Dayanamadım sizide bekletmek istemedim bu bölümü de salıyorum 🤭
Ne kadar süredir sırt sırta, aramızda sadece o mavi kapı olacak şekilde ağladık bilmiyorum, bir dakika bile bir saat gibi geliyordu, zaman algım kapanmıştı. Doğru mu yapıyordum bebeği ona söylememekle.. Allah kahretmesinki hiç bir şey hakkında bir fikrim yoktu artık aklıma ne eserse öyle yapmaya başlamıştım, sanırım hormonlardan bu şekilde hissediyorum, onun ağlamalarını duydukça kapıyı açıp "Dur, gitme.!!, Alaz ben, bana öyle hissettirdiklerin için sana çok kızgın olduğum için ve seni boğulacağın bir aileden kurtarmak için gidiyorum senden ama eğer gerçekten yanımda olmayı istiyorsan, tamamım, aldırmadım bebeği" kafamı, kendi düşüncelerimden nasıl saçmalamaya başladıysam bir iğrenme ile sallamıştım, ne yapıyordum ya ben ve en önemlisi bundan sonrası ne olacaktı. Ani bir bulantıyla banyoya koştum, zaten doğru düzgün bir şey almıyordu son günlerde midem, kendimi çok halsiz hissediyordum. İşim bittiğinde içeri doğru adımladım "acaba gitmiş miydi?" Dayanamadım ve kapıyı hafifçe aralayıp açtığımda o kızarmış gözleri gördüm, ağlamaktan mahvolan, yalnızlığını..ne kadar çaresiz kaldığını gördüm, kendinden nasıl nefret ettiğini de gördüm.. bakışlarımızı bölen ikimizinde aynı anda çalan telefonlarıydı. Cesur'un telaşlı sesi kulaklarımda iken onunda Çağla ile konuştuğunu algılayabiliyordum. Telefonları kapattığımızda ikimizinde gözleri doluydu ve onun yüzünde hem Ece'nin katilinin hak ettiği cezayı bulduğu bir rahatlayış hem de o kişinin babası olduğu hayal kırıklığıyla karışık üzgün bir ifade vardı. Gözlerimin içine bakarak "O, vurulmuş"diyebildi ve bu haline ağlamamak için zor duruyordum, Soysalanlara gitmeliydik ne olup bittiğini daha detaylı öğrenmek için adım attığım sırada kolumdan hafifçe tuttu " Asi..sen gelme, dinlen" Alaz ya şu an beni düşünemezsin hayır.. sarılsam şimdi sana, bu sabah hiç yaşanmamış olsa keşke.. sert bir sesle onu ikna ettim " iyiyim ben abartılacak bir şey yok, bitti gitti işte." Dedim tüm acımasızlığımla ama içimi görseydi nasıl kavrulduğumu bir görseydi...
Tavrımdan anladığı üzere beni durduramayacağını biliyordu şimdi arabasındaydım yine yanındaydım gidemiyordum bir adım öteye.
Eve geldiğimizde polisler, olay yeri inceleme, savcı ne ararsan vardı ve Serhan'nı hem göğsünden hem de arkasından vurmuştu biri. Şimdi hastahanede canıyla cebelleşiyordu ve yanında hiç kimsesi yoktu, tek başınaydı.
Herkes şoktaydı. Alaz koşarak kenarda pansuman yapılan annesine koştu "Anne! İyi misin ne oldu bir şey mi yaptı sana?" Neslihan iyi olduğuna dair kafasını sallamakla yetinmişti. Arkadan Cesur olup bitenleri anlattı, Alaz bir şok daha yaşamıştı. Herkesi uyutmuş geriye kalan o bebeğinde hayatını mahvetmek üzere geri dönmüş ama başarısız olmuş demek, diye düşünüyordu. " Peki, o nerede?"
"O kim oğlum?"
"Beb.. bebek işte iy.."
" iyi iyi çok şükür Yaman, Rüya ve Can'ı uzaklaştırdı buradan yaşananlar malum" diyebildi Cesur.
Asi, Yaman'nın yanında Alaz tarafından göz hapsindeydi. Ama bu halini görmezden gelmesi Alaz'ı paramparça ediyordu. Bir hışımla Yaman'ın yanına gitti "Yaman, sen iyi misin? Seni boğmaya çalışıyormuş iyi misin?"
"İyiyim kardeşim, Elif zamanında gelmeseydi ne olurdu inan bende bilmiyorum."
Serhan'ı vuran Elifti. Kaçan suçluyu durdurmuştu, en önemlisi de masum bir çok kişiye zarar veren o adamı görevi gereği o an ne yapması mümkünse onu yapmıştı işte..
Alaz, babasının durumunu sormuyordu bile fısıltılardan hala ameliyatta olduğunu durumunun ağır olduğunu duymuştu. Gözleri tekrar Asi'ye kaymıştı. Şu an ona ne kadar çok ihtiyacı olduğunu anımsadı sonra aklına gelen ilk düşünce tüylerini ürpertti ve kendinden nefret etmesini sağladı. Bu sabah arkasında Asi'yi ve karnında hiçbir suçu olmayan bebeğini tek başına bırakmıştı hem de en ihtiyacı olduğu zamanda arkasını dönmüştü. Alaz gözlerini sıkıca kapatmış yanaklarından acı göz yaşları dökülüyordu.
Asi daha fazla burada kalmayı düşünmüyordu zaten yapacak bir şeyi yoktu ve çok yorgundu. Hem ruhen hem fiziken.
Usulca Yaman'a doğru yanaştı "Yaman, ben eve geçiyorum bir durum olursa haber verirsiniz"
"Asi, saçmalama güzelim bu saatte geri dönme Cesurda burada zaten kalın gitmeyin"
O sırada Asi ve Alaz göz göze gelmişti.
" Güzelimm! Alaz mı sıktı yine senin canını bak yoksa o yüzden mi kalmak istemiyorsun doğruyu söyle Asi! Ne yaşarsa yaşasın sana zarar veriyorsa söyle güzelim, bak kafasını kırıcağım bu çocuğun en sonunda."
Asi, bir anlığına kulaklarının çınlamasıyla bir duraksadı sonra gözleri karardı, dengesini kaybetti bir an Yaman tuttu onu
Gözleri Asi'den milim ayrılmayan Alaz koşarak yanına geldi
"Asiii! İyi misin?" Telaşlı gözlerle iyi olup olmadığını gözlemliyordu, bebeği aldırdığını biliyordu yoksa geçirdiği operasyondan dolayı mı böyleydi bir değil bin kere daha kahroldu Alaz.
Asi yaşadıkları bu durumu kimseyi dahil etmek istemiyordu ama Alaz'ı da yok saymayı ihmal etmiyordu. Elini tutan adamın elinden sertçe çekmişti elini. "Yaman, tamam bir şey yok sabahtan beri bir şey yiyemedim doğru düzgün ondan oldu" diye geçiştirmişti. Yaman bu yalanı yutmuştu ama yanı başında dizleri üzerine önüne çökmüş olan Alaz durumu bildiği için elinden hiç bir şey gelmemesine, Asi'ye acı çektirmekten başka bir işe yaramadığını biliyordu. Sendeleyerek doğrulduğunda "Ben artık gideyim, iyiyim gerçekten"
Yaman derin bir iç çekmişti "tamam ama ben bırakıcağım seni"
"Yaman cidden gerek yok sen Rüya ve kardeşiyle ilgilen, annende perişan, beni düşünmene gerek yok"
Alaz gözlerini sıkıca kapatıp açmıştı, yüksek sesle "Varr..! Seni eve ben bırakıcağım ben getirdim ben götüreceğim"
Asi bıkkınlıkla gözlerini kaçırmıştı. Yaman, Alaz'ı hafifçe bir adım geriye çekmişti
"Alaz! Bana bak, bu zamana kadar sesim çıkmadıysa Alaz eski Alaz değil diye haberin olsun, Asi'yi üzmeyeceksin, bak herhangi bir şey duyarsam çok kötü bozuşuruz, haberin olsun. Ben şimdi Rüyaların yanına geçiyorum güzelim madem burada kalmıyorsun eve kadar Alaz bıraksın seni olur mu?"
Asi, Yaman'ın Alaz'a karşı yaptığı uyarının ne kadar ciddi olduğunu az çok biliyordu araları bozulsun da istemiyordu o yüzden kabul etti. Yaman yanlarından ayrılmıştı, Alaz bir anlık Asi'nin kolundan tutup destek olmak istedi ama Asi "bırak.! Seninle gelmeyi kabul ettiysem Yamanla aranız bozulmasın diye altında başka bir şey arama sakın"
"Asi... ben çok pişma.."
"cümleni sakın tamamlama Alaz, daha fazla konuşmak istemiyorum eve götür beni ve bitsin artık bu kabus"
Alaz yok gibiydi, hiç olmamış gibiydi her saniye daha da acı çekiyordu usulca arabaya geçiyorlardı. Asi her zaman yanına otururdu ama şimdi yanı boştu çünkü Asi arka koltuğa oturmuştu ve yüzüne bile bakmıyordu. Bu duruma nasıl ve ne kadar süre dayanabilirdi bilmeden küflü eve doğru yol aldı. Geldiklerinde Asi hiç bir şey demeden bir hışımla indi bu sefer Alaz'da ona yetişti ve sıkıca kollarından tutarak "Asi! Ne olursun bana bunu yapma bak ben çok pişmanım gerçekten bi oturup konuşalım mı bak ne kadar zaman istersen tamam kendine gelene kadar beklerim ben seni ama ne olursun bırakma beni Asi bu gece yanında kalayım sonra nasıl istersen öyle olsun ama lütfen seni bırakamam heleki bahçedeki o halinden sonra aklım sende kalır"
Alaz'ın sesi kısık, yalvarır derecedeydi. Asi dolan gözleriyle onu dinliyordu ve ne demesi gerektiğini bilmiyordu.
Ne der, bu hamiş Asi kal mı der yoksa si***r git felan mı der ajajaja bölüm nasıldı? Fikirlerinizi dört gözle bekliyorum🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONSUZ AŞK🖤♾️🖤
Teen FictionAsi ve Alaz aşkı.. Her şeyin bittiği yerden tekrar başlar mı?