İ𝒛 / 𝟏𝟏

642 47 13
                                    

Yatağımda yüzüstü uzanmış ayaklarımı sallarken diğer sayfaya geçtim ve derin bir nefes aldım. Bugün olanlardan uzaklaşmak için başka bir çarem yoktu. Kitap okuyarak kendimi soyutluyordum.

Okuduğum kitabı soracak olursanız Orhan Pamuk'un en ünlü eserlerinden olan Masumiyet Müzesi. Kitabı okurken dönen olaylar beni biraz zorlasa da çok sevdiğimi söylemek isterim.

Çevirdiğim sayfanın yarısına gelmiştim ki odada yankılanan tıklama sesiyle kafamı kaldırdım. Etrafa göz attığım anda cama yönelecektim ki vazgeçtim. O sesin camdan gelme ihtimali imkansızdı çünkü 2 katlı bir evin en üst kısmındaydı odam.

Camı es geçip kapıya yöneldim ve kilidi açıp koridora baktım. Belki annem gelmiştir diye düşünmüştüm ama görünürde kimse yoktu. Hızla kapıyı kapatıp kilitlediğim esnada ses tekrar geldi.

Tedirgin olmuş bir şekilde arkamı dönüp cama baktım. Emindim, ses oradan geliyordu. Çalışma masama uzanıp elime gelen ilk şeyi aldım. Matematik kitabı olması biraz can sıkıcı bir durumdu ama olsun.

Ürkek adımlarla cama ilerlerken kesik nefesler alıyordum. Gecenin bir yarısı.. Kafamı çevirip saate baktığımda gerçekten de gecenin bir yarısıydı.

Her neyse gecenin bu saatinde, evimin 2. katına çıkıp camımı yumruklayan deli her kimse beni hem ürkütüyor hemde sinirlendiriyordu. Elime geçerse onu çok pis benzetecektim, matematik kitabımla.

Korkunun ecele faydası olmadığından camın önüne geldiğim gibi hızla perdeyi açtım ve yaklaşıp evin etrafına bakındım, kimse yoktu.

Matematik kitabıma daha güçlü tutundum ve bir hışımla camı açtım. Birkaç saniye bakıp bakmamakta tereddüt etsem de açmıştım bir kere.

Uzanıp camdan dışarı sarktığım esnada önüme çıkan herifle tam çığlığı basacaktım ki bir elini ağzıma siper edip diğeriyle cama sarıldı.

Gözüm korkuyla kapanırken elini tutup çekiyordum ama bu hiçbir işe yaramıyordu. Korkudan titrediğimi hissediyordum. Ölümümü hep merak ederdim ama bir psikopat tarafından böyle öldürülmeyi şu an kabul etmiyordum.

"İzem, benim güzelim sakin ol."

Duyduğum tanıdık fısıltıyla çırpınan vücudumu serbest bırakmış ve gözlerimi hızla aralamıştım.

Karşımda bana 32 diş gülen Barış'ı görmemle rahatladığımı hissettim. İyi de bu nasıl becermişti buraya tırmanmayı? Ayrıca burada ne işi vardı?

Elini ağzımdan çekip onu da cama yasladı ve zorlukla fısıldadı.

"Yavrum bakışalım iyi güzel de, pozisyon çok yanlış. Her an düşebilirim haberin olsun."

Cama asılı olduğunu yeni yeni idrak ederken hızla atıldım ve kollarımı uzatıp tutunmasını sağladım. Barış kollarımı tutup kendini içeri çektiğinde biraz fazla güç vermiş olmalı ki içeri girdiği gibi yeri boyladık.

Barış üstüme düşerken elini kafamın altına koydu ve yere çarpmamı engelledi. Burunlarımız birbirine değdiğinde gözlerim gözlerindeydi. İkimizde derin nefesler alıyorduk. İyi de bu niye sırıtıyordu ki?

"Kalbin çok hızlı atıyor."

Allah allah, neden acaba?

"Gecenin bir yarısı camıma tırmandığın için olabilir mi Barış? Çekil üstümden!"

İltimas / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin