Tanıtım

6K 337 61
                                    

Tanıtım

"Ben Leyla, 24 yaşında Azerbaycanlı bir öğretmenim. İnsanların ya sevgiyle ya da nefretle yaklaşacağı bir karaktere sahibim. İyiliğe iyilikle karşılık veririm; kötülüğe ise daha da sert cevaplarım. Sakinim bazen, ama damarına basılmadıkça sakin kalanlardan değilim. Kabul ediyorum, öfkem güçlüdür. Ama içimde barış dolu bir deniz de var... ta ki sınırlarım zorlanana kadar."

"Azerbaycan'da Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Türkiye'ye, hayallerimi gerçekleştirmek için geldim. Bir yıl, yalnızca deneyim kazanmak için... Mardin'e tayinim çıktı. Bu şehri, o kadar çok sevdim ki, her köşesinde kaybolmak istedim. Ama... başıma geleceklerden en ufak bir fikrim yoktu. Burada, hayatımın nasıl paramparça olacağını, ruhumun nasıl kırılacağını ve tüm dünyamın yerle bir olacağını asla hayal edemezdim. Acı... o kadar yakın ve yakıcıydı ki, hissettiğim her saniye beni daha da derinlere çekti. Ve sonra, gerçek yüzünü gösteren acımasız insanları tanıdım. O an, insanın içindeki karanlığın ne kadar derin olduğunu anlamak zor oluyordu."

"Her zaman, kaderimin kendi ellerimde olduğuna inanırdım. Çünkü kimse, istemediğim bir hayatı bana zorla yaşatamazdı. İçimdeki güçle, hiçbir şey beni yönlendiremezdi. Ama bazen, hayat her şeyin farklı şekillendiğini gösteriyordu. Beklentilerim bir kenara kayarken, her şeyin beklediğimden farklı olduğunu görmek zordu."
 
"‘İnsan, bir şeyi yaşamadıkça anlamazmış’ derlerdi. Şimdi anlıyorum, ne kadar acı bir gerçekte varmış. Yaşadım, ama en derin yaralarla… İnsan bazen, ne kadar direnirse dirensin, bir şeylere mahkum oluyormuş. Bunu bana acımasızca, zalimce öğrettiler; vicdansızca, kalbimi paramparça ederek... Her geçen an, içimdeki güçsüzlük derinleştikçe, bir zamanlar beni ayakta tutan irade de yavaşça kayboldu. Ve sonunda, o güçlü ben, her şeyin ağırlığı altında ezildi."

"Ama bunun bir bedeli olacaktı, elbette… Eğer bunu yanlarına bırakacağımı düşünüyorlarsa, çok yanılıyorlardı. İçimde birikmiş öfke ve kırgınlık öyle büyümüştü ki, artık geri adım atmak imkansızdı. Her şeyin bir karşılığı vardı ve ben, yaşattıkları acıları onlara fazlasıyla geri verecektim. Hiçbir şey, bana yaşattıkları kadar kolay unutulmayacaktı. O acı… beni daha güçlü yaptı, ve şimdi artık o bedeli ödetme zamanıydı."

"Ben Leyla… Eğer bir iyiliğin bedelini evlenmekle, hayatımın ellerimden alınmasıyla ödediysem, o zaman onlar bu kötülüğün bedelini çok daha ağır, çok daha acı bir şekilde ödeyeceklerdi. Çünkü bana yaşattıkları acı, içimde öyle bir yara açtı ki, artık o yarayı iyileştirmek değil, her zerresini onlara geri vermek istiyordum. Onlar, bana yaşattıkları her acıyı, her haksızlığı, bir gün fazlasıyla ödeyeceklerdi. Ve ben, onları her adımda, her nefeste daha da yakın bir sona sürükleyecektim. Bu, unutulmayacaktı; her şeyin bir bedeli vardı, ve şimdi sıra onlara gelmişti. Bu intikam, ruhumun derinliklerinde yanmaya devam eden bir ateşti, ve o ateş hiç sönmeyecekti."

"Evet, beni bu Mardin şehrinin ağası Karan Soylu ile evlenmeye mecbur bıraktılar. Hayallerimi, ruhumu, her şeyimi bir anda ellerimden aldılar. Ailemi tehdit ederek, beni tamamen çözümsüz bırakmaya çalıştılar. Ama en kötüsü, gururumu, insanlık onurumu yok ettiler. O an, insanın en değerli şeyini nasıl parçalayıp, onu boyun eğmeye zorladıklarını tam anlamıştım. Ama bilsinler… Beni bu kadar acı içinde bırakacaklarını düşündülerse, büyük bir yanılgıya düşmüşlerdi. Çünkü acı, onlara vereceğim en büyük intiqamı büyütüp güçlendirecekti. Benim için artık geri dönüş yoktu; onların ödeyeceği bedel, düşündüklerinden çok daha ağır olacaktı. Ve ben, o bedeli ödetmek için her şeyimi feda etmeye hazırdım."

"Ben sadece bir insanın hayatını kurtarmıştım. Ama bunun bedeli… bu kadar ağır olmamalıydı. Bir iyilik yapmıştım, sırf birinin acısını dindirmek istemiştim. Ama şimdi, o iyiliğin bedeli olarak kendi hayatım, hayallerim, özgürlüğüm elimden alınmıştı. Bana acımasızca, vicdansızca bir bedel ödetiyorlardı. Birinin hayatına dokunmanın karşılığında, kendi hayatımı kaybetmek… İşte, bunu asla kabul edemezdim. Beni hayallerimden koparan bu acı, onlara fazlasıyla geri dönecekti. Çünkü her şeyin bir bedeli vardı, ve ben onların bu bedeli ödemesi için her şeyi göze alırdım."

TUTSAK ÖĞRETMEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin