8

28 6 26
                                    

"Kollarınızı kaldırın efendim."

Yaşlı adam hafif bir acıyla kollarını yukarı kaldırdı.Alissha'nın uzattığı bandajlardan aldım.Yavaşça yaraların üzerine sarmaya başladım.Bir yandan da konuşuyordum.

"Bu tür yaraları normalde büyüyle düzeltirim fakat yaranızın kendi haline bırakılması daha uygun olur.En yakın zamanda karınız Arteyas'tan çiçeğin özünü getirtecek.O gelene kadar biraz daha dayanın lütfen."

Sargıları sabitledikten sonra yataktan kalktım.Krala döndüm."Size bakmama izin verdiğiniz için teşekkürler efendim,geçmiş olsun."

Alissha'yla kralın huzurundan ayrılmak için kapıya yöneldik.

"Düşes Vannesa..."

Arkamı dönüp krala baktım.Yerine uzanmıştı bile.Yüzüme baktı,ardından duruşuma ve son olarak yeşil gözlerime baktı.

"Hi-hiçbir şey..."

Gülümsedim ve Alissha'yla dışarı çıktım.Kızın nefes verişini dinledim.

"Gerçekten boğucu bir havaydı!"

Gülümsedim."Değil mi?Auraları da bir o kadar gergindi."

Yan yana yürümeye başladık.Acaba Douglas ne yapmıştı?Baksa mıydım?Ya işini engellersem?

Aman beni ilgilendirmiyor bu konu.Ben bildirmekle yükümlüydüm.

Offf,daha bugün banyo yaptım ama kendimi fazla kirli hissediyorum.Tekrar mı banyo yapsam?

Kafamı sağa sola salladım.Odamın kapısını ittim.
Misafir odasına göre fazla şatafatlı odama göz gezdirdim.Dağılmıştı,ilk olarak burayı toplayalım.

"Alissha,sana ve bana biraz çay ve atıştırmalık getirmeye ne dersin?Fazlasıyla yorulduk."

Kızın ela gözleri parladı."Pekala efendim!"Hızla odadan çıktı.Bende dağılmış kitapları toplayıp masaya yığdım.

Okuduklarımı sola okuyacaklarımı sağa bıraktım.Günlüğümü çekmeceme koydum ve kelebekleri araştırdığım genelde anatomilerine baktığım eskiz defterini masanın ortasına koydum.

Kan Kelebeklerini detaylıca incelemiştim.Kavanoz kapağını açtım ve odada dolanmalarını sağladım.Bir tanesini elime aldım ve kanatlarını okşadım.

Kanatlarındaki damarımsı yapılar fazla yoktu.Desenleri üsten alta doğru küçülen damlaya benzeyen dairelerdi.

Kelebeklerin dışarı çıkması için pencereyi açtım.Hepsi yavaşça dışarı çıktılar.Gülümseyerek onları izledim.

Mutfağın kapısını araladım.İçeride hizmetçiler çalışıyordu.İçeri girdiğimde hepsi bana döndü."Yardım gerekiyor mu?"

Bir kaç tanesi hemen hayır derken fırına yaklaştım eğilip kurabiyeye baktım.Çikolata parçacıklı kurabiyelerin çıkarılmasına az kalmıştı.Kalkıp fincanların yerini sordum baş hizmetçiye.Yerini gösterdiğinde hızlıca tepsiye  iki fincanı yerleştirdim.Alissha büyük bir çaydanlıkta çayı getirdi ve tepsinin üstüne koydu.Ona gülümseyip kurabiyeleri çıkardım.Kendimize biraz aldık ve geri kalanlarını hizmetçilerin yemesi için bıraktık.

Alissha tepsiyi taşırken yanında yürüyordum.Oturmak için favori alanım hala yoktu.Bu yüzden şimdilik arka bahçe güzeldi.

Arka bahçedeye geçtik.Elimdeki yer kare desenli kırmızı beyaz örtüyü açtım ve yere serdim.Karşılıklı oturduk.

"Biliyor musun Alissha,yıllardır hedeflediğim bu yol fazlasıyla zorluydu.Şimdi ise burada olmak gerçekten huzurlu."

Elimden tutup destek oldu."Biliyorum efendim,zor geliyor olmalı.Yaşadığınız bir çok şeyi bilmiyor olabilirim fakat bu yer gerçekten fazla huzur verici."

Kelebek Tanrıçasının Reenkarnasyonu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin