"you're poisonous, baby.."💸
Hyeri'yi yolladığımda derin bir nefes almış birkaç dakika hayatı sorgulamıştım. Son gelişi olmayacaktı biliyordum takıntılı bir kızdı çünkü. Odama doğru ilerlerken Wooyoung'a nasıl bir açıklama yapsam diye düşünüyordum çünkü tam da eve kimseyi almadım dememin üstüne gelmişti. Abisinin beni eve bıraktığı bir günden akıllarında kalan adresimi vermişlerdi kıza. Bu kadar da güvenilirlerdi işte.
Kapıyı açtığım gibi "Abin söylemiş cidden onu eve hiç ça-" diye açıklama yaparken Wooyoung'un koltukta oturmuş kırmızı kaplıklı defterimi incelediğini görmemle duraksamıştım. O an başta içten içe daha öncesinde hissetmediğim bir utanç hissettim yavaşça o buhrana dönüştü.
Sakin kalmaya çalışarak "Ah küçük.." diye mırıldandığımda gülümseyerek bakmıştı bana bakışları üstümde çok oyalanmadı ve direkt olarak deftere geri döndü. "Sikeyim." diye fısıldadığımda yanına gitmemiş omzumu kapıya yaslamıştım. Kıkırdadı ve "Burada birçok kez yapmışsın zaten." diye mırıldandı. O an içimden bu nasıl bir acemilik ciddi misin San diye geçirdim.
Birkaç saniye sonra "Kimse sana insanların eşyalarını karıştırmaman gerektiğini söylemedi mi?" diye mırıldandığımda defteri bir kenara koymuş bacak bacak üstüne atarak omuz silkmişti. "Belki.. Peki San kimse sana insanların müstehcen çizimlerini izinsiz yapmaman gerektiğini söylemedi mi?"
Bu tavrına gülerken az da olsa rahatlamıştım çünkü tekrardan birbirimizi ciddiye almadığımız o diyaloglara girmiştik. "Bence çizdiğim kişi de sürekli bana müstehcen mesajlar atıyorsa sorun teşkil etmez " dedim. Mantıklı gelmiş olacak ki dudaklarını büzerek beni onayladı.
Birkaç saniye sessizliğin ardından sanki aklı almıyormuş gibi "Sen cidden ikiyüzlüsün." diyerek güldüğünde kaşlarımı çatmış ciddiyetle "Sana demiştim küçük istersem çizdiğim profili saniyeler içerisinde sikip atabilirim. Aslında oldukça dürüstmüşüm." diye fısıldamıştım. Utancımın ve buhranımın uçup gittiği anlardaydık. Suratındaki keyifli ifade beni de keyiflendirmişti. Dişime uygun birisini bulmuştum.
"Ne yalan söyleyeyim baya iyi çizmişsin." diye mırıldandığında kafamı hafifçe sağa doğru eğmiş gelecek olan eleştirisini beklemeye başlamıştım. "Pozisyonlarımız, pozisyonlarımıza adadığın şarkılar.. Ama bir şey eksik hyung."
Bu dediğine kaşlarımı çatarken "Nedir o?" diye sormuştum muzip çıkan sesimle. Ayaklanarak bana doğru hareketlendiğinde bende omzumu kapıdan ayırıp dikleşmiştim yerimde. Kafasını yana eğerek "Gerçi normal hiç kalçalarımı görmedin ki.." diye konuştuğunda gözlerim kısılmıştı. "Bir dövme San ne yazık ki kalçamda..Tüh"