Küçük bir Keşif ve Kayıp Kadından Kalanlar

3 0 0
                                    

PERA

Tuşladığım numaranın cevaplanmasını beklerken gergindim, bu ikinci çaldırışımdı ve babam aramayı cevaplamıyordu. Muhtemelen yabancı bir numaradan aradığım için açmıyordu fakat değerli kızı kayıptı ve bu yüzden her ihtimale karşı telefonu açar diye düşünmüştüm.

''Kendini rezil etmeyi bırakacak mısın? Pelin, Nazlı Hanım'ı odasına götür, dinlensin.'' Evdeki yardımcıya ismiyle, eşine ise 'hanım' olarak seslenen adama garipçe bakıp gözlerimi devirdim ve elimdeki eski telefonu Pelin denen kızın cebine geri koydum.

''Nazlı Hanım, elimdeki tepsiyi bırakıp hemen geliyorum. Size odanıza kadar ben eşlik edeyim, halsiz görünüyorsunuz.'' Kızın kibar sesine karşılık hırçınlığım bir nebze olsun azalmıştı. En azından bu evde bana karşı nazik davranan bir insan evladı yaşıyordu. Şımarık görünsem de insanların nezaketine karşı kaba cevaplar veren biri değildim. Bu yüzden pes edip başımı olumlu anlamda salladım ve kıza hafif, sönük bir gülümseme göndererek olduğum yerde beklemeye başladım. Kız ise bir bana bir Özgür Bey'e şaşkınca bakıp mutfak olduğunu düşündüğüm yere yönelmişti.

Başımı hafifçe uzatıp mutfağın iç dekorasyonuna bakmaya çalışsam da Özgür denen adam görüş açımı kapamış, garipseyen bakışlarını üzerime dikmişti.

''Ne bakıyorsun? Biliyorum böyle olağanüstü bir güzellik, sanat eseri gibi incelenmeyi hak ediyor ama senin gibi kaba adamlar buna dahil değil maalesef. Özellikle de evli olan adamlar ilgimi çekmiyor onu da belirteyim.'' Kollarımı önümde birleştirip başımı yana çevirirken adamın şaşkın gözlerinin yüzümde gezindiğini hissedebiliyordum. Her şeye de şaşırıyorlardı bu evde?

''Sen başını fena çarpmışsın. Git odanda dinlen ve en kısa zamanda kendine gel. Bu halin Balın'ı da korkutuyor, daha fazlası mümkünmüş gibi.'' Son cümlesini kısık sesle söylese de duymuştum. Bu evde ne yaşanmıştı da küçücük bir kız çocuğu annesinden bu derece korkuyor ve kocası da eşinden bu derece nefret ediyor, iğreniyordu? Daha kötüsü tüm bu kötü duyguların hedefi olarak beni göstermeleriydi. Bir başka kadının, bir başka hayatındaki hatalarının sorumluluğunu niye ben alıyordum şu an? Ne yapıp edip benim Nazlı olmadığımı kanıtlamam gerekiyordu. Babama da ulaşamıyordum, bu evden de çıkamıyordum. Elfi'nin de numarası ezberimde değildi. Belki sosyal medya hesabına ulaşabilirdim. Bu fikri aklımda bir rafa kaldırdım.

''İstediğini düşünebilirsin, nasılsa burada geçiciyim.'' Gözlerimi ona değdirmeden evde gezdirmeye devam ettim. Sonunda Pelin de gelip kibar bir gülümseme eşliğinde koluma dokunurken yürümemde bir sorun olmamasına rağmen beni üst kata doğru yürütmeye başladı. Özgür Bey'e son kez gözümü değdirip yukarı çıkmaya devam ettim.

Üstümdeki her yerimi kapatan saten pijamaya burnumu kırıştırarak saçlarımı elimle taradım ve aynadaki görüntüme arkamı döndüm. Daha seksi gecelikler tercihimdi ama bunların da rahatlığı fena değildi. Yatağın çarşaflarını değiştiren Pelin, elindeki eski çarşaflarla bana döndü.

''Nazlı Hanım, yatağınız tertemiz oldu artık yatabilirsiniz. Biraz dinlenin, bir ihtiyacınız olursa bana seslenebilirsiniz.''

Açlığımı belli etmemeye çalışarak başımı salladım. Ben neden söylemek zorundaydım canım? Onlar bana aç mısınız hanımefendi? Özel aşçımız size en sevdiğiniz yemeklerden hazırlasın falan demelilerdi bence. Misafirperverliklerine 1 vererek yatağın içine girdim ve uykumun gelmesini bekledim. Yine de bu deveye hendek atlatmak gibi bir şeydi. Hala cin gibi etrafa bakmayı sürdürüyordum. Zaten normalde de zor uyuyan, uyku ve melotonin haplarıyla idare eden biriydim, böyle yanlış anlaşılmalarla dolu bir durumda ise özellikle huzurla uykuya dalmam mümkün değildi. Kapalı olan kapıyı kontrol edip yavaşça ayağa kalktım. Madem uyuyamıyordum en azından evin hanımı ile ilgili küçük bir araştırma yapabilirdim. Eh, birini tanımak için yaşam alanına bakmak güzel bir seçenekti.

PASLI KALPLER ATÖLYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin