Herkese tekrardan merhaba arkadaşlar🙂bildiğiniz üzere Wattpad'e bir sınırlandırma geldi, bu durumu VPN kullanarak çözebilirsiniz🙏🏻 bu durumdan hiç hoşnut değilim bunu da ayrıca belirtmek isterim, bu hikayeye gelecek olursam sahil sahnesinden başlatıp devamını bildiğiniz üzere yaşatacağım ama olay örgüsünün daha farklı ilerlediği bir S2 kurgusuna da gireceğim diyebiliriz. Umarım beğenirsiniz bu bölümü Asi'den dinledik..
Keyifli okumalar 🙂
Bölüm kapağındaki fotoğrafı x'te hk🖤" da gördüm bana ait değil yani düzenleyenin ellerine sağlık 😍•••
Asi, bu durumla daha fazla tek başına mücadele edemeyecekti, kendini içinde korktuğu bu durumdan bir an evvel kurtarmalıydı. Odadan çıktıktan sonra Yaman'nın söylediklerini düşündü, belki de bu bebek hem kendisine hem de Alaz'a iyi gelecekti, Alaz'ın boğulduğu dipsiz karanlıktan çıkaracaktı onu, nefes olucaktı, yaşama sebebi olurdu belkide..Tekrar aynaya baktı, düşüncelerini bölen mide bulantısıydı, az önce bir hışımla lavaboya zor atmıştı kendini, öğrendiği andan itibaren sanki bebeği "ben buradayım" diye bağırıyordu bulantısı çok artmıştı, sabahki olaylardan beridir zor tutuyordu kendini kimseye bir şey belli etmek istemiyordu.Soğuk suyu yüzüne çarptı, boynunu ıslattı, biraz olsun rahatlamıştı ama Alaz ile konuşmadan kurtulamayacaktı içindeki hislerinden. İçten içe korkuyordu "ya istemezse" diye çünkü bu nokta Asi'yi zorlardı. Henüz dile getirmesede bebeği istiyordu, bir ailesi olsun istiyordu. Derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi, aynada üzerine bir göz gezdirdi kendini toparladı ve Alaz'la dışarı çıkmak için odasına yöneldi.
Asi'den:
Evet kardeşini kaybetmişti onu çok iyi anlıyordum,bende kaybetmiştim.. Bebekler gibi bakıp büyüttüğüm kardeşimi, evet çok ama çok zordu. Fakat bir şekilde hayat devam ediyordu.Bunu kabullenmek gerekti. Onu her geçen gün bitmiş bir adam olarak görmek beni daha da üzüyordu.Kahroluyordum. Artık dayanamıyordum, Alaz ya düştüğü yerden elimi tutarak kalkacaktı ya da giderek daha da bitip tüketecekti kendini,seçim onundu. Şimdi ona en güzel sebeple gidiyordum, yaşamak için bir nedenle gidiyordum, biz olmak için,aşkımız için.. ikimizin parçası olan bebeğimizle gidiyordum.
Kapıyı açtığımda elinde yine o kahrolası bitip tükenmek bilmeyen şişelerden biri vardı o anki öfkemle çekip aldım elinden önüme gelen ilk duvara fırlattım. Bakışlarında umut yoktu, beni bu hareketimden dolayı annesine benzetti, son kez elimi uzattım ona kaldırmak için kaldırdım da sonunda, Güven abiden izin alarak Alaz'ı o hapishaneden dışarıya, gerçeğe çıkarabilmiştim. Şimdi karşımdaydı, yol boyunca konuşmamıştık sadece baş başa konuşabileceğimiz bir yere gidelim demiştim.
Sahildeydik, arkası dönüktü, bir an olsun "tamam.. işte, yavaş yavaş kendine gelecek içine çektiği her bir nefeste.." diye kendimi telkin ediyordum, bir taraftan da konuya nereden gireceğimi bilemiyordum. Yüzümden anladığı kadarıyla o da durumun ciddiyetini kavramıştı yavaş yavaş, öyle olucakki ayrılık senaryosu yazmıştı,
o beş saniyede..
bir anda "Hamileyim" diyebilmiştim. Gözlerim dolu doluydu artık karşısında o kadar savunmasızdım ki bebekle ilgili söyleyeceği kötü bir söz beni mahvedecekti. Biliyorum belki şartlar başka olsaydı ondan mutlusu olmayacaktı ama şimdi bitmiş ve hayattan bir beklentisi olmayan Alaz'ın ne yapacağını kestiremiyordum. En ufacık bir umut kırıntısı bekliyordum ondan.
Sevin-miş gibi yaptığı an beni ne kadar kırdığını içimde nelerin koptuğunu bilmiyordu bile ve devam etti.. Taklacı olduğunu sanmak, babası gibi olacağını sanmak en büyük kaçışıydı belki de çünkü her şeyi buna bağlıyordu, en son cümlesi "ben bu bebeği git aldır diyeceğim sen de benden nefret edeceksin" oldu. Bir umut vermedi bile bana, korkularına rağmen çaresiz, kimsesiz, ne yapacağını bilmeyen bana, aşkına sırtını dönüyordu, sözünde durmuyordu yine.
Beni ve bebeğimizi kendinden bu şekilde mi kurtaracaktı böyle mi yani daha fazla kırıp dökerek her şeyi mahvederek. Sen, koca bir korkaksın Alaz.. Sevmeyi de sevilmeyi de beceremeyen, kendini babanla kıyaslayarak her durumdan savaşmadan kaçan ve durumu kabullenen, seni seven insanları cezalandıran, sevmeyi bilmeyen korkağın tekisin.
"Git kurtar beni kendinden" son cümlelerim belki bir umut döndürürdü onu ama o çekip gitmeyi tercih etmişti. Ona "seni seviyorum" bile demiştim hem de her şeye rağmen yaptığı onca şeye rağmen demiştim, hala seviyorum evet ama arkasında beni bırakmıyordu yalnıza bu bebeği istediğimi bilmesine rağmen "bizi" terkediyordu. Bunu affedemezdim işte. Bugün bu sahilde ne söylediklerinin ne de davranışlarının bir telafisi olmayacaktı bunu bilerek gitmişti.
Çok sinirlenmiştim ve o kadar kırgındımki en çok da kendime, belki en başından bu aşka izin vermemeliydim, kendimden vazgeçtim ben onun için ama o Alaz Taklacı olmaktan vazgeçemedi kendini o adam olduğuna inandırdı sürekli. Karşıma ilk çıkan kliniğe girdim, hayatımın en unutulmaz anına doğru yaklaştım ilk başta kontrol etti doktor, daha 5 haftalık olduğunu söyledi ve aniden o güçlü sesi duydum ne olduğunu çözemediğim bu ses bebeğimin kalp atışıydı işte orada o saniye vazgeçtim, ne olursa olsun sırf babası hazır değil kendini şeytanın oğlu olarak görüyor diye ben bebeğimi bırakamazdım, onun bize yaptığını ben ona yapmayacaktım. Şimdi elimde miniğimin ultrason fotoğrafı ona bakarak gülümsüyordum varlığı bana iyi hissettiriyordu, daha da güçlü olmam gerektiğini hatırlatıyordu hem kendim hem de onun için artık ikimizin olacağı bir hayata başlayacaktık.Lütfen oy vermeyi unutmayın ve geri dönüşleriniz motive edici oluyor 🤭 onu da hatırlatayım 😉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ AŞK🖤♾️🖤
Teen FictionAsi ve Alaz aşkı.. Her şeyin bittiği yerden tekrar başlar mı?