☆
1.23Kollarının arasında ki bedenin siyah saçlarında geziyordu elleri. Geçirdiği ufak krizden sonra zorda olsa uyumaya ikna etmişti.
Uzun bedene kollarını sardığı an mayışıyordu zaten. Kızarık gözleri düzeliyordu ilk sonra titremesi duruyordu. Bu kadar çok mu ihtiyacı vardı birinin ona kollarını sarmasına?
(Pozisyonları fazla anlatamıyorum. Tam şöyle bir pozisyondalar ve jimin jungkook'un saçlarını okşuyor)
Jungkooku tanıdığından beri böyleydi aslında. İstemediği bir şey olduğunda ufak krizler geçirir ve jimin yanına gelenedek bu krizler bitmezdi. Bunu lise sona yeni başladığı zaman fark etmişti. Belki annesi ondan önce bu huyunu fark ettiği için jimini gönderiyordu ilk
Jackson gitmişmiydi yoksa hala annesiyle beraber aşağıda oturuyorlarmıydı pek bilmiyordu. Doğrusu şu durumda içinden 'umarım veda etmeden gider' diye düşündü.
Jungkook'un ona olan ilgisininde hep farkındaydı zaten ama bu ilginin takıntı olduğunu düşünüyordu uzun süredir.
Lisede yaptığı flörtünü köşeye sıkıştırıp dövdükten sonra sanki kendisi yapmamış gibi yüzüne sırıtışını hatırlıyordu. Bu tür durumlarda çok soğuk kanlı olduğunu fark etmişti.Eğer annesi olmasaydı kesinlikle Jackson ile bu kadar sakin yan yana durmazdı bile.
Derin bir nefes alırken göğsü şişmiş buda Siyah saçlının eş olarak göğsü ile yukarı aşağı harette bulunmuştu.
Dövmeli eller kaçmasından korkarcasına tekrar sıkılaşmıştı. Bir saate yakındır düzenli olarak aldığı nefesler den iyi bir uykuda olduğu belliydi. Daha sonra kendi gözlerini yumarak uykuya bırakmıştı.Sabah gözlerini açtığında koltukta tek başına olduğunu fark etmişti. Uyuşan vücudunu iyice gerinerek rahatlatmıştı. Mutfaktan bir kaç tıkırtı sesi duydu. Uyanmış ve üstüne birde kahvaltı mi hazırlıyordu manyak adam
Oturur pozisyona geldiğinde etrafa göz getirdi. Yerdeki bir kaç büyük parça toplansada hâlâ etraf dağınık ve parçalanmış parçalar duruyordu.
Mutfaktan elini havluya silerek gelen bedene baktı. Harika. Çünkü üst bedeni tamamiyle çıplak ve saçları ıslak bir bedenle bakışıyordu şuan.
Saçları ıslak? Onca şeyin arasında titizliğinden ödün vermemişti. Yüzünde ki sırıtmaya bakılınca olayları çözmesi zor değildi.
Bilerek yapmıştı.Sanki hiç bir şey olmamış gibi gülümsüyordu miniğine. Jimin yaşadığı farkındalığı sinirlenmişti. Dün annesi dahil herkesi oldukça korkutmuştu.
"Günaydın kahvaltı hazır bende seni uyandırmaya geliyordum"
Yanına oturmuş sanki çok normal bir şey konuşuyormuş gibi davranıyordu. Dövmeli eli sarı saçları okşuyordu. Böyle zamanalarda ondan çekinmesi normal değil miydi?
"Yaptığın şeyin farkındasın demi"
"Evet. Pişman değilim o çocuğun oturmuş seni etkileme çabalarına izin veremezdim"
"Bunu krizlerini kullanarak mı yapıyorsun? Psikolojik danışmanlık konusunda ciddiyim. Dün geçirdiğin kriz yüzünden birine zarar verseydin yada en basitinden kendini öldürebilirdin!"
Sinirle ayağa kalkarak mutfağa kahvaltı masasına oturmuştu. Tamam evettt eve girmesi gerek ama kaç yıldır olan ve jimin'in çoğu şüphesi artık bunu basitleştirmişti.
"Yüzünü yıkamadın"
"Karışma bana"
Karşı karşıya oturmuşlar ve jungkook'un hazırladığı kahvaltıyı yiyorlardı.
"Birazcık daha kalır mısın?"
Kendisine parlayan gözlerle bakıyordu. Elbette kabul edecekti. Şuan jungkook'un saçma fikirlerinden vazgeçirmek ve etrafı toplamak için duracaktı. Annesi de hayatta eve almazdı zaten.
Onaylamak için kafasını saklanmıştı sadece ve yemeğe devam etmişti. Jungkook kırkırdayarak yemeğine devam etmişti. Keyfi yerine gelmişti oldukça fazla.
"Sana yeni aldığım Marvel dergileri göstermek istiyorum. Birinde orjinial Robert Downey JR imzası bile var. Ortak okuldan bir arkadaşım imzalatıp doğum günü hediyesi olarak gönderdi"
"Doğru bu hafta sonu doğum günün vardı demi"
Jiminle normal bir sohbetin içerisine girdiğini fark etmişti jungkook. Oldukça heyecanlı ve çocuksu edayla kafasıyla onaylamıştı.
"Benden istediğin her hangi bir hediye var mı? Ne seversin bilmiyorum ve süprizlerden de pek anlamam"
"Aslında var" demişti hemen. Jimin'in sürpriz yapmaktan da kendisine sürpriz yapılmasında hoşlanmadığını zaten biliyordu. Her hangi bir sebepten değil çocuk sadece sürpriz sevmiyordu.
Jimin cevap beklercesine bakmıştı suratına. Jungkook şuan tek işi jimini izlemekmiş gibi bakıyordu. Anlamlı bakıyordu sanki dünyada bir tek o varmış gibi. Başkasıda olmıyacakmış gibi.
"O gün beni öper misin? Son kez"
Evet bu beklenmedik bir istek değildi ama anlamadığı bir şey vardı. Son kez derken? Jimin anlamadığını belli edercesine bakmıştı siyah saçlıya.
"Son kez? Bana olan ilgini mi kaybettin yoksa" alay edercesine söylemişti jungkook. Ortada bir ima yoktu hatta gülerek söylemişti.
Yavaşça gülüşü soldu çünkü az önce kendisi ile hevesli hevesli konuşan bedenin gülen suratı düşmüş ve dolan gözlerini görmüştü.
"Son kez, son kez öpsen beni. Sen öpsen beni"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong kiss | jikook
Fanfiction"seninle asla öpüşmeyeceğim jeon! hem biz arkadaş bile değiliz" #semekook #ukemin