişte dışında herkesin burada olduğunu gördüm. Bugün şansım bana inat gidiyordu. Bana ait olan şans bile bana sırtını çeviriyordu. Ah canım ben...
Ares'in kalın sesini duyduğum an araladığım parmaklarımı sıkıca kapattım. "Ahter?"
"Efendim kocacığım?" En azından bu insanların önünde olmamalıydı, ama maalesef ki artık çok geçti. Parmaklarımı biraz aralayıp yakışıklı davara baktım ama o bana değil, arkamdaki ikiliye bakıyordu. Hayır, Yağız'a bakıyordu. Gözleri aniden bana döndüğünde irkildim. Ben ona parmaklarımın arasından bakarken, onun kaşları erik yeşillerinin üstüne örtüldü usulca. "Ahter, derhal ellerini yüzünden çek!" Bağırmadan bağırmak bu olsa gerekti. Parmaklarımı yüzümden çekeceğim sıra da yan tarafımda bir hareketlilik hissettim. Göz ucuyla baktığımda Fatih'i bana bakarken yakaladım.
Birbirimize anlamlı bakışlarımızı gönderdiğimizde olacak olanı anladım.
Nankörlük edecekti bu çocuk bana.
Saniyelerin bile geçmediğine emin olduğum o an bana ağır çekimde gibi hissettirdi. Fatih ile aynı anda Ares'e atıldık. Kocam azıcık sarsılsa dahi dengesini korudu. Kollarımı Ares'e sardığımda amacım Fatih'e alan bırakmamaktı. Lakin Fatih'te diğer taraftan Ares'in koluna yapışmıştı. Diğerleri ise bizi film izler gibi izliyordu, bunun için sonra utanacaktım. Ares'in bir kolu benim belimi tutarken diğer kolu Fatih tarafından gasp edilmişti. Ares "ne yapıyorsunuz?" Diye sordu şaşkınlık ile. Ben olsam ben de şaşırırdım.Bu konuyu Fatih'e kaptırmayacaktım. Ares'i biraz daha sıktığımda Fatih'in sesini duydum.
Henüz ilk harfini söylemeye çalışırken popom ile onun poposuna vurup itmeyi denedim.
Bu hareketim ile sustuğunda sırıttım.
"Kocacığım..." sesimin ağlamaklı çıkması ile Ares'in tüm odağı bana ait oldu. Yüzüm göğsünde olduğu için gözlerim dışında henüz bir şey görememişti. Bir kolum ile Fatih'i itmeye çalışırken konuştum. "Kocacığım, bana saldırdılar" dedim ve çenemi göğsüne yasladım. Bunu yaparken çenem acıdı aslında ama umursamadım. Ares'in gözleri çenemi bulduğunda şaşkınlığı daha da arttı. Gözleri usulca arkama çevrildiğinde ben söz hakkını çalmış olduğum Fatih'i itmeyi bırakmış parmaklarım ile dudaklarını tutuyordum. Evet, dudaklarını tutuyor ve birbirine zımbalıyor gibi sıkıyordum. Bu sayede konuşamıyordu. O kurtulmaya çalışırken tekrar Ares'e baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Erik Meselesi
Historical Fiction"Bey bir şey demeyecek misin, Ne oldu, Ne kararı alındı?" Dedemin bakışları ben dışında tüm aile üyelerinde gezindi. Baktığı herkes yerinde kıpırdanırken ben bakmadığı halde kıpırdanıyordum. En sonunda ise tekrardan babaanneme döndü ve dudaklarını a...