İ𝒛 / 𝟕

702 41 19
                                    

Onur Bey'in kapısını tıklattıktan sonra seslenmesini beklemeden içeriye girdim. Bu kadar yoğun çalışırken ısrarla çağırmasının nedenini merak ediyordum doğrusu.

"Beni çağırmışsınız Onur Bey, buyurun sizi dinliyorum."

Onur Bey'in bakışları önündeki bilgisayardayken söylediklerimden sonra göz ucuyla bana baktı. Ardından derin bir nefes aldığında koltuğuyla birlikte ileriye doğru eğildi.

"Gel böyle, görmen ve açıklaman gereken bazı şeyler var İzem."

İğneleyici konuşmasıyla kaşlarımı çattım. Neyin açıklamasını yapacaktım ki? Ne olmuştu?

Hızla oturduğu koltuğa yaklaşırken kendiside dirseklerini masaya yasladı ve yanına geldiğimde bilgisayarın oynatma tuşuna bastı.

Ekrana düşen görüntüyle ağzım şaşkınlıkla aralandı. Barış'la ben, ellerimiz birbirine kenetli bir şekilde yakın bir mesafeden konuşurken kameralara gözükmüştük. Üstelik ikimizinde yüzü net bir şekilde belliydi. Barış olduğunu inkar etme gibi bir şansım da kalmamıştı böylelikle.

Sertçe yutkunurken ellerimin titremeye başladığını hissettim. Ne söyleyebilirdim ki? En olmasını istemediğim şey olmuştu.

Ama suç bendeydi. Bunun olma ihtimalini bildiğim halde hâlâ o vaziyette Barış'ı dinlersem böyle olurdu işte. Aptallığım bir kez daha büyük patlamıştı bana.

Dalgın bir şekilde bilgisayar ekranına bakarken Onur Bey'in öksürmesiyle kendime geldim ve birkaç adımda karşısına geçtim.

"Evet, seni dinliyorum İzem. Umarım geçerli bir açıklaman vardır."

Sert konuşmasına karşılık yeniden yutkunurken tırnaklarımı avuç içlerime sürtüyordum. Kafamda söyleyeceklerimi tasarladığımda derin bir nefes aldım ve söze başladım.

"Öncelikle karşınıza böyle bir şeyle geldiğim için üzgünüm. Bu duruma düşmek istemezdim. Barış'la göründüğünün aksine çok eskiden gelen bir arkadaşlığımız var, o yüzden bu görüntülerin sebebinin yaptığımız iş birliğine bağlanmasını istemiyorum."

Onur Bey sessizce beni dinlerken kaşlarını çattı ve konuştu.

"Ama insanlar eski arkadaşı olan kişilerle iş yerlerinin otoparkında böyle samimi görüntüler vermiyor İzem. Vermemeli de."

Yaptığı imayla ne demek istediğini anlamıştım. Söylediklerime inanmıyordu ve eski arkadaşı derken üstüne bastırarak konuşması biraz çirkindi. Gerginliğime sinirim eklenirken kaşlarımı çattım ve konuştum.

"Söylediklerime inanmak tamamen sizin kendi özgür iradeniz fakat gerçek bu. İsterim ki kendimi bu durumdan kurtarabilmek için daha fazla açıklama yapayım ama gördükleriniz doğru ve bunu yalanlamayacağım. Daha ilerisi özel hayatıma girdiği için ne yazık ki bir şey söyleyemiyorum. Özel hayatımı iş yerime taşımam size yanlış geliyorsa kusuruma bakmayın lütfen, çok daha dikkatli olmaya çalışacağım."

Koltuğunda ileriye eğilirken eliyle oturmamı işaret etti. Biraz çekinsem de bekletmeden oturduğumda bacaklarımın uyuştuğunu yeni anlamıştım. Gerilmekten nefes alışverişlerim yavaşlamıştı.

Onur Bey birkaç saniye susup durduğunda hâlâ tırnaklarımı avuç içlerime sürtüyordum. Stresliyken sürekli yaptığım bir hareketti ve bu huyumdan nefret ediyordum.

İltimas / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin