park

31 9 2
                                    

Sezen Aksu-Git

✧✧✧

Aradan günler geçti. Bense yere çakıldığım ilk andaydım. Oturma odasındaki tekli koltukta oturuyordum. Kimse yoktu, sadece ben ve düşüncelerim. Ses olaraksa duvardaki saatin sesi. Tik tak, tik tak.

Halının desenlerini inceliyordum. Kim dokumuştu bu halıyı acaba? Of, ne düşünüyordum ben. Ayağa kalktım, lavaboda yüzümü yıkadım. Daha sonra olduğum yerde durdum ve başımı kaldırıp aynaya baktım.

Bu sıralar çok yaptığım şeydi. Mahvolmuştu yüzüm, insan üzüldüğünde bu kadar çirkinleşebilir miydi? Daha sonra mutfağa gittim, yiyecek bir şeyler hazırladım kendime. Evet canım istemiyordu ama bu hayatın sonu demek değildi. Yemek yemeyerek sadece kendime zarar verebilirdim.

Yaklaşık 1 saat sonra üstüme rahat bir şeyler giydikten sonra dışarı çıktım. Yürüyüş yapacaktım, yoksa ev beni fazla boğuyordu. Dış kapıyı açtım, gözlüğümü ve kulaklığımı da taktım.
Bomboş yürüyordum sadece. Sunghoon 'u düşünmemeye çalışıyordum ve aslında kafam onunla dolu olduğu için hiçbir şey düşünmüyordum. Büyük bir boşluk.

Yeni açılan bir kafeye girdim ve içerideki oturan kimseye bakmadan soğuk içeceğimi alıp dışarı çıktım. İnsanlar büyük ihtimalle benim havalı olmaya çalıştığımı düşünüyorlardı. Oysa içimde sönmeyen bir yangın vardı. Tek yapmaya çalıştığım, hayatta kalmaya devam etmekti. Ya da öyle yapıyormuş gibi davranmak.

İçeceği bitirdikten sonra bir çöp kutusuna attım. Beynim ona odaklanmışken bir anda bir elin beni kolumdan çekip götürmeye çalıştığını farkettim. Bu da kimdi? Ne yapmaya çalışıyordu?

Beni kolumdan çekerek hemen yakındaki bir parka getirdi. Çardağa geldik ve beni oturttu. Sırayla şapkasını, maskesini ve gözlüğünü çıkardı. Hayır kahretsin! Bu Sunghoon 'dan başkası değildi.Hemen ayaklanıp gitmeye çalıştım ama büyük bedeni beni durdurmayı başardı.

Hemen ayaklanıp gitmeye çalıştım ama büyük bedeni beni durdurmayı başardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hiçbir yere gitmeyeceksin Niki, beni dinleyeceksin!"

"Hayır, senin gibi bir aptalı dinlemeyeceğim! Sevgilinle mutlu mesut yaşa. Düş yakamdan Sunghoon!"

"O benim sevgilim falan değil Niki,arkadaşım. Sevgilisiyle sorunlar yaşadı, kendini kötü hissediyordu. Yardım etmekti niyetim, ben seni seviyorum Niki"

"Arkadaşınsa neden öptün onu  Sunghoon!?"

"Ben öpmedim Niki! O öptü! Bir anlık üzüntüyle yaptı. Ayrıca beni öptükten sonra beni izlemeye devam ettin mi?"

"Niye izleyecekmişim seni Sunghoon! Ne kadar güzel bir çift olduğunuzu, dışarıdan çok güzel göründüğünüzü mü söyleyecektim !"

"Niki hayır! İzlemeye devam etmeliydin çünkü ben dudaklarını değdirir değdirmez geri çekildim! Bunu sana asla yapamazdım. Daha sonra ciddileştim ve benim sevgilimin olduğunu söyledim, o da özür diledi! İnan bana Niki"

"Senin o aptal yalanlarına ancak o inanır. Beni seviyorsan beni rahat bırak Sunghoon. Ne halin varsa gör. Şimdi siktir git başımdan. Ne seni ne de ağlamalarını dinlemek istemiyorum. Bitti!"

Benim için normal biri olsaydı, omzunu hafif itip giderdim. Ama Sunghoon'a en ufak değemedim bile. Çok yanardım değsem. Yine arzulardım onu. Affederdim belki de.

Gerçekten de doğru muydu dedikleri? Biri beni aniden öpse, ben beni sevene ihanet etmiş olur muydum? Aldatmış mı olurdum onu? Hata sadece karşı tarafta olmaz mıydı?

Hayır, hayır. Hak vermeyecektim ona. Verirsem dayanamazdım, duramazdım burada. Tekrardan şarkılara döndüm. Ama aklıma hâla o andaydı. Beni tuttu, oturttu. Elleri değdi tenime.

Morarmıştı gözaltları. Kızarmıştı gözleri. Yara olmuştu dudakları. Kurumuştu yüzü. Solgundu, bitkindi. Peki ben neydim, bu halde bile onu düşünen biri...

✧✧✧

Aldattın mı beni? ¦¦ HoonkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin