Yalanın İcadı

118 22 24
                                    

İki tane kocaman bavulum vardı. Polonya'dan giderken aldığım iki bavul. Tüm eşyalarımı, tüm anılarımı ve tüm hayatımı bu iki bavula sığdırmıştım. Gerçi yanımda taşımak istediğim ne kadar anım var tartışılırdı ama almıştım işte bir şeyler.

Hiç para kazanmadan, hayat ihtiyaçlarım dışında sadece doğru düzgün gitmediğim bir dil okuluna para ödeyerek bir senede dibi görmeye çok yaklaşmıştım. Sanırım eli bol yaşamaya alışmanın bir sorunuydu bu da. Paramın hesabını yapamamıştım. Belki 4-5 ay daha beni kurtarabilirdi elimdeki para ama neyse ki para sorunumu bir şekilde çözmüştüm.

Tam Polonya dönüş biletimi alacağım sırada olmuştu her şey. Polonya'dan hâlâ görüştüğüm bir arkadaşım Türkiye'deki bir iş ortağının yardıma ihtiyacı olduğunu söylemişti. İlk sorduğum şey elbette vizemi yenileyip yenilemeyecekleri olmuştu. Marta, buna gülüp dert etmem gereken son şeyin vize olduğunu söylemişti.

Marta'nın bahsettiği iş, aslında çok tehlikeliydi saklaması gereken sırları olan biri için. Aklını kaçırdığını, eğer geçmişim ortaya çıkarsa yeniden rezil olacağımı söylemiştim. Ama Marta benden çok daha rahattı. Sonuçta Polonya'da futbol ve futbol magazini kimsenin umrunda değildi. İnsanlar Lewandowski'nin eşinin adını bile bilmiyordu. Ayrıca ismim bilinmediği sürece kimse böyle bir araştırmaya giremezdi. Sosyal medyadan beni bulmaları da imkansız olduğu için Sebastian Szymanski'nin sahte kız arkadaşı olmaya mükemmel adaydım Marta'ya göre.

Beni bu şekilde ikna edip menajeri Pawel ile görüşme ayarladı. Pawel'le görüşmemiz olumlu geçmişti. Teklif ettikleri ücret bana fazlasıyla yeterdi, yapacaklarım da oldukça basitti. Sadece bir adamın yanında duracaktım. Zaten eski influencer olduğumdan kameralara nasıl oynanacağını da benden iyi bilen yoktu.

Bu görüşmeden hemen sonra çok tatsız bir olay yaşamıştım. Elimde anca kirama yetecek kadar para kalmıştı ve ilk ödememi en az 1 hafta sonra alacaktım. Ev sahibime kirayı bir hafta sonra ödeyebileceğimi söylediğimde bana iğrenç teklifte bulunmuştu. Yaşadığım aleni tacizi düşünmek bile midemi bulandırıyor ve tüylerimi ürpertiyordu. O dakikadan sonra o evde kalamazdım. Yine bu iki bavulla çıkıp bir pansiyona yerleşmiştim. Ama oradaki tipler de pek düzgün insanlar değillerdi. Yine bir kriz anındaydım.

Neyse ki Pawel bu kriz anına bir çözüm getirmişti. Güven konusunda Sebastian'ın olduğu kadar benim de sorunlarım vardı ama ev arkadaşlığı olarak değerlendirmeye çalışıyordum. İyi para veriyorlardı ama bir ay, belki de daha fazla otele verecek kadar da değildi. Birbirimize sabretmemiz gerekiyordu sadece.

"Sebastian Szymanski." dedim güvenliğe. "İsmimi güvenliğe vereceğini söylemişti. Eva Wozniak." Güvenliğin İngilizce bildiğine dair şüphelerim bana içeriyi göstermesiyle bitmişti. "Teşekkürler." dedim ve içeri geçtim.

Site bahçeli müstakil evlerden oluşan bir yerdi. İki katlı, tatlı evler görüyordum. Ama zengin muhiti olduğu belliydi, zaten futbolcu birinin başka yerde yaşaması saçma olurdu.

Büyük bavullarla mücadelemi sürdürürken arkamdan tanıdık olmayan bir ses duydum.

"Yardıma ihtiyacınız var mı?" Arkamı döndüğümde siyahi bir adam gülümseyerek bakıyordu bana. Saçları kısa rastalıydı. Ben baktığımda birkaç adım yaklaştı ve sormadan valizlerimden birini aldı. "Zorlanıyor gibisiniz. Evinize kadar eşlik edebilirim."

"Aslında..." dedim. Kibarca reddedecektim ama yorulmuştum. "Çok iyi olur." Diğer valizi de alacaktı ama engel oldum. "İkisini birden taşımak zor oluyor, denedim." Güldü.

"Yeni mi taşındınız? Sizi daha önce görmediğime eminim."

"Sayılır. Erkek arkadaşım burada yaşıyor. Ben de bir süre onunla kalacağım." Sonuçta oyunumuza başlamıştık ve yalanı sürdürmek istiyorsak herkes bu yalanı doğru bilmeliydi.

Happier Than Ever / Sebastian SzymanskiWhere stories live. Discover now