Kris'in bu sözüne hepimiz ayaklandık. ''Nerede eğlenelim? '' dedi Ayşegül.
''Ben harika bir yer biliyorum oraya gidelim'' kris'in sözüyle kafeden çıkıp, yola koyulduk. Üvey kardeşim beni baya sıkmıştı, biraz eğlenmek fena olmazdı.
"Arabam kafenin sağında kızlar" Chen'i başımla onayladım. Kris ve Ayşegül arkadan gelirken, dönüp onlara baktım. Kris belli ki hoşlanmıştı ama bizim kız ona bakmazdı ki... Belki bakardı, bilemem boh da çıkabilir...
Arabanın arka kısmına biz geçtik -Ayşegül ve ben- sürücümüz de Chen'di. Ayşegül elindeki telefona yoğunlaşmış hatta telefonla sevişecek gibiydi. Ben de telefonumu çıkardım ve mesaj geldiğini farkettim.
Gönderen: Bizim Sürtük
Gelen: Kankaağğğ Kris çoh yahuşuhlu. Ayarla!
Evet, balık yeme atladı arkadaşlar bakınız! Ben de önce kıkırdayıp bizimkine baktım. Demek ki tüm o bakmamalar cool olmak içindi. Allah'ım biraz akıl...
Gönderilen: Bizim Sürtük
Giden: Senin şu cool olma çabaların bir gün altıma sıçırcah xjzhzb Tamam. Bitch ayarlarım!
Bana bakıp gülümsedi. Bu sırada gözlerimi aynaya diktim. Chen, tüm öfkesini yüzüne takmış bana bakıyordu. Sanki ben dedim kalk bizi eğlenmeye götür diye! Kasıntı herif!
"Sanırım sevgilinize mesaj yazma çabasındasınız" Kris imalı imalı bakıp aynadan Ayşegül'e sırıttı. Bizim bu kız mal! Zaten oğlan seni kesiyor.
"Sevgilimiz? Yok ki" deyip güldü Ayşegül. Bu sayede Kris'in gülümsemesi daha içten bir hal aldı. Aynadan Chen'e baktığımda gülümsediğini gördüm. Tamam, saf ayağına yatmayalım, daş gibi oğlanla şu an flört ediyor gibi bir şeyim.
Araba yolculuğundan sonra, büyük bir parkın karşısında durduk. Chen bize doğru döndü. "Siz Kris'le içeri gidin, ben arabayı park edip, geliyorum" başımızı sallayıp, arabadan çıktık. Ben Ayşegül ve Kris'i önden ittirdim. Eh yani ayarlamam lazım...
Parkın girişinde "Olympic Park" yazıyordu. Bayağı geniş gözüküyordu hatta ama hiç buraya gelmemiştim. Annemin yanına her geldiğimde benimle sadece dertleşiyordu... Chen koşarak yanıma gelince, gülümseyip ona döndüm."Güzel değil mi? " başımı evet anlamında sallayıp, sorusunu cevapladım. Chen aslında yakışıklı çocuktu ama ben kim, birisiyle çıkmak kim? Zaten öyle "canım, cicim" işlere de gelemem. Of, ben!
"Şey... Biraz kabaca gelebilir ama neden buradasınız? " kabaca? Türkiye'de böyle kibarını ara ki bulasın.
"Ne kabası? Buraya annemin yanına geldim ve... Annem başka bir adamla evlenecek" buruk bir gülümsemeyle ona bakınca o da gülümsedi. Ayh, gülüşü yeter... Duman'ın şarkısı geldi aklıma.
"Peki. Fazla sorgulamayacağım ama yanındayım. Yani arkadaşız? "sorarcasına bakınca gülümseyerek, elimi uzattım. Tokalaşırken fısıldadım.
"Arkadaşız... " büyük kapıdan içeri girerken, Kris ve Ayşegül maşAllah işi büyütmüşler gibiydi. Gülüşerek ilerliyorlardı. İçerisi tamamen yeşillikle kaplı minik piknik alanlarından oluşuyordu. Çimenlerle kaplı minik bayırın aşağısı yine fazla küçük olmayan bir nehirdi. Kris bize dönüp gülümseyerek konuştu.
"Chen, sen Yeo'yla bir şeyler almaya git. Biz buradayız" oh! Değmeyin keyfine bizim Ayşegül'ün. Chen başını sallayıp sırıttı. Ayşegül ve Kris ilerideki yeşil alanlardan birine oturdular.
"Hyung cidden hızlı davranıyor" deyince ikimiz de kıkırdadık. "Ben de elimi çabuk tutsam iyi olur" WTF?! Yavşadı resmen gibi ergen triplerine girmeyeceğim ama öyle hani...
"Nereden alacağız yiyecekleri? "diyerek konuyu değiştirince, eliyle bir yeri işaret etti. Patatesi bir çubuğa sarılı yapıyorlardı. Bundan daha önce yemiştim ama... Tadı harikaydı. İlerleyip, bir kaba onlardan bir sürü yaptırdık. Yanına da dört tane kola alıp bizimkilerin yanına ilerledik. Resmen yere yayılmışlar. İkisi de yanyana uzanmış, gözlerini falan kapamış... Sap gibi hissettim ha?!
"Öhöm öhöm! " Chen'in yalancı öksürüğüyle ikisi de kalktı. Kris tek kaşını kaldırıp, Chen'e baktı.
"Chen! Su istersen alıp, gelebilirim. Öksürüyorsun... " al işte! Bizim Ayşegül'ün hoşlandığı çocuk olsa olsa bu olur. Gidip ikimiz de yanyana karşılarına oturunca, dörtlü grup tamamlandı.
"Herkes bir çubuk kapsın! " diye kutuyu açtım. Herkes eline bir çubuk alıp, yemeye başladı. Saçlarım rüzgardan ağzıma giriyordu ama elimdeki sıcak patatesi de üflemeye çalışıyordum. Bu sırada neredeyse ağzıma giren saçı Chen eliyle geriye itti, kulağımın arkasına sıkıştırdı. İçten bir şekilde gülümseyince ben de hafiften sırıttım. Patateslerimizi yedikten sonra Chen'le ayağa kalkıp, gezmeye başladık.
"Amatör olarak müzik yaptığımız on iki kişilik bir grup var. Benim ailemle aram pek iyi değil bu yüzden; Kris Hyung, ben, Xiumin ve D.O birlikte kalıyoruz..." anlattıklarını ciddi ciddi dinliyordum ama ON İKİ KİŞİLİK GRUP MU OLUR?! Hayretle gözlerimi ayırınca burnuma işaret parmağıyla dokundu.
"Hemen şaşırma! Grubumuzda çok iyi kişiler var" biraz dolaştıktan sonra harika bşr manzarası olan bir yerde durduk. Cidden burası o kadar güzeldi ki mimlendim.
"Benim öyle ahım şahım bir arkadaş grubum yok. Bi'Ayşegül var o da yetiyor işte " yere oturduk -çimlere- gözlerimi bir süre kapadım. Ne kadar da boşluktayım öyle... Yaptığım her hareket artık saçma geliyordu.
"Çok saçma ve tuhaf... Buraya geliyorum ve annem bir adamla evlenmek istiyor. Oysa Türkiye'de çok mutluydum. Yine çok saçma ve tuhaf... Uzak olmadığım kişilere milimlerle yakın olmak da istiyorum" gözlerimi açıp Chen'e döndüm. Gözünün rengi daha da seçilebilir gibiydi. Kahverenginin her tonunu üzerine alan gözleri, daha başka bakıyordu.
"Çok saçma ve tuhaf... Uzak kalmak istemiyorum ve kilometrelerce uzak gibiyim" dedi gözlerimin içine bakarak...
*****
-Ayşegül'den-"Lanet olası Edebiyat dersleri hep canımı sıkardı" ayh Allah'ım ne güzel gülüyor bu?! MaşAllah şu çentiği falan...
"Ben Matematiği pek sevmezdim ama zamanla alıştım" saç rengimize kadar uyuyordu işte! Bence bu gelecekteki kocam...
"Alışırsın ya... Zamanla alışırsın" yine başladı duygusal yanım. Ama n'apıym? Aklıma Bulut geldikçe ağlayasım geliyor. Gözlerim dolmaya başladı. Gidişine de alışmıştım, beni rezil etmelerine de... Dudaklarıma düşen tuzlu suyu elimle sildim.
"Hey! Neden ağlıyorsun? " bana bakarken hızla gözlerimi sildim. Güçlü olmalıydım... Her şeye rağmen ben güçlüydüm. Kırık dökük olmak benlik değildi. Asi ve gizemli hallerimi üzerime almalıydım.
"Hayır, iyiyim. Sadece gözüm ağrıyor" yalan söylemek daha güzel... İyiyim dedikten sonraki cvicdan azabım da olmasa, harika!
"Seni şu an öpmek isterdim ama kırık bir kalbi elde etmek kolaydır. Senin keyfin yerindeyken, gülüşünden öpmek daha iyi olurdu... " OMG?! WTF?!
×××××
Medyadaki Ayşegül'ün yeni hali... Yani Ayşegül'ü değiştirmek istedim. Kris, Chen, gittikleri yer...
![](https://img.wattpad.com/cover/43776474-288-k904730.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya Seni Seversem?
FanfictionSandalyesinden kalkıp, yanıma doğru geldi. Geniş alnı gerginlikle ve sinirle çatılmış gibiydi ama benim inatçı olduğumu o da biliyordu. Birden bana eğilip, elini masaya koyup, nefesimi kesecek şekilde daha da yaklaştı. Evet, nefes almayı unutmuştum...