UZUN BİR BÖLÜM OLDU CANLAR :) HİKAYE NASIL GİDİYOR SİZCE? YORUM YAPARSANIZ ÇOK SEVİNİRİM :)
Güvenli alan dedikleri şey çöle dönmüş araziyle tezat oluşturan ormanlık bir alandı. Önümüzde uzayıp giden ormanda şaşkınlıkla bakışlarımı gezdirirken kalbim heyecanla göğüs kafesimi dövüyordu.
''Burası savaştan o kadar etkilenmedi gibi gözükebilir ama radyasyondan bunlar da nasibini aldı. Dikkatli olun, mutantların buradan uzak durma sebebini hala çözemedik.'' Cass'in dedikleriyle bakışlarımı ormandan zorlukla çekip ona baktım. Cass'in elindeki silahın dürbünüyle ormanı tararken dedikleri tüylerimi diken diken etmişti. Gregory ve Imanuel araçları gizleme işini özenle yaparken Lisa, Caleb, Cass ile ben de silahları ve çantaları kuşanmıştık. Bakışlarımı tekrar ormana çevirip mutantlar yaklaşırken hissettiğim o tuhaf ürpertiyi aradım ama hiçbir şey yoktu.
Sağ elime silahımı alıp parmağım emniyette diğerlerinin yanımıza gelmesini beklerken sol elime hançerlerimden birini aldım.
''Cass'e bakma sen. Birçok kez burada kamp yaptık. Bir şeye denk gelmedik.'' Lisa'nın bana omuz atıp ormana doğru ilerlemeye başlamasıyla şüpheci bakışlarımı Cass'e çevirdim. Lisa'ya gözlerinden alevler fışkırırcasına bakarken kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı. Caleb'e döndüm. Silahı elinde ormanı inceliyordu. Ona baktığımı hissederek bana döndü ve omuz silkti.
Lisa'nın peşinden ilerlemeye başlarken Caleb hemen dibimde yürüyordu. Cass'in dedikleri onun için yeterliydi. Ormanın git gide içlerine ilerlerken etrafıma hayran gözlerle bakıyordum. Güneş batmak üzereydi ve kızılımsı ışınlar ağaçların tepelerinin yanıyormuş gibi gözükmesine sebep oluyordu. O kadar güzel bir manzaraydı ki! Horus'ta da ağaçlar vardı ama bu orman... mükemmeldi. Kayalıklar, ağaçlar, ayaklarımızın altında ezilen otlar... Her şey çok güzeldi.
Etrafıma hayran gözlerle bakarak bir süre daha yürüdüğümüzde grubun durmasıyla ben de durdum ve dikkatimi konuşulanlara verdim. Oldukça geniş bir alandaydık ve daha önceden de burada bulunulduğuna dair işaretler hemen belli oluyordu.
''Ateş yakmak için odun toplama işini Lisa ve Angelina yapsın, itiraz istemiyorum Caleb. Biz kamp için etrafa tuzaklar kurup, kalacağımız yeri ayarlayacağız. Hadi herkes iş başına.'' Gregory'in özellikle gözlerini Caleb'e dikerek dedikleriyle solumdaki Caleb'in elini tutup sıktım. Çenesini kasmış bir şekilde bana döndüğünde gülümsedim ve kafamı olumlu anlamda salladım. Caleb'in elini bırakıp Lisa ile üzerimizdeki fazlalık yüklerden kurtulduk.
''Yanınızda silah götürün ve dikkatli olun.'' Gregory'in dedikleri ile Lisa onu onaylamış ve ben de belimdeki hançer kılıfının varlığına güvenmeme rağmen silahlardan almıştım. Lisa eğilip gideceğimiz yolu gösterirken kıkırdadım.
''Teşekkür ederim efendim.'' Yanından geçtiğimde o da kıkırdamış ve hızla bana yetişip koluma girmişti.
''Dikkatli olun!'' Caleb'in arkamızdan bağırmasıyla gözlerimi devirdim ve ona cevap vereceğim sırada Lisa'nın bağırmasıyla ona döndüm.
''Kendi işine bak anne kuş!'' El hareketi çekerek dedikleri yüzünden kahkahamı bastırmaya çalıştım. Caleb'e dönüp sırıtarak göz kırptığımda o da gülümsemişti. Bazen fazla korumacı olabiliyordu ve Lisa'nın tepkisine alınmamıştı, çünkü hakkettiğini biliyordu.
Lisa ile bir süre daha ormanın derinliklerine doğru yürürken etrafı dikkatle kontrol ediyordum. En ufak bir ses duymak ve hareket görmek için tüm duyularımı odaklamıştım. Mutantların varlığını haberdar eden o tuhaf ürperti de yoktu. Aslında orman çok sessizdi. Ormanlar böyle mi olurdu? Hiçbir şey bilmiyordum ki Dünya hakkında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN ARDINDA/2 ''SON UMUT''
FantasyBir bir yitirilen umutlar... Ölümün ruhu dağlayan kokusu... Aralanacak kapının ardında bekleyen savaş... Geçmişi yitirerek başlayan hayatlar, geleceği şekillendirecek. Ölüm kokarken her bir taraf umut filizleri yeşerecek. Birçok yoldaş bu uğurda ca...