Karanfil. 8

1.4K 63 58
                                    

Beklenmeyen

















Yazardan,

Kızla adam kendilerinde değillerdi. Bir istek ve arzu nehrine çoktan batmışlardı artık kontrolsuz dokunuyorlar, dokundukça daha fazlasını istiyorlardı.

Zelal sıcaklandığı için tuhaf hissediyordu, yanakları al al olmuş aklı yerinden oynamış bir biçareydi. Neçirwan ağa ise ceylan avlamış aç aslan kadar mağrur bir sarhoştu.

Duvara yapıştırdığı kızı düşünde sanarcasına hoyrattı hareketleri. Zaten nicedir düşlerinde dokunduğu kıza yeniden dokunuyordu tek farkla bu sefer aklı yerinde değildi.

Ölmek ve yaşamak arasındaki çizgideydi. Aklı onunla oyun oynuyordu, burnuna dolan gül kokusunu hunharca içine çekti. Aklına gelen tek şey kıza arkadan sarılarak iç çeken genç oğlandaydı.

Yüreği yanmıştı, cam parçası onu delik deşik etmişti sanki. Lanet etti kaderine karısı gibi gönül verdiği Tamallı kızınında yavuklusu vardı. Dün sevdiğinin olduğunu öğrenince uyuya kaldığı o güzel anlardan yere çakılarak uyandı.

Elleri titremişti kıskançlıktan, o sadece uzaktan dokunmuştu kıza. Kokusunu huzurla solumuştu. Bu genç kadar şanslı olmadığını o zaman anladı. Kendine bir küfür savurarak iki aşığı yalnız bırakıp ortalardan kaybolmuştu.

Zelal defterini o an gördükleriyle kapatmıştı. Gözüyle gördüğüne inanmazdı ama gencin' Zelalim' deyişini duyunca tepe taklak olan içindeki o kıpırtıyı söküp atmak istedi.

Yüreği yangın yeriydi ama şerefsiz bir adam değildi yavuklusu olan bir kızla artık işi olmazdı ama hayallerine de karışamazdı. Gönlüne söz geçiremeyeceği gibi, nefsine yenileceği gibi.

Karşısında mırıldanarak inleyen kızla, adam tutundu düşlerine. Onu bu oda da karısı yapıyordu her gece içine akıtmadan rahatlayamıyordu bu seferde dolduracaktı. Bir serap görüyordu sanki çöle düşmüş mecnun misali.

Bedenleri küle dönüyordu adeta. Adam Kerem gibi yanıyordu Aslı diye. Diklemiş erkekliğini kıza sürtüyordu. Ayaklarında derman kalmayan kız, sokuluyordu adama. Zelal terliyordu yangınından dolayı.


Kendilerinden geçen ikili kapının ardında dönenlerden habersizlerdi.



Çiçek kapıya yaklaşınca araladı usulca, başını uzatınca gördü yanan alevi, şerbetin tesiri çoktan başlamıştı. Elindeki tütsüyüde ses etmeden kapının girişine soktu. Artık olanlar olucaktı. Tütsüyle harmanlanacak ikili gecenin ateşinde yanarak kül olacaklardı.

Çiçek alt kata inerek uyumadan önce ocağı kontrol etti. Bir aksilik çıksın istemedi.

" Çiçeğim?"

Kocası İlyas kahya, ona bakmak için gelmişti bir de merakından sormayı unutmuştu. Karısı azdırıcı ot karışımları ne yapmıştı.

" Hatun, bitmedi mi işin?"

" Bitti yiğidim gelirim"

Kapıyı kapatarak avludan kendi evlerine geçmek için mutfağın solundaki kapıya ilerlediler. Adam karısının kolundan tutarak onu yasladı duvara.

" De hele ne ettin o otları"

" Hangi otları erim?"

" Çiçeğim, oğlana aldırdığın otları ne ettin?"

" Heç"

" Hatun, erin yetmez mi sana otlara mı ihtiyacı var?"

Yasladığı kadının bacakları arasına girmişti, kalın aleti kadını sulandırmıştı

Beyaz KaranfilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin