Barış Alper Yılmaz'dan
İsmaille konuştuktan sonra hızlıca üstündekilere göz attım, siyah sortum ve evde giydigim tişörtüm vardı.
Altımdaki şortu değiştirmeye gerek duymadan üstüne koyu mavi tonlarında yakalı bir tişört geçirdim. Cebine anahtarımı , cüzdanımı ve çakmağı koyduktan sonra evden çıktım.
Kapıyı kapattım anahtarı deliğine koydum. Sağa doğru 3 kere çevirdikten sonra anahtarı çıkardım ve cebime koydum. Asansörde sıfıra bastım ve yavaş şekilde aşağıya doğru inmesini bekledim.
Aşağıya indiğinde kapıyı iteledim, asansörden çıkıp dış kapıya doğru yürüdüm. İsmaille keremin kafesinde napıcağımi bile bilmiyorum nasil davranicaktim bir fikrim yoktu. Apartmandan dışarı çıktığımda parka doğru yürüdüm.
İsmail gelmiş midir acaba on dakikaya orda olurdum zaten napıcağımi düşüne düşüne ilerliyordum.
Telefonuma üst üstte bildirim sesleri geldiğinde cebimden çıkarıp baktım.
İsmailden mesaj gelmişti parkın önünde olduğum için onu arabasında görebiliyordum. Arabasına doğru yürüdüm ön kapıyı açtım. Kapı sesinden dolayı bana baktı.
" Hoşgeldin kusura bakma Kerem'e geleceğimizi söylüyordum"
" Hoşbuldum iyi yapmışsın"
" Yolculuğa başlamadan emniyet kemerini taksana"
" Tamamdır."
Emniyet kemerini takmakta zorlansam da sonunda yapmıştım , ismail taktiğımı gördüğünde arabayı çalıştırıp park ettiği yerden ileri doğru gitti. Arabayı orta hızda kullanıyordu. Parktan uzaklaşmıştık.
" Barış biraz kendinden bahsetsene istersen sonra bende bahsederim"
" Barış Alper Yılmaz 23 yaşının son aylarındayım, Rizeliyim, gitar çalıyorum genellikle Keremin cafesinde canlı müzikte bir kaç kişiyle çalarız , onun dışında yemek yapmayi severim. gezmeyi severim. Merak ettiğin bir şey varsa sorabilirsin, yoksa kendini tanıtmanı isterim."
" Merak ettiğim bir şey yok kendimi tanıyim. İsmail yüksek 21 yaşındayım güzel sanatlar görsel mezunuyum . Hobilerim yemek yemek, gezmeyi severim fotoğraf çekmeyi severim onun dışında pek bir şeyim yok . Seninde merak ettiğin bir şey varsa sor"
Bir yandan arabayı sürerken dikkatli davranıyordu bir yandan konuşuyordu.
" Ya şey ilk karşılaştığınız gün İzmir'e gidicem diyordun o mesele ne bide numaranı bulduğum kartlarda da bisiyler yazıyordu."
" Ha şey sergim var İzmir'de bu ayın sonunda gidicem hem iyi gelir belki İzmir "
" Anladim "
Yolun geri gel kısmında ikimizde konuşmamıştık. Onun doğum günüm de burada olmuycağı aşikardı. Doğum günümde bilmiyordur diye düşünüyordum -İsmailin keremi benim hakkında bilgi sormasi için aramasını bilmeden - .
Araba durduğunda geldiğimizi anlamıştım kafenin önündeki park yerine park etmişti. İkimizde arabadan indiğimizde , kolumu uzatıcaktım ki o koluma girdi şaşkınlıkla bakıyordum denk getirmiştik, rahatsız olduğumu sanmıştı fakat ben bundan hoşlanmıştım.
" Ben arkadaşlarımın da koluna giriyorum da kusura bakma rahatsız ol-"
" İsmail koluma girebilrisin bende sana kolumu uzatıcaktım sen girdin diye şaşırdım "
"Bide İsmail benim koluma gir yanıma yakışıyorsun sadece benim yanıma yakış ,böyle ol :)"
Söylediklerimden sonra İsmail domatese döndü ve önden kafeye nerdeyse koşar adımlarla girdi.
Cafeye baktığımda nerdeyse hiç müşteri yoktu cafe birazdan kazanırdı, Gözlerimle onlara baktığımda kasanın orda Altay olduğunu İsmail ve Keremin lavabo'ya doğru gittiklerini gördüm.
" Altay nasılsın"
Altay geldiğimi görünce kafasını kaldırdı ve gülümsedi.
" Hosgeldin kardeşim iyiyim sen nasılsın"
" Hosbuldum bende iyiyim"
" Ne istersin açsanız biraz sonra dükkan kapanicak oturur rahat rahat yeriz"
" Açız ve senin dediğin gibi yapalım İsmaillerde gelsin zaten anca kapatip bisiyler yaparız"
" Tamamdır o zaman"
Bir süre sonunda cafedekiler kasaya gelip hesabı ödedikten sonra çıkıyorlardı. İsmail ve Kerem gelmişti. Altay ve Kerem içeri girdiler ben ve ismailde bize verilen eşyaları yerlestiriyorduk.
Bu konuda tecrübem olduğu için - eskiden restorantta çalışıyordu- hızlı hızlı yapıyordum. İsmail ise benim aksime yavaş yavaş ve kırmamaya özen göstererek yapıyordu. En sonunda sofra kurulmuştu.
Altay ve Kerem yan yana ben ve İsmail yan yana oturmuştuk. Ortaya koyulan tabakalardan kendi tabağıma ve İsmail'in tabağına koyuyordum.
" Barış yeter bak bunları yersem kalkama"
" İsmail kilo al hem kalkamazsan nolur ben seni kaldırırım"
" Barış off"
" İsmail sergi işi düzgün gidiyor dimi"
" Evet bir pürüz yok"
" Hayırlısı olsun ismailim"
" Sağolun"
Hepimiz yemeklerimizi yemiştik , tabakları yerine doğru götürüyorduk.
" İsmail siz bir tur daha yapmayın zaten 3 tabak var biz alırız siz masayı falan silin"
" Emriniz olur Altay pasacigim cafeyi de baştan sona yıkıyım mı?"
İsmail dalga geçiyordu fakat Altay dalga geçtiğini anlamamıştı.
" Valla iyi ol-"
Kerem zıplayarak ensesine vurmuştu.
"Aşkım hadi gel bak tabakları alip"
İçeri kaçtı biz bunları halledene kadar umarım ekmek kesilen tezgahta bunu yapmazlar.
" Geliyorum bekle"
Altay bir yerdeki bezi barışa doğru fırlattı ve tabakları alıp içeri geçti.
İsmail ise onların haline gülüp bezle masayi temizlemeye koyuldu.İsmail bezle masayı düzgün silemediği için arkasına geçtim ve o an üstüne eğilip nasıl silinicegini gösteriyordum ki içeriden Altay ve Kerem geldi
" Biz geri gidelim siz devam edin."
Barisla ismosun basılması bir dahaki bölümü başta duz yazı sonra texting yazicam cunku neden olmasın bir dahaki bolumde kisilikler kafaniza uyar.
Aklıma ekstradan 2 hikayenin dışında barisin agir abi olduğu kurgu geliyor. Sizce yazmali miyim??
Oy vermeyi unutmayın.