✨ YAZARDAN ✨
"Cihan'la ne alakanız var?"
Bu seferki yutkunma sessiz dört duvar arasında adeta yankı eder cinstendi. Azra'nın kahverengi irisleri koyulaştıkça koyulaştı. Her şey bu kadar normal giderken şimdi neden bu adam bu konuyu gündeme getirmişti, işte onu anlamak Azra için zorlaşıyordu. İlyas'ın Cihan'la Azra'yı o gün görmesinden bu vakte kadar Azra'nın içerisinde her zaman bir kuşku olarak kalmıştı bu. Ve hatta onu en çok düşündüren kısmı ise İlyas'ın bunu kimseyle henüz paylaşmamış olmasıydı. Bu kadar zaman susmuşken şimdi bunu tekrar gündeme getirmenin amacı ne olabilirdi?
Genç kadın gerginliğinin yüzüne yansımasını engellemek amacıyla derin bir nefes aldı. Sonrasında rahatça bir pozisyonda İlyas'ın bu sorusuna yanıt vermeye hazırlandı. Kendisinden bakışlarını bir an olsa bile ayırmayan adam, Azra'ya sorduğu sorunun cevabını almakta kararlı görünüyordu. İki dudağını aralayan Azra henüz söze girmeden kulaklarda yankı eden ayak sesleri duyuldu. Duyulan ritmik adımlar İlyas'ı savcılığa sevk etmek üzere gelen polislerin ayak seslerinden başkasına ait değildi. Azra, kurtuluşun sebebi olan bu adımlara minnettar kalmıştı. Her ne kadar engel olmaya çalışsa da onu zorlayan bir tebessüm yerleşti yüzüne. Seviniyordu ki bunu İlyas görememişti. Çünkü duyduğu adımlar onun da dikkatini dağıtmış, başka yöne toplamasına sebep olmuştu.
"Polis memurları geldi." dedi genç kadın. İlyas'ın sorduğu soru bütün dikkatini dağıttığı için kendi derdini unutmuştu. İlyas'ı tekrardan konuşabilmek için görevli memura yalan söylediği henüz yeni aklına gelebildi. Hatırladığı gibi de hemen parmaklıkların diğer tarafına geçip kapıyı kilitledi İlyas'ın üstüne. Kapıyı kitlemesinin üzerinden birkaç saniye geçtikten sonra iki polis memuru ikiliye görünür oldu. Azra'yı hiç beklemeyen polis memurları hayretler içerisinde genç kadını süzdüler. Sonrasında içeri üçüncü olarak giren bir diğer polis memuru demin Azra'nın yalan söylediği memurun ta kendisiydi. Azra'nın bakışları gördüğü tanıdık suratla endişeye büründü. Polis memuru diğer arkadaşlarının Azra'yı tuhaf göz hapsine almalarını fark edince duruma el koyarak "Hanımefendi sanığın avukatı. Komiserden izin almış arkadaşlar."
Memurun Azra'yı savunması üzerine Azra henüz söylediği yalanın ortaya çıkmamasına pek bir sevindi. Sevinci ikiye katlanmıştı. İlyas'ın sorduğu meçhul sorudan da yalanının ortaya çıkmasından da sıyrılmıştı.
Lakin İlyas bu konuyu unutmayacaktı. Alparslan'la veya ağabeyiyle bunu konuşmayı daha öncesinde düşünmüştü fakat Esra ile olan gerginlikleri son zamanlarda hayatının normal akışının dışına çıkmasına sebep olduğu için bunu söylemenin yerini ve zamanını bulamamıştı. Açıkçası aklı farklı meselelerle meşguldü.
Polis memuru kilidi birkaç saniye içerisinde açtı ve demir parmaklıklar arasında bekleyen adamı, ellerine vurduğu kelepçelerle oradan çıkardı. Polis memurları'ndan biri sağ kolunda diğeri ise sol kolunda loş ışıklara sahip koridorda ilerlemeye koyuldular. Geride bir Azra bir de nezaret sorumlusu olan memur kalmıştı. Polis memuru Azra'nın öylece olduğu yerde kalmasına şaşkınca baktı. Sonrasında hiç gitmeye niyeti olmayan bu kadını uyarmaya karar verdi.
"Hanımefendi, çıkmanız gerekiyor."
Hemen dibinde duyduğu sesle irkilen kadın, polis memurunun bu kadar kaba olmasına gözlerini devirdi. Sonrasında hiçbir şey demeden o da oradan ayrıldı. Şimdi asıl zor görevi başlıyordu: İlyas'ı içeriden çıkarmak. Bunun için öncesinde bu gece Alparslan ile birlikte babasıyla görüşmesi gerekiyordu. Hem Alparslan'la da konuşmak istediği şeyler vardı bu tutuklanma meselesi hakkında. Üstelik Alparslan'ın tutuklandıkları andan itibaren kendisine karşı olan tuhaf bakışları da gözünden kaçmamıştı. Bir sorun ortadaydı. Bunu da sormak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDHO
Mystery / ThrillerYaşamını sığdırabildiği hayatının aniden tersine dönmesi ve bununla birlikte hayatın ona sunduğu acımasız acılarla baş başa kalmış bir genç kadının yapacağı iki seçim vardı: Ölmek ya da öldürmek. Racondan ibaret bir mafya dünyasının karmaşık sistem...