''Angel, uyan.'' Bana seslenen kişiyle bir an ne olduğunu kavrayamarak hızla yerimden fırladım ve etrafıma bakındım telaşla. Solumda aracı süren kişi Caleb değildi.
''Caleb nerede?'' Sesim boğuk çıkarken Gregory kısa bir an bana bakmış ardından sırıtmıştı.
''İyi bir başlangıç yapmadığımızın ve çoğunun benden kaynaklandığını biliyorum ama korkma. Caleb senin için olduğu kadar benim için de kıymetli. Arkada uyuyor.'' Gregory sesini kısık tutarak konuşurken aydınlanmaya başlamış gecede ve önümüzde giden araçta gözlerimi gezdirdim. Koltuğumda dönüp arka koltukta oldukça derin bir uykuda olan Caleb üzerinde gezdirdim gözlerimi. Rahatlamayla derin bir nefes alıp bakışlarımı Gregory'e çevirdim.
''Ben uyurken ne oldu?'' Koltuğumda geri yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve bakışlarımı önden giden arabaya dikerek konuştum. Gregory ile iyi bir başlangıç yapmamıştık dediği gibi. Ben de kendi hakkımda birçok şey bilmiyordum ve belki de Gregory'in bana böyle davranmasının haklı yanları vardı. Sonuçta daha dün tanışmıştık. On iki saat bile olmamıştı ve ben bu sürede Cass, Imanuel ve Caleb'in ellerini yakmış, koca bir gölü kaynatmış ve onları korkutmuştum. Elimden ışın fırladığını görmemiş olmaları imkansızdı. Yani haksız sayılmazdı.
''Caleb de herkes gibi yoruldu. Dinlenmesi için ben süreceğim geri kalan yolu. Zaten varmak üzereyiz.'' Gregory'in dediklerinden sonra derin bir nefes aldım ve düşünmeye başladım. Josephine ile sonunda karşılaşacaktık. Ne söylemem gerekiyordu? Atalarımın geçmişten bıraktığı bir tür mesaj sayesinde sana ihtiyacım olduğunu ve NULL'u yok etmem için bana yardım etmen gerektiğini biliyorum mu diyecektim? 'Ahh, merhaba. Ben Angelina. Damarlarımda uzaylı kanı dolaştığı için tuhaf yeteneklerim var. Annemin karnındayken NULL üzerimde deney yaptı ve sonra da kontrol altında olayım diye beni Horus'a çıkardılar. Sevdiğim adam olan Sam için Horus'tan kaçtım ve geçirdiğimiz gemi kazası yüzünden Sam öldü. Ben de altı ay kadar hafıza kaybı yaşadım. Şimdi her şeyi hatırlıyorum ve tuhaf bir akıl oyunuyla geçmişteki atalarım ile zihinsel bağlantı kurdum. Bana senin ismini verdiler. Sevdiğim adamın, Sam'in intikamını almak ve NULL'u yok etmek için bana yardım eder misin?' diyecektim kadına?
''Angel, sana bir soru sorabilir miyim?'' Gregory'in sorduğu soruyla bakışlarımı ona çevirdim.
''Sor.'' Kısaca verdiğim cevapla Gregory kısa bir anlığına bana bakıp tekrar yola odaklandı.
''Nesin sen? Hırlıyorsun, gölü kaynatıyorsun ve şu mavi ışın olayı ne hala çözemedim. Mutantlar o andan sonra bizi takip etmeyi bıraktılar. Daha önce mutantların birlik içinde saldırdıklarını da görmemiştim. Birçok insana onları korumaya yemin ettiğim halde mutantlara yem oldular. Oysa sen dün kolayca mutant öldürdün. Şu ışının da senden çıktığını farz ederek iki mutant eder. Nesin sen? Korkmalı mıyız? Seni bir tehdit olarak görmeli miyim?'' Gregory'in sorduğu sorularla ve yaptığı çıkarımlarla gözlerimi bile kırpmadan ona baktım. Haklıydı. Korkmakta, beni tehdit olarak görmekte haklıydı. Beni tanımıyordu. Hoş ben de kendimi tam olarak bilmiyordum, keşfedemediğim birçok şey olduğunu hissediyordum.
''Gregory, öncelikle senle bir şeyler paylaşacak kadar seni tanımıyorum. Caleb seni tanıyor olabilir. Güveniyor da olabilir ama ben güvenmiyorum. Korkmakta ve endişelenmekte haklısın. Ben de senin yerinde olsam korkardım. Çünkü doğamızda bilmediğimiz şeylerden korkma içgüdüsü var. Ben sana güvenemesem de senden bana güvenmeni isteyeceğim. İkiyüzlülük gibi gelebilir sana. Ama şöyle düşün. Düşmanımız bir. Ve Caleb sana güveniyor. Caleb'in güvendiği birine zarar vermem. Bile isteye kimseye zarar vermem. Lisa'ya, Cass'e ya da Imanuel'e de zarar vermem. Siz Caleb'in değer verdiği kişilersiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULUTLARIN ARDINDA/2 ''SON UMUT''
FantasíaBir bir yitirilen umutlar... Ölümün ruhu dağlayan kokusu... Aralanacak kapının ardında bekleyen savaş... Geçmişi yitirerek başlayan hayatlar, geleceği şekillendirecek. Ölüm kokarken her bir taraf umut filizleri yeşerecek. Birçok yoldaş bu uğurda ca...