Bölüm 5 ''AVAM VE ASİL''

22 2 5
                                    


Sam'i küçük sığınağımızda heyecanla beklerken bir sağa bir sola gidiyordum. Doğum günü partisi bitmiş ve herkes ait olduğu yere dönmüştü. Ama Sam'in yine de buraya geleceğini biliyordum. Ona hiçbir şey söylememiştim. O da bir şey dememişti ama eğer onu tanıyorsam buraya gelecekti. Bundan emindim. Ellerimi heyecanla ovuştururken Horus'un sınırına biraz daha yaklaştım ve derin bir nefes aldım gözlerimi kapatarak.

Onun beni yönlendirmesiyle ettiğimiz dans... Daha önce böyle bir duygu yoğunluğu yaşamamıştım. Ellerinin belimdeki güçlü varlığı, bedenlerimizin birbirine yaslanması, kokusunu doya doya içime çekmem, bakışlarımız ile konuşmamız... O dansta bedenim kımıldasa da ruhum Sam'in ruhuyla savaşmıştı. Ruhum Sam'in ruhuyla birbirlerini tamamlamak için savaşmıştı. Birbirimizde eksik olan parçaları kendimizden bir parçayla canhıraş bir şekilde bütünlemek için savaşmıştık.

Benim eksiklerim çoktu, sahip olduğum hiçbir şey yoktu. Ben neredeyse yoktum aslında. Ama Sam'e olan sevgim, bağlılığım ve tutkumu ona tüm çıplaklığıyla göstermek için savaşmıştım. Sam ise bana her şeyi sundu. Benim için yapabileceklerini gösterdi. Bu zamana kadar benim için yaptıklarını düşündüğümde nefes alamadığımı hissettim.

Gözlerim Sam'in aşkının büyüklüğü karşısında yaşarırken titrek bir nefes çektim ciğerlerime. Bakışlarımı aralayıp mavi elbisemin eteklerinin savruluşuna baktım. Horus'un sınırında rüzgar daha kuvvetliydi. Belki de doğal olan tek şey buydu bu mekanik dünyada.

Arkamdan bedenime dolanan kollarla gülümsedim, gelen kişinin kim olduğunu biliyordum. Sam'im beni yanıltmazdı. Ellerimi karnımın üstündeki Sam'in ellerinin üstüne koydum ve bedenimi ona yasladım. Kafamın üstüne çenesini koyup derin bir nefes aldığında şişen göğsünü sırtımda hissettim. Sam ve ben, birbirimizin eviydik. Birbirimizin yanında rahat nefes alabiliyorduk çünkü.

''Tam şu anda; kollarımın arasında sen, ciğerlerimde kokunla sonsuza kadar kalabilsem keşke. Zaman dursun isterdim. İlk tanıştığımızda beni izlemiştin ya dikkatle. Bakışlarımızın kesiştiği o anda kalbim durmuş gibi hissettim. Sonra öyle hızlı atmaya başladı ki... O zamana kadar yarım bir kalple yaşamışım ve senin gözlerine baktığım anda kalbimin diğer yarısını bulmuş gibi oldum. Buldum da aslında.'' Sam'in dediklerini dinlerken sesinin titreşimlerini vücudumda hissediyordum. Kolları arasında döndüm ve kafamı geri atıp ona baktım kollarımı boynuna dolarken.

''Sam... Seni seviyorum. Hep seveceğim. Ne olursa olsun sevmeye devam edeceğim. Beni zincirleseler de, farklı bir yerleşkeye sürseler de, ceza hücresine kapatsalar da ne yapıp edeceğim ve sana ulaşmanın bir yolunu her zaman bulacağım. Sana olan sevgimi kimse engelleyemez.'' Sam dediklerimi dinlerken koyu gözlerini bulutlandıran bir ifadeyle bana bakıyordu. Kafasını yana eğip belimdeki elini çekti ve yanağımı okşadı.

''Son dediğinle İsyancı Lina'yı mı gördüm, ne?'' Sam'in dedikleriyle gözlerimi devirdim ama gülümsememe engel olamadım. Sam her zaman hakkımız olanı almamız için –sadece benim değil, herkesin- savaşmamızı isterdi. Ya da savaşmaya gerek duymadan bir çözüm bulmayı. Umudu meclisin başına geçtiğinde kast sistemini kaldırmak ve gönüllülük esaslı çalışmayı yürürlüğe koymaktı. Onun hararetli bir şekilde kurduğu hayallerini dinlediğim anlar zihnimde canlanırken gülümsemem sırıtmaya dönüştü.

''Sen savaşmaya değersin Lina.'' Sam'in dedikleri ile gözlerimi kırpıştırdım. Ne diyebilirdim ki? Sam tanıştığımız günden beri hep benim için savaşmıştı. Bugün ise bir sınırı olmadığını göstermişti bana. Doğum gününe katılabilmem için her şeyi yapmıştı, her türlü izni almıştı, savaşmıştı kast sistemi ile. Bugün onun doğum günüydü ama birçok ilki ben yaşamıştım onun sayesinde. Boğazım düğümlenirken gözlerim dolmaya başlamıştı. Titrek bir nefes çektim ciğerlerime.

BULUTLARIN ARDINDA/2 ''SON UMUT''Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin