"İmdaaaat!"
"Yardım ediiin lütfeen!"
"Prenses?"
"Evet burdayım. Yardım eder misin?"
Etrafıma bakındım. Sanki bir uçurumun dibindeydim. Dört tarafım yüksek duvarlarla çevriliydi. Yukarıya doğru bakınca onu gördüm. Uçurumun kenrına tutunmuş aşağıya doğru sallanıyordu. Çok yüksek değildi ama o küçük bedeni o yükseklikten düşerse her yeri kırılırdı.
Onun bulunduğu yere doğru koştum. Ya bu kızın hayal gücüne hayranım. Bütün vadide bir tane bile diken yok, bütün dikenler onun altında.
Yavaşça dikenlerin arasında geçerek tam altında durdum.
"Geldim."
Kocaman bir çığlık kopardı.
"Ne oldu be?"
"Azıcık bakarsan anlarsın."
Dikkatli bakınca bir kolunun havada sallandığını gördüm. Tek eliyle tutunmaya çalışıyordu.
"Tamam. Şimdi beni dinle. Yavaşça tutunmayı bırak."
"Düşmemi mi istiyosun sen manyak?"
"Aynen öyle güzelim."
"Ciddi misin sen?"
"Evet. Tutarım ben seni."
"Umarım."
Vee kendini aşağıya bıraktı. Havada çığlık atarak düşerken bir an için onu tutamazsam neler olacağını düşündüm. Uyandığında çok büyük acı çekecekti.
Bana doğru yaklaştığını gördüğümde kollarımı iki yanıma doğru açtım. Ve gözlerimi kapattım.
Üzerimde bir ağırlık hissettiğimde dengemi sağlayamadım ve kucağımda minik bedeniyle geriye doğru sendeledim. Ayağım yerdeki dikenlere takıldı ve kaçınılmaz son: sırt üstü dikenlerin üstüne düştüm.
Hissettiğim acının etkisiyle yavaşça gözlerimi kapattım. Hayır ne yapmamı bekliyosunuz? Yanımda hoşlandığım kız varken acıdan bağıramam yani sonuçta. O yokken de bağıramam gerçi. Huhuu ben Yankı Aksoy, popüler olan.
Üzerimdeki bedeni kıpırdanmaya başlayınca belinden tutup hareket etmeyecek bir şekilde sarıldım.
"Kıpırdamasana."
"Neden?"
"Canım yanıyor olabilir mi acaba?"
Başını kaldırıp neyin üstünde yattığıma baktı. Gözlerinin şaşkınlıkla açılışını gülümseyerek izledim.
Hemen üstümden kalktı ve sırtıma elini koyarak doğrulmama yardım etti.
"Özür dilerim."
Acıyla yüzümü buruşturdum. Dikenlerin bu kadar acıtabileceğini hayal bile etmemiştim.
"O nedenmiş bakalım?"
"Benim yüzümden orda diken var, benim yüzümden düştün ve benim yüzümden canın yanıyor."
"O kadar belli mi ya canımın yandığı?"
Gülümsedi. Elimden tutup ayağa kalkmama yardım etti.
"Dur da sırtına bakayım."
Arkama geçip tişörtümü hafifçe kaldırdı. Elini belimde hafifçe gezdirince gıdıklansam da belli etmedim. Parmaklarının ucuyla yavaşça yukarıya doğru çıkarken canımın yanmaya başlamasıyla, yaraların kötü olduğunu anladım.
"Korkma ama, tişörtün tamamen kan olmuş, ve sırtın da çok feci kanıyor."
"O zaman uyanman en iyisi belki de."
"Evet."
"Seni kurtardım Prenses."
Kıkırdadı ve yanağıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Her zamanki gibi kahramanım."
....
Sıçrayarak uyandım. Elimi saçıma atınca terden ıslak olduğunu fark ettim. Korkarak elimi yatağa götürdüm ve çarşafın da kan olduğunu gördüm. Ah be Prenses. Ben senin için burada ne acılara katlanıyorum.
Ses çıkarmamaya çalışarak banyoya yol aldım. Sırtımdaki manzaraya bakmadan tişörtümü çıkardım ve duşa girdim.
Soğuk su iyi gelmişti. Ya ne güzel adını, nerede oturduğunu, en önemlisi de gerçek olup olmadığını öğrenme şansım vardı.
Bu düşünceyle yüzümü buruşturdum. Sırtımdaki kanın temizlendiğinden emin olduğumda, belime bir havlu sararak banyodan çıktım.
Berk'in kapısını yavaşça açtım. Ben buna boşuna geysin demiyorum. Ayıcığına sarılarak uyumuş salak.
Yanına yaklaşıp dürttüm.
"Berk?"
"Hmmm??"
"Kardeşim uyan bi."
"..."
Yavaşça koluna vurunca zıplayarak uyandı.
"Ne var y- oha Yankı, odamda ne arıyosun? ÇIPLAK Bİ ŞEKİLDE??"
"Sussana. Ayrıca çıplak değilim."
Elimle havluyu gösterdim. "Haa" bakışı attı.
"Sırtıma bi bakar mısın?"
Elimdeki kremi ve bandajı uzattım ve arkamı döndüm.
"OHA! Ne yaptın oğlum sırtına?"
"Rüyamda dikenlerin üstüne düştüm."
"O kızı dövmezsem..."
"Berk yoksa kıskanıyor musun sen?"
"Saçmalama. Ne alakası var?"
"Bilemedim valla."
"Yalnız yaraları kapatamıyorum çünkü çok fazlalar."
"Sen acaba doktor mu olsan?"
"Kremle idare ediceksin artık."
İşi bitince yanağına kooocaman bir öpücü- 2 tekme yedim ve odama gittim. Çarşafı yataktan çıkarıp sepetime fırlattım.
Masaya oturup resim defterimi çıkardım. Bütün detayları çizdikten sonra, yüzünde durakladım. Acaba düşünsem hatırlar mıydım? Yüzü o kadar tanıdıktı ki... Sanki yıllardır gördüğüm birisiydi. Sanki çok yakınımdaydı, farkına bile varamayacağım kadar yakınımda.
Hatırlayamayınca kalemi sinirle atıp yatağıma yüzüstü bıraktım kendimi.
Onun yüzünü hatırlamaya çalışarak, hatırlayamadığım için kendime kızarak ve sırtımdaki acının etkisiyle kendimden geçtim.
İki aydır alışmıştım onu düşünerek uyumaya. Bu alışkanlığımı sürdürdüm ve aklımda onunla uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal.
RandomBen, Yankı Aksoy, rüyalarımda gördüğüm ve yüzünü hatırlayamadığım, belki de gerçek olmayan bu kıza aşıktım. Ve bu bizim farklı hikayemizdi.