Max X CharlesCharles neredesin?
Evin önündeyim
Pierre ve yukinin inlemelerini
duymamak için çabucak kaçtım evden
doğru dürüst bir şey alamadım bileTamam bekle beni
İki dakikaya oradayımİki dakika mı??
Götüne füze mi taktınBiraz öyle oldu
Yanına başka ne aldınBirkaç parça kıyafet ve test kitaplarım falan
İddaya giren kafama tüküreyim yaCarlos söyledi de
Neyin iddası bu
???Sana geçtiğimiz de anlatsam olur mu?
Olur tabii
Geldim sayılırMavileri telefonun ekranından yaklaşan adım sesleriyle ayrıldı ve koşa koşa yanına gelen çocuğa çıktı. Sarı saçları uzun süredir koştuğunu belli ederken anlına yapışmış, birkaç ter damlası şakaklarından aşağı çenesine kadar inmişti.
Max soluklanmak için ellerini dizlerine yasladı Charles'ın onu alacaklı gözüyle süzmesinden bir haber. Carlos aradığı an evden fırlamıştı. Bu mavi gözlü çocuğun ismini her duyduğunda beyni otomatik vites gibi kendi kendini değiştiriyordu.
"Ver elindekileri. Sana yük olmasın."
Yeteri kadar dinlendiğinde tekrardan dikeldi. Neredeyse koca bir mahalleyi koşarak değiştirmişti, e haliyle yorulmuştu tabii. Charles'da bunu bildiği için gülümsedi ve kafasını iki yana salladı.
"Benim için o kadar yol geldin. Zahmet etme."
"Hadi ama Charlie, kaslı kollarım bugünler için."
Charles'ın ince dudak kenarları nazikçe yukarı doğru kalktı. Karşıdaki çocuğu etkileyebilecek derecede tatlı bir kahkaha attı daha sonra.
"Çok tatlısın."
"Oh..."
Max böylesine bir iltifatı annesinden bile almamıştı.
Ya da almış mıydı?
Almıştı belli ki, ama neden kalbi böylesine çarpmaya başlamıştı?
Çok mu koşturmuştu yoksa?
Hayır, böyle hissetmesinin daha farklı bir sebebi olmalıydı.
"Hadi Max, dikilme öyle gidelim."
Kumral çocuğun onu dürtmesiyle düşüncelerinin transından çıktı ve hızla kafasını salladı. Birlikte, en azından koşturmayarak, evinin yoluna doğru yürümeye başladılar.
Ailesi şehir dışına taşınmıştı iki sene önce. Okul değiştirmek istememiş o yüzden annesi evlerini satma gereği duymamıştı. O günden beri koca evde tek yaşıyordu. Ayda bir annesi gelip onu kolaçan edip, evi temizliyor ve birkaç gün yetecek kadar yemek hazırlığı yapıyordu.
Minnettardı annesine, en azından katı bir ebeveyn değildi hiçbir zaman. Ama babası için.. aynı şeyi söyleyemezdi. Dar görüşlü bir adam değildi ancak katı kurallarıyla oldukça baskıcı bir babaydı. Yine de, Max babasına da annesi gibi oldukça minnettardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chat 💅🏻
FanfictionLiseli ergenlerin maximum ne kadar düzgün bir grubu olabilir ki? Birbirinden nazlı Max Verstappen ve Charles Leclerc'in mükemmel aşk hayatını anlatan bir hikaye. Bakalım bu iki kör aşık birbirlerini bulabilecekler mi? • Eğer küfürden ve cinsel şaka...