30

55 6 9
                                    

"Tamam, yeter artık. Ben stresli Kyungsoo görmek istemiyorum" dedi Jongin sıkkın bir şekilde. Kyungsoo olanlar yüzünden başından beri sinirliydi ve bir türlü de siniri geçmek bilmiyordu.

"Benim arkamdan iş çevirdin Jongin, nasıl bir tepki vermemi düşünüyordun?" diye sordu Kyungsoo. Ellerini sertçe masasına vurdu ve Jongin'in yerinden sıçramasına yol açtı.

"Kaç defa özür diledim, yine diliyorum. Özür dilerim lütfen affet beni. Bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım" diye yanıtladı Jongin. O kadar kötü hissediyordu ki bir an önce yok olup gitmek şuan tek dileğiydi.

"Sana olan sinirim geçmiyor kusura bakma, beni hayal kırıklığına uğrattın" dedi Kyungsoo. Kafasını sandalyenin arkasına doğru yasladı ve gözlerini beyaz ışıklı tavana dikti. Jongin sandalyesinden kalktı ve hızlı adımlarla sevgilisinin yanına gitti. Kyungsoo tam ne olduğunu soracakken de daha önce kimseye karşı yapmadığı bir şeyi hiç düşünmeden gerçekleştirdi.

Kyungsoo'nun önünde diz çöktü.

"Herkese sinirli ol ama bana olma. Bana hep o gülümsediğinde neşe dolan gözlerinde bak" dedi Jongin. Ardından karşısında şoka giren Kyungsoo'nun ellerinden tuttu ve sertçe sıktı. "Az önceki gibi baktığın zaman bütün duygularım alt üst oluyor ve tek düşündüğüm sen oluyorsun" diye de ekledi.

Kyungsoo duyduklarından dolayı az önceki şokunun üstüne bir şok daha geçirdiği için soluk bile almadan önündeki diz çöken Jongin'e bakıyordu. Bir şeyler söylemek istiyordu ama bunu yapamıyordu.

Jongin onun bu hâlini görünce hoş bir kıkırtı bıraktı ve ellerindeki sıcak elleri bırakmadan ayağa kalktı. Ardından usulca eğilip Kyungsoo'nun alnına içten bir öpücük kondurdu.

"Affedildim mi?" diye sordu Jongin. Kendi alnını Kyungsoo'nun alnına dayamıştı ve sevgilisinin söyleyeceklerini merakla beklemeye koyulmuştu. Ama Kyungsoo bir şey söylemek yerine hızlıca Jongin'in ensesini tutup kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Öpücüğüne karşılık aldığında aceleyle dilini Jongin'in diline doladı ve o an içinde oluşan çok hoş bir hissiyat yüzünden hafifçe inledi. Bu inleme Jongin'in daha fazlasını istemesine yol açmıştı ve tam Kyungoo'yu yerinden kaldırıp masaya doğru yasladığında Kyungsoo zorda olsa dudaklarını ondan ayırmıştı. Nefes nefese birkaç dakikadır birbirlerinin gözlerinin içine sımsıcak gülümsemeleri ile bakmaya başlamışlardı. Jongin bu anın sonsuza kadar sürmesini dilesede Kyungsoo onu yavaşça kendisinden uzaklaştırdı.

"Şirkette yapamayız biliyorsun" dedi Kyungsoo gülümsemesini durduramayarak.

"Şu kuralı yıksak mı ya? Hiç hoşuma gitmiyor" dedi Jongin. Ardından kendini masaya doğru yasladı ve başını sağ tarafa eğerek Kyungsoo'yu baştan aşağıya süzdü.

"Öyle bakma, utanıyorum" dedi Kyungsoo gözlerini kaçıştırırken. Herkese karşı dikbaşlı olabilecekken konu Jongin olduğundan hiç olmadığı kadar utangaç birisine dönebiliyordu.

"Affedildim mi şimdi?" diye sordu Jongin otuz iki diş gülümserken.

"Affedilmemiş olsaydın seni öpmek yerine çok sert bir kafa atardım" diye yanıtladı Kyungsoo.

"Güzel yüzüme kıyamazdın ki sen" dedi Jongin. Ardından iki eliyle yanaklarını birbirine bastırıp tatlı bir görüntü yarattı.

"Hayır, aksine öyle bir kıyardım ki artık insanlar sana aşık olmayı bırakırlardı ve bu işime gelirdi. Yani yapmadığıma dua et" dedi Kyungsoo kaşlarını çatmış bir şekilde.

"Ya, insan bi 'Evet sevgilim, senin o güzel kutsanmış yüzünü kuş gagalasa çarpılır' der!" dedi Jongin sitemli bir şekilde.

"Yüzünü kul niye gagala-" diyecekken Kyungsoo'nun lafı kapının sertçe açılmasıyla yarıda kesilmişti. İkisi de aynı anda kapıya baktıklarında korkmuş bir Karina ile karşılaşırlar.

sakız :: chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin