3'

74 15 18
                                    



"give me a reason to love you"

"give me a reason to love you"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



💸

Aynadaki yansımama saniyelerce hatta dakikalarca bakmış derin bir nefes almıştım. İstediğim görüntünün hala bu olmadığını düşünsemde yine de gayet iyi gözüküyordum. Baştan aşağı kendime baktım. Güzel saçlar, güzel yüz kıvrımlı bir bel sütun bacaklar..

Olmayan bir şeyler vardı başta kilo olduğunu düşünmüştüm. Zayıfladım hatta sağlıklı olmayan bir şekilde. Hala zayıflıyordum gerçi fakat sorun bu değildi. Sorun hiçbir zaman dış görünüşüm olmamıştı. O zaman sorun neydi? Olmayan şey neydi?

Neyin eksikliğini çekiyordum? Ne beni bu kadar kötü hissettiriyordu? Bakın dışarıya karşı yansıttığım kişilik öylesine özgüvenliydi ki herhangi bir şekilde problem yaşadığımı düşünmezdiniz. Ama içimde kopan çatışmalar için aynı şeyleri söyleyemezdim.Ben zayıftım. Özgüven problemlerim vardı kendimin en iyi şeklini ararken kaybolmuştum. Kendimi sevebilmekten uzaklaşmıştım.

Ne olmuştu bana?

Gözlerim dolduğunda buna gülümsedim. Hala bir şeyler hissedebiliyorsam tamamen kaybolmuş sayılmazdım öyle değil mi? Bizi biz yapan düşüncelerimizdi ve hislerimizdi sonuçta. Bir şarkı açtım. Evin ortak banyosunda küvet bulunduğu için şanslı hissediyordum. Sıcak suyu açarken güzel melodinin kulaklarıma dolması gülümsememe sebep oldu.

I'm so tired of playing
Playing with this bow and arrow
Gonna give my heart away
Leave it to the other girls to play
For I've been a temptress too long

Mırıldanarak daha az önce köpüklerle ve ılık suyla doldurduğum küvete girerken dans etmekten yorulmuş bedenimin rahatlamasıyla gözlerimi kapadım. Kulaklarım suyun altındaydı. Suyun sesi hoştu küvette olsam bile sanki yazın denizde güneşe karşı yüz üstü yatmış sakinlemiş gibi hissediyordum. Şarkıyı mırıldanırken gözlerim hemen yandaki cama takıldı dışarıyı izledim. Şarkı sürekli ve sürekli tekrar etti.

İnsanların hayatları garipti. Düşünsenize her birimizin farklı farklı hikayeleri vardı. Farklı şeylere inanıyor farklı şeyleri konuşuyor ve düşünüyorduk. Bunları düşünürken aklıma neden küvetin hemen yanında bir pencere olduğu sorusu takıldı. Mesela burada birisiyle seks yapsam bariz gözükmez miydi? Ya da şu an beni görmüyorlar mıydı?

Garip bir andı benim için. Ben hep burada duş alırdım. Hiç bunu düşünmüş müydüm? Neden kendimi bu kadar sorguluyordum? Az sonra kapının aniden açılmasıyla tepki veremedim. Vücudum irkilemedi bile. Çok korktum ama boş boş içeri giren San'a baktım. Eve yeni gelmiş olmalıydılar. Beni köpüklerin üzerinden gözüken bacaklarımı süzdü ama tepki vermedi. "Kusura bakma elimi yıkayıp çıkacağım " dediğinde bu kadar düz olması sinirimi bozdu.

Birisi beni bu halde gördüğünde eli ayağına dolanmalıydı. Özellikle birisi San ise sadece dikkati bende olmalıydı. Dudaklarım büzüldü. Ayağa kalktım. Çıplak olduğumu umursamadan. Zaten güzeldim çekinecek herhangi bir kusurum yoktu.  Ellerini yıkayan bedenin omzuna çenemi koyarak aynada göz göze gelmemizi sağladığımda "Sinir bozucusun hyung" diye mırıldandım.

Kaşlarını çattı. Bir hamle yapmadı musluğu kapatarak gözlerimin içine bakmaya devam etti. "O ilgin yalnızca üstümde olmalı. Çırılçıplağım ve sen deminden beri ellerini yıkıyorsun. Hoş değil." Bu dediklerime karşı dudağının bir tarafı yukarı kıvrılırken "Buraya ellerimi yıkamak için geldim çünkü" diye mırıldanmasıyla "Hadi ama.." diye fısıldadım.

"Şarkının sesi sonuna kadar açık burada olduğumu biliyordun"

Dediğim şeyle vücudu kaskatı kesilirken kıkırdamamla bana dönmüş "Dalgındım küçük. Tekrar diyorum bu dünya senin etrafında dönmüyor." diye fısıldamıştı. Kalçasını lavaboya yaslarken kollarını da önünde bağlamasıyla titrek bir nefes almış "Aslında dünya tam olarak benim etrafımda dönüyor hyung. Her şey benim için" diye fısıldamıştım. Çok yakışıklıydı tanrım..

"Ukala" dedi eğlenir bir tavırla. San bu zamana kadar beni engellememişse ya da dövmemişse bunun tek bir sebebi vardı. İlgisini çekiyordum hoşuna gidiyordu bu durumumuz. Bunu biliyordum çünkü kesin kırmızı çizgileri olan bir adamdı .

"Hoşuna gidiyor değil mi?" diye sordum bu tavrına içim kaynayarak. "Ama korkaksın" diye fısıldadım sonra onu aşağılayarak. Geldiğimden beri vücuduma bakamamasından diyordum bunu. Tek kaşını kaldırdı. " O gözlerin yüzümün her bir noktasında geziniyor ama vücuduma kaymıyor. Korkuyorsun değil mi?"

Kıkırdadı. Yavaşça aşağılarama kaydı gözleri. "Kayda değer bir şey yok." diye fısıldadı. Alınmadım belki göz bebekleri titremeseydi inanır ve alınırdım bu dediklerine. "Seni tutan şey ne?" diye sordum bedenimi aşağılamasını görmezden gelerek. "Tutan bir şey yok. İlgimi çekecek bir yanın yok sadece"

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Hmm anladım San" diye fısıldadım. Vücudu kasıldı. "Ama söylesene " dedim ellerimi omuzlarına koyarken biraz yakınlaştırdım bedenlerimizi. "Neden çıkmıyorsun buradan? Neden engellemiyorsun beni San?"

Birkaç saniye duraksadı. Omuzları düştü. Gözlerime öyle bir baktı ki gerildim. Bir şeyleri görme düşüncesi beni korkuttu. Bir eli yanağıma giderken hızlanan kalbimi duymaması adına vücudumu uzaklaştırdım. Beni öpmezdi öylesine sevmezdi de. Ne yapacaktı?

Baş parmağı yanağımı okşarken diğer parmakları boynuma sarılmıştı. Gözlerimi teslim olmuş gibi kapatmadım biliyordum başka bir şey yapacaktı. Boynumu okşadı içim titriyordu yemin ederim. Sadece biraz daha beni sevmesi için şuracıkta yalvarabilirdim. Fakat çok geçmeden vücudumun gevşemesiyle elleri saçlarımı kavradı ve sertçe geriye çekti. Bununla canımın yanmayacağını o da biliyordu. Yalancı bir inleme bıraktım ortaya. Tahmin edilebilirliği gülümsememe sebep oldu.

"Tam şu anda oturup ağzımın içine kendini itebilirsin hyung. Saçlarımı güzelce kavradın bana yön ver." diye fısıldadığımda bir elimin aletine gitmesiyle hızla elimi kavramış belimin arkasına kenetleyerek kendisine çekmişti. Çok yakındık. Bir eli saçımda diğer eli kolumu sabitlemek amacıyla belimdeydi.

Dudaklarımı yaladım. Heyecanlanmıştım. O an bakmaktan en çok kaçındığı yerlerden biri olan dudaklarıma gözleri kaydığında tırnaklarımı tenime batırdım. Tüm bedenim onun bedenine yapışmıştı. "Sikeyim. O küçük ağzın.." diye mırıldanırken kapının hızla çalınmasıyla ikimizde irkildiğimizde birbirimizden ayrılmıştık bir şekilde.

"San alt tarafı ellerini yıkayacaktın hadisene"

💸

şarkı portishead,glorybox

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


şarkı portishead,glorybox

umarım bölümü seversinizz

mwah 💋💸💃🏼 

jealou$yHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin