6

218 45 9
                                    

Yorum yoruuum🥺🥺

Ortamın ısısı sanki saat ilerledikçe artmış, alkollü insanlar kendini kaybederek dans etmeye başlamıştı. Kutay görüş açımdaydı, nedense onu kontrol etmek istiyordum sürekli. Kendi halinde içkisini içerken gözleri kapalı bir halde sağa sola doğru oynuyordu vücudu.

Üstüne giydiği taş rengi tişört, altındaki bol pantolon ve taktığı aksesuarlar ile harika gözüküyordu. Tişörtü terden dolayı ıslak duruyordu. Ona bakarak kadehimdeki viskiyi kafama dikmiştim. Çok güzeldi.

"Nereye bakıyorsun?" Akif omzuyla beni itip, yerime geçtiğimde ıslık çalmıştı.

"Güzel parça değil mi?" Kaşlarım çatılırken bu sefer onu ben itmiş ve geri yerime dönmüştüm.

"Ne sevişi-" elimle onu durdurup, belimde asılı duran havluyla koluna vurmuştum.

"Onun hakkında pis şeyler düşünme."

"Hayırdır?" Ağzımı açmaya gerek kalmadan gelen müşteri ile susmuştu. Kutay arkadaşına bir şeyler söyleyip, bana doğru yürürken nefesimi tutmuştum. 2 hafta önce gördüğüm biri için böyle hissetmek garip geliyordu. Aklımdan çıkmamıştı hiç.

"Gürkan?" Yine bar masasının üstüne doğru uzanmıştı. Onun önüne geçip eğildiğimde kokumu içine çekmişti, bu görmek ise kalbime hiç iyi gelmemişti.

"Çok güzel kokuyorsun." Kelimeler ağzından karışık çıkarken o burnunu biraz daha bana doğru uzatmıştı.

"Bir şey mi istiyorsun?" Kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra elini çenesinin altına koymuş ve düşünmeye başlamıştı. Kafası belli ki baya güzeldi, arkadaşlarınında olduğu gibi.

"Bloody mary." Geri çekilip, istediği içkiyi hazırlarken kafasını tezgaha yan bir şekilde koymuştu. Hazırladığım kokteyli ona uzatıp, tadına bakışını izlemiştim.

"Dışarı çıkmak istiyorum." Dudağını büzerek söylediği şey ile önlüğümü çıkarmış, tezgahın önüne geçerek koluna girmiştim.

"İlayda, biz dışarı çıkıyoruz. Onu tanıyorum merak etme." Kafasını kendi gibi güzel olan arkadaşı onay verip, dans etmeye geri dönerken, bende Kutay'ı dışarı çıkarmıştım.

"Neden bu kadar içtin?" Banka onu oturtup, kendim yanına otururken paketten bir dal çıkarmıştım.

"Karanlık bir dünyada yaşıyorsan bazen tek kaçış yolun bu oluyor." Durgun çıkan sesi ile ağzından firar eden kelimeler bende şok etkisi yaratmıştı, böyle bir şey beklemiyordum.

"Ufacık bir ışık sızıyor bazen, ama çok ufak."

"Zor olmalı." Kıkırdamış ve içkisini kafasına dikmişti.

"Imm, şimdi sen bana içki ısmarladığın için bir sonraki buluşmamızda ben mi sana içki ısmarlayacağım."

"Zorunda değilsin tabi ki."

"Ama istiyorum."

"O zaman kabul ediyorum bende, ama bu sefer görüşmemiz iki hafta sürmesin lütfen." Saçı önüne düşerken geriye itmek için elimi uzatmış, son dakika durmuştum.

"Saçın önüne düştü, geriye iteceğim korkma. Tamam mı?" Kafasını aşağı yukarı salladığında önüne düşen tutamı arkaya atmıştım.

"Eve gitmelisin artık, ben bırakabilirim istersen?"

"Yüzünü uzatabilir misin?" Bu sefer o elini bana doğru uzatmıştı, yüzümü elinin hizasına getirdiğimde parmak uçlarını çok hafif bir şekilde yüzümde gezdirmişti. Parmakları yüz hatlarımda dolandıkça dudaklarında bir tebessüm beliriyordu.

"Burnun biraz kemerli mi?"

"Evet."

"Güzel." Biraz daha yüzümde dolaşmıştı parmakları, ardından çekmiş ve kucağında birleştirmişti ellerini.

"Yakışıklı birisin, yüz hatların çok güzel." Kan yanaklarıma hücum ederken koluna girmiş ve kaldırmıştım banktan.

"Artık eve gidiyorsun, çok içtin." Uslu uslu kafasını sallamış, yürüyüşüme odaklanmıştı. Şu an tek dileğim kalbimin sesini duymamasıydı, çünkü benim ses benim kulaklarıma doluyordu.

Zweisamkeit -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin