6 sene sonra Wattpad'de yazmaya tekrar başlıyorum, ardından Wattpad kapanıyor bunun bir anlamı olmalı mı amk yoksa ben mi çok şüpheciyim ,
her neyse thank god for vpn diyerek yeni bölümü yayınlıyorum, yine proof read yapmadım, yapacağım.
Bu arada düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz çok mutlu olurum, hikayenin gidişini ona göre planlayacağım. Bölüm;Istanbul'da soğuk bir gündü ve sabahleyin küçük yeğenim Elena'yı ziyaret etmeye karar verdim. Yakın zamanda benim adımı söyleme yeteneğine sahip olmuştu. Tam olarak adımı değil aslında, ama 'teyze' anlamına gelen 'tía' kelimesini benim için canımı vereceğini bilen genç bir hanımefendinin özgüveniyle söylüyordu.
"Çok tatlı!" Neşeyle söyledim. Abimin eşi Emilia, bebek Elena'yı yürüyüşe çıkarmadan önce birkaç kat pastel renkli kıyafetlerle giydirdi. Bebek Elena, küçük bir pamuk şeker paketine benziyordu.
"Biliyorum, ve rica ederim!" Emilia, Elena'yı bebek arabasına yerleştirirken bana göz kırptı. Elena, kreşine gitmeden önce mahallede birkaç sokak yürümeyi seviyordu. Elena'nın katı ve sağlıklı bir programı vardı, bu beni kıskandırıyordu. Bebeğin sabah rutini var! Nemlendirici kullanıyor! "Peki, bugün çalışıyor musun?"
"Evet! Bugün Galatasaray ve Fenerbahçe. Skor hakkında iddiaya girmek ister misin?" Bunu her hafta yapardık, kaybeden dondurma alırdı.
"Fenerbahçe 2-1 kazanır." dedi Emilia.
"Ben 3-1 Galatasaray diyorum."
"Ah, bu bana bir şeyi hatırlattı!" Emilia bana heyecanla baktı. "Aman Tanrım, tamamen unuttum!" Gülmeye başladı. "İnanamayacaksın!" Sevgili Emilia olayı ise, hiçbir zaman direk konuya girmez.
"Emilia, hadi! Söyle artık. Nedir?"
"Elena'nın çocuk doktoru bekar!" Kaşını anlamlı bir şekilde kaldırdı.
"Evet ve...?"
"O harika bir adam, yemin ederim! Gökay ve ben, sizin mükemmel olacağınızı düşündük. Abin sana söylemedi mi?"
Hayır, abim bana söylemedi. Muhtemelen önemli olmadığını düşündü, çünkü Gökay hiçbir şeyi önemli bulmaz. Sadece etrafta olmadığım zamanlarda mutluluğumu düşündüğünü duymak güzel. Elena'yı kreşine teslim ettikten sonra, Metro'ya doğru birlikte yürüdük. İngiltere'de Etihad yakınlarında DAZN'de çalışan Selena ile öğle yemeğinde buluşacaktım. Bir süreliğine İstanbul'da çalışıyordu. Emilia benimle yürümekte nazikti ama niyetlerini çabuk öğrendim. İlk tanıştığımız andan itibaren beni arkadaşları ve kuzenleriyle tanıştırmaya çalışıyordu. Şimdi çocuk doktorlarına terfi ettik. İlginç.
"Bilmiyorum... İşler ters giderse aranızda gerginlik olur. İyi bir fikir değil bence."
"Adam profesyonel, tamam mı? Gerginlik olmaz, merak etme!"
"Kaç yaşında?"
Burnunu kırıştırdı, "50'den az?" güldüm.
"50'den az güzel. Sanırım... Tanıştır beni?"
Gerçekten ne kaybederim ki? Son 3 yıldır bekarım ve gecelerimi futbolcular hakkında hayal kurarak geçiriyorum. 50 yaşın altında bir doktorla akşam yemeği güzel bir değişiklik olur. Emilia beni kucaklayarak kararımı pişman olmayacağımı vaat etti ki bu her zaman kötü bir kararın işaretidir, bu arada olası yaklaşan randevudan bahsettiğimde Selena, Emilia aynı fikirdeydi.
"Kızım, dışarı çıkman lazım. Senin yüzün ve göğüslerin olsaydı, ayaklarımın altında uzun bir erkekler sırası olurdu!"
"Evet, senin de var!" Sel muhteşem ve tam bir kalp kırıcı, benden neredeyse on yıl daha büyük, bu yüzden bazen daha çok bir akıl hocası veya abla gibi davranabiliyor. Oldukça yakın zamanda, iş aracılığıyla tanıştık, basın toplantılarında sürekli birbirimize çarpıyorduk ve hızla yakın bir arkadaş olduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in search of an opportunity// barış alper yılmaz
FanfictionDerya, Süper Lig'te haber yapan bir spor muhabiridir. Bir futbolcuyla asla ilişki yaşamayacağına yemin etmiştir. Ta ki yakışıklı bir Türk forvet oyuncusu olan Barış Alper Yılmaz ile tanışana kadar.