2. Aynı Yerde Buluşalım

7 0 0
                                    



Şarkı: Şebnem Ferah - Eski

"Sen nasıl başardın?

Yüz yıllık ağaç gibisin.

Nasıl böyle kaldın?

Büyürken eskimeyen, eskise de değerlenen..."



Mustafa tamamen yüzü açıkta olan kadına baktıkça Şirin'e bakıyor, Şirin'i görüyor gibi hissediyordu. Kadın hala kendine gelememişti ve kafasını bir sağa bir sola hareket ettirip sessizce bir şeyler sayıklıyordu. Ne dediğini anlamak mümkün değildi. Mustafa iyice yaklaştı kadına, sesi o kadar cılız çıkıyordu ki sadece "Hastane-" kelimesini seçebilmişti. Soner ve Emre ise navigasyondan en yakın hastaneyi arıyordu.

"Hastane...olmaz..."

"Ne diyorsun anlamıyorum?" dedi Mustafa bu cılız sesi duymaya çalışarak.

"Hastaneye gitmeyelim...lütfen."

"Ne? Hiç iyi görünmüyorsun."

"Lütfen, bulurlar beni."

Gözleri kapalı yalnızca dudakları kıpırdayan kadını ancak Mustafa duyabiliyordu. Kadının bu soğukta birinden veya birilerinden kaçıyor olduğunu ve bayıldığını düşündü Mustafa. "Emre senin eve sür, hastaneye gitmiyoruz."

"Mustafa sen iyi misin? Kadın ne halde baksana."

"Oğlum hastane olmaz işte, anlatırım sonra."

"Offf! Umarım başımıza bela almadık." dedi Soner hiddetle ve bu gece çıktığına çıkacağına pişman olmuştu.

                                                                      

                                          🌊🌊🌊

      Şebnem, göz kapaklarına çöreklenen tonlarca ağırlıkla savaş veriyordu. Soğuk havada kilometrelerce koşmaktan bacakları sızlıyor, başı çatlarcasına ağrıyordu. Ellerini zorlukla kaldırıp alnına götürdü ve bir buz kütlesi çözünür gibi ovuşturmaya başladı alnını. Nerede, ne durumda olduğunu idrak edemeyecek halde garip bir hafıza kaybı geçiriyor gibiydi. Yerinde huzursuzca kıpırdanıp belini doğrulttu. Geniş ve ferah bir yatak odasındaydı. En son soğuk gecede sokaklarda deliler gibi koştuğunu hatırlıyordu. Fakat şimdi sıcak bir evde güvendeydi fakat o bunu henüz bilmiyordu.

    Ayaklarını rahat yataktan sarkıtıp bacaklarını hareket ettirdi. Yürüdü ve aynalı elbise dolabının önünde durdu. Aynada kendi yansımasını görünce ufak bir çığlık koptu dudakları arasından. Göz altları çökmüş, dudakları çatlamış ve yüzü kömürlüğe düşmüş gibi siyah lekelerle doluydu. Saçları yağdan ve kirden tel tel ayrılmış, siyah simli külotlu çorabı yer yer yırtılmıştı. Ne kadar berbat görünse de o hapis hayattan kaçıp kurtulduğu için binlerce şükür etti. Elbise dolabından uzaklaşıp yatağın karşısındaki dev kütüphaneye doğru ilerledi. Gözlerini ağır ağır Matematik 11, Geometri 10 ve kimisinde YKS yazan kitaplarda gezdirdi. Sonra bir roman ilişti gözüne. İsmi fazlasıyla tanıdıktı. Aslında hafızasını zorlamaya gerek yoktu bu kitapla olan anısını hatırlamak için. Dün gece yaşadıklarıyla yarışır düzeyde capcanlıydı anılar.

                                                                                                                          

                                                                                                                            Erdemli, Mersin
Haziran, 2002

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bana Maviyi Bul Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin