Çekiştirilmem ile uyandım ama bunun dün ile arasında ki fark kim olduğunu bilmediğim adamlar değil de Minho çekiştiriyor du.
"Günaydın"
"Sana da günaydın"
Kalkmaya çalışınca Minho'nun uzattığı ayaklarına uzanmıştım ki ben değil kendisi başımı oraya koymuştu.
"Ne oldu? "
"Yemek getirdiler onu verecektim ye diye"
Kafamı sallayıp bana uzattığı kese kağığını inceledim. Üstünde tam adım yazıyordu.
Midemin neredeyse birbirine yapışacağını hissediyordum. Daha fazla incelemenin lüzumu olmadığı için kağıdı çokta önemsemeden açtım.
İçine baktığımda ilk giren olmama rağmen verilen miktar çok azdı. Yüzümü buruşturup Minho'nun döndüm.
"Size daha az mı verdiler?"
"Evet. Bizde mısır yoktu."
"Sadece yumurta, su ve salatalık mı vardı? "
Konuşmama karşılık kafa sallamıştı. Suratına bakınca yemeğe baktığını görüp derin bir nefes aldım. Elimi mısıra arıp ortadan ikiye böldüm.
"Al burası senin olsun"
"Benim mi? "
"Evet senin açsın belli ki"
Daha fazla sorgulamadan elimde ki mısırdan birini alıp yemeğe başladı.
Bende ilk olarak sadece şu içtim. Sonra verilen yemekleri-bin şahit olsa yemek olduğuna inanmam- yemeğe başladım.
Bitirdiğinde kese kağının içine toplayıp yere koydum. İçinde azcık şu kalmış olan şişeyi cebime koydum.
Kalktığım yere geri yaslanmıştım. Bizi dünkü gibi adamların gelip almasını falan bekliyorduk.
Beklerken Minho'nun döndüm.
"Diğerleri ile hiç konuştun mu? "
"Evet, ama ilk arkadaşım sensin merak etme"
Burnumdan gülüp önüme döndüm biraz uykuya hiç hayır demezdim.
Bu sefer Minho'nun nazikçe tulumumu çekmesi ile değil. Kollarımdan havaya kaldırmam ile uyandım. O adamlar yine gelmiş bizi götürüyorlardı. Dünden farklı olarak kimse çırpınmıyor ses dahi çıkartmıyordu.
Sessizce geldiğimizde bizi adeta birbirimizin üstüne fırlatarak kapıyı kapattılar.
"Aptallar"
Aşağı taraflarda kalmış bir çocuk konuşurken herkes kalkmaya başladı. Kalkınca beklemeye başladık dün olduğu gibi ışıkların yanması gerekiyordu. Işıklar uzun bir süre yanmayınca tanımadığım bir çocuk konuşmaya başladı.
"Bu ne ya bir de elektrikler mi kesildi. "
"Bence ışıklar açılmayacak etrafta bir şeyler arasak iyi olur. "
Etrafı anlamaya yavaşça başladım başta burası bir marketti ama yiyecek bir şey yoktu. Kağıdı yapıştırmışlar.
Aralarında ki konuşmadan sonra ilk başta o ikisi sonra diğerleri hareketlenmeye başladı. Minho elimi tutmuş ve sessizce konuştu.
"Kaybetme beni"
Tuttuğu elimi kaldırıp salladım.
Etraf zifiri denilmeyecek kadar aydınlıktı ama nesneler belli olmuyordu. Biri bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umutsuzluğa Yer Yok
ActionKimse hayatın ne getireceğini bilemez hayat belki iyi şeyler getirir ve bizi mutlu eder ya da iyi şeylerin hemen arkasında bir kötülük sunar sana bizim ise yapabileceğim tek şey umut ile beklemektir. Burada umutsuz kaldığınız her an ölmeye mahkumsu...