Chan hyung gülerek bizim yayıldığımız kanepeye yaklaştı. Ama sadece gelen o değildi arkasında da iki adam vardı. "Jisung b-bana yanlış gördüğümü söyle." Sessizce kulağıma yaklaşıp fısıldadı. "Maalesef bebeğim yanlış görmüyorsun." Lanet olsun böyle işe. Chan hyung bize dönüp konuşmak için dudaklarını araladığında hızlıca kalkıp odama doğru adımladım. "Felix! Nereye gidiyorsun?" Arkamdan seslenmelerini duyuyordum. Ama zerre umrumda dağildi. O herif altı yıl sonra beni nasıl bulabilmişti aklım almıyor. "Felix dur beraber gidelim." Jisung arkamdan koşarak geldiğinde yürümeye devam ettim. Odaya girdiğimizde jisung benim yatağıma oturmuştu ben ise odada volta atıyordum. "Biraz sakin ol bir sebep olmalı illaki." Yoksa sürprizi bu muydu. "Jisung o hep burda kalıcak." Diyerek olduğum yerde durmuştum. "Saçmalama neden öyle bir şey olsun?"
Yanına oturarak cevap verdim. "Sürprizi buymuş jisung hatırla uzun zamandır yeni adama ihtiyacımız var sizin ekip için üç kişi az diyordu." Jisung bu dediklerimle birlikte gözleri ağzıyla beraber kocaman açılmıştı.
"Felix ve jisung toplantıya çağırılıyorsunuz ama ondan önce ne oldu oğlum ikinizede?" Seungmin yanımıza gelerek sorduğunda ikimizde oflamıştık. "Bana bakın detayları sonra alırım ama şimdi ikinizde benimle geliyorsunuz." Resmen sinirden ağlayacaktım. Ayağa kalkıp toplantı odasına ilerlemeye başladık. Önden giderek kapıyı hızlıca açınca kesilen yer acımıştı ama umursamdan içeriye göz attım. Kendi koltuğuma baktığımda orda oturduğunu gördüm. "Kalkmayacak mı?" Sakince sormuştum ama dişlerimi öyle sıkıyordum ki kırılıcaktı resmen. "Lix biraz sakin olabilir misin?" Changbin hyung beni uyardığında kafamı sallayarak onaylamıştım. Changbin hyungu kıramazdım onun gösterdiği yere oturarak sakinleşmeye çalıştım. "Başıboşlar size bahsettiğim sürpriz lee ve hwang." Al işte kafamı kaldırdığım an göz göze gelmiştik. Gülüyor birde ya sinirden patlayacaktım resmen ama o gülüyor. "Birkaç aydır son antremanlarını tamamlamalarını bekliyordum." Dediğim gibi burda kalıcak ayrıca Minho da burda. Jisung'a baktığımda kafasını kaldırmıyordu yerden. "Jisung ve Felix yeni ekip arkadaşlarınızla iyi anlaşın hepiniz tanıştıktan sonra çıkabilirsiniz." Chan hyung bunları da dedikten sonra çıkmıştı odadan. Bende onun arkasından gitmek için kalktığımda yine o sesi duymuştum. "Tanışmadan mı gidiceksin üzüldüm." Arkamı döndüğümde oturduğu yerden pis pis sırıtıyordu. "Üstüne atlayıp yumruk atmadan gidersem üzülürüm." Diyerek ona doğru ilerleme başladığımda Changbin hyung durdurmuştu beni. "Sırası değil söz sonra ilk hatasında ben ona yumruk atacağım." Changbin hyungun yumruğunu benimkiyle kıyaslarsak büyük ihtimalle çenesi kırılırdı. "Hey millet iyi anlaşmamız lazım Chan öyle istedi şuan herkes birbiriyle el sıkışarak bu odadan çıkıcak." Seungmin konuşmaya başladı yine bu ekipte chan hyungtan başka kimsenin emri olmazdı ama Seungmin onun vardı. "Ben gitsem lütfen seung?" Masum bakışlar atarak Seungmin'e yaklaştığımda kafasını sallayıp Hyunjin'i işaret etmişti. Zorlamaya gerek yoktu. "Felix ben hatırladın mı lisede hayatımı mahvetmiştin." Ona doğru ilerleyerek elimi uzatmıştım. "Hyunjin bende." Elimi sıkarak karşılık vermişti üç saniye çok fazlaydı hızlıca elimi geri çektim. "Oldu mu Seungmin?" Kafasını hayır anlamında salladığında bağırdım. "Ne yani öpüp sarılmam mı lazım!" Bu dediğime hepsi gülmüştü. "Lee Know var daha." Gülerek söylediğinde rahatlamıştım. "Minho ben seungmin'in dediği gibi lee know da diyebilirsin." Masanın karşısından elimi uzatarak "memnun oldum." Dediğimde bende demişti. "Benlik birşey kalmadıysa gidiyorum." Seungmin kaşlarını kaldırıp dudaklarını birbirine bastırınca başka şeyler de olduğunu anlamıştım. "Oda arkadaşına odayı göstersen iyi olur." Yok bu kadarı fazlaydı birde oda arkadaşlığı. "Kabul etmiyorum jisung benim odama taşındın bunun ikiside Jisung'un odasına yerleşsin." Seungmin oflamıştı. Büyük ihtimalle sıkıntı çıkardığım için bağırmaya hazırlanıyordu. "Felix ben ne diyorsam onu yap! Ayrıca jisung sende minho'ya göstersen iyi olur!" Söylenerek dışarı atmıştı kendini ardından changbin hyung ile Jeongin'de çıkmıştı. "Yürü!" Yapmak zorundaydım başka şansım yoktu. Hiçbir şey demeden peşimden gelmeye başlamıştı. Odamın kapısını açarak boş yatağı göstermiştim. "Sakın, asla benim tarafıma adım atmayı düşünme!" Gösterdiğim yatağa oturarak cevap verdi. "Biraz konuşabilir miyiz felix." Sakin bir şekilde konuşuyordu. "Konuşmamız gerekmi-" sözümü kendi konuşmasıyla böldü. "Biraz empati yap altı yılın birikintisi var bende. En son ne olduğunu iyi hatırlıyorsun beni dinlemeden tokat atmıştın." Haklıydı tokat atıp gitmiştim bir daha da okulun önünden bile geçmemiştim."İyi tamam dinliyorum." Kendi yatağıma oturup tam gözlerinin içine bakmaya başladım. Hadi ama ne anlatacaktıki anlatsa bile ben inanacakmıydım. "Ben" biraz durduktan sonra devam etti. "Gerçekten dinleyecek misin beni." Hafifçe sırıtarak söylediğinde elime fırsat geçmişti ne fırsatı mı? Laf Sokma Fırsatı. "Ben medeni bir insanım, senin aksine." Sırıtışı kaybolmuştu yes be! "Tamam o zaman direk konuya giriyorum." Kafamı sallayarak onaylamıştım. "İftira olayını ben yaptım." Bilmiyorduk sanki iftiranın ne olduğunu size ben anlatayim. Lise ikide bir kızla çıkıyordum kız okulun en güzel kızlarından biriydi. Daha sonra aldatıldığımı öğrendim. Kimle olduğunu bilmiyordum. Ama ayrılmak istediğimi söylediğimde iftiraya uğradım benim aldattığım söylendi dahası da vardı. Bende dayanamayıp okuldan ayrışmıştım zaten sonrası başıboşlar. "Sen okuldan ayrıldıktan bir müddet sonra bende bıraktım. Çünkü Yeji benide aldatmıştı. Daha fazla uğraşmak saçma olur diye herşeyi en baştan yaşamaya karar verdim yani bu işlere atıldım." Kaşlarımı yukarı kaldırdığımda konuştum. "Demek senide aldattı." Kafasını sallayarak devam etti. "Evet çok mu şaşırdın?"
"Hayır ondan beklerim ama biliyor musun senden beklemezdim." Bu sefer onun kaşları havalanmıştı. "Ciddi misin?" Hızlıca cevap verdim. "Sen neden dediğim her şeyi tekrar soruyorsun?" Bu daha başlangıç sen bekle daha çok uğraşacağım seninle. "Sen neden bu kadar sinirlisin?" Neden acaba düşünelim tartışalım. Mal bu ya hakiki mal. "Sinirli değilim aslında seni görünce yani uzun zamand-" ayağa kalkarak bana doğru ilerlemeye başlayıp konuşmaya başladı. "Beni gördüğün için heyecanlandın mı yoksa?" Ellerini göğsünde birleştirerek devam etti. "Yaklaşma!" Elimle dur işareti yapmıştım ama devam ediyordu. "Kolunu kestirmişsin, baştan söyleyim durmadan yaralanan bir ekip arkadaşı istemiyorum." Oturduğum yataktan kalkarak ellerimi göğsümde birleştirdim. "Bir kerelik oldu ayrıca bende çok konuşan bir ekip arkadaşı istemiyorum." Dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrılmıltı. Konuşmak için ağzını araladığında kapının açılmasıyla geri kapanmıştı. "Çocuklar her ne yapıyorsanız sonra yapın şimdi Chan hepimizi bekliyor görev çıkmış." İkimizde Seungmin'e bakarak kafamızı sallamıştık. "Vay seninle ilk görevim hiç aklıma gelmezdi böyle olaca-"
"Çok konuşmada yürü." Diyerek lafını bölmüştüm.Umarım okunur ve oy alır bir kaç bölüm sonra devam edip etmeyeceğimi anlarım belkide. Okuduğunuz için teşekkür ederim:')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yine Mi Sen/Hyunlix
Fanfictioneski düşmanların tekrar karşılaşması sonucu ne olucaktı? -Yine mi sen! -Evet yine ben beğenemedin mi? -Hiç beğenmedim. şans verdiğiniz için teşekkür ederim iyi okumalar.