"Tam iki kez düşlerime uğradı. Yolun karşısında onu gördüm pembe çiçekli bir elbise giyiyordu, normalde asla giymeyeceği türden.Ona baktım o kadar sevindim ki onu görünce şaşırdım kaldım. Gidip sımsıkı sarıldım tam üç kez.O da beni görünce çok sevindi sanki beni ziyaret etmek için gelmişti. Koluma taktım onu yemek yemeye götürdüm ama tedirgindim çünkü gecenin bir yarısı ve ben annem kızıcak diye korkuyorum. Ama yinede çok mutluyum çünkü uzun zaman oldu onu, çocukluğumu tek saf karşılıksız dostluğumu görmeyeli. Çok uzun zaman oldu. Yemek yerken birde bakıyorum ki meğersem bizim evin bahçesindeymişiz. Annem geliyor bu saatte yemek yeme kilo alırsın diyor ve gidiyor. Ona bakıyorum, bana bakıyor ve aramızda ayrılığın verdiği o hüzünlü ağır bakışma geçiyor. Bana gitmesen olmaz mı der gibi bakıyor bende ona keşke yanımda olsaydın der gibi bakıyorum keşke uyandığımda da sana ulaşabilseydim. Özür dilerim hayatım yüzünden eğer daha çok evde olsaydım belki seninle daha çok sohbet etme fırsatım olurdu. O kadar uzun zamandır anlatacaklarım var ki. Öyle içimde bir köşede bir örtünün altındalar. Keşke yaşasaydın ve yine bizim ağacımızın altında otursaydık sen gazozlarından bende atıştırmalıklarımdan getirseydim. O kadar özledim ki.Ölmeden önce son konuştuğun kişi benmişim, beni aramışsın. Nenen söyledi telefon çalışıyor mu diye test etmek istemişler o yüzden beni aradı. Yoksa öldüğünü bile bilmeyecektim. 523 gün oldu. Sen gideli. Ama bir yandan senin adına sevindim biliyor musun? Omuzundaki o ağır yüklerden kurtulduğun için. Seni bu aralar çok gördüm düşlerimde acaba yanına mı geliceğim. Bilmiyorum hayat bana neyi gösterecek. Keşke bugünde rüyama gelsen. Biraz serin bir günde şuan ağacımız yok ama bizim yerimizi ziyaret etmek istiyorum. Biraz oturup seninle konuşmak istiyorum. En azından ruhunla. Lavinia'm... "