GENE ÇIPLAKSIN!?!

32 3 4
                                    

ÇAĞANDAN DEVAM;
gözlerimi araladığımda karşıdaki büyük camdan gelen güneş ışığıyla yüzümü buruşturdum.başımı kaldırdığımda belime sıkıca sarılan bir adet baş belası görünce derin bir nefes verdim.bu kadar sıkı sarılması...gözlerimi çıkarırcasına yüzümü kaşıdıktan sonra dağılmış saçlarıma elimi daldırdım.alyaya baktığımda saçları yüzüne düşmüş öylece uyuyordu.ben sol elimle saçını arkaya ittirdim.alyanın kolundaki dijital saate bakmak için koluna uzanıp yavaşça saate baktım.saat daha 6:24 tü.bu saatte kalkmak bir eziyet..asıl bu saatte kalkıp uyuyamamak asıl işkence..alyanın belinden tutup yavaşça kenara bıraktım ve bende ayağa kalktım.ev aşırı sıcaktı.ilk işim gidip pencereyi açmak oldu.üstümdeki tişörtü çıkarıp koltuğun üstüne bıraktım.dün çalıştığım kafeden yemek yemeden çıkmıştım ve karnımın gurultusundan düşünemiyordum bile.banyoya gidip elimi yüzümü yıkayıp yavaş adımlarla mutfağa ilerledim.buzdolabını açtığımda gördüklerimle biraz afallamıştım.bir dolapta herşeymi olur diye düşünürken dolabı açık bırakıp kapının yanında asılı olan önlüğü alıp üstüme bağladıktan sonra açık bıraktığım dolaptan peynir, zeytin, salam gibi kahvaltılıkları çıkarıp tabaklara koydum.su ısıtıp çayı hazırladıktan sonra dolaplara bakıp küçük bir tava buldum ve ocağın üstüne koydum.dolaptan 3 yumurta alıp yumurtayı tavaya kırıp pişirdim.hazırladıklarımı masaya koyup bardaklara çayları doldurdurdum.belkide çalıştığım yerde şu kahvaltıyı göremezler.egomla birbirimizi şişirirken kapının önünde saçları dağınık ev topuzu yapmış, tişörtü sağ omuzundan düşmüş ve bana bakakalmış bir şekilde duran bir adet alya gördüm.bana dünki gibi garip garip bakarken"gene nevar baş belası?" dediğimde bir anda sesini yükselterek"gene çıplaksın!"diye bağırınca bu sefer bastım kahkahayı.kahkahalarımdan zarzor sıyrılıp"hadi git elini yüzünü yıka gel bişeyler ye.ölü gibi olmussun." dediğimde dilini çıkarıp odasına doğru ilerledi.bu hava bu kadar sıcak olmasa olmaz zaten diye bir yandan homurdanırken diğer yandan önlüğümü çıkarıp askıya astım.salondan kendi telefonumun mesaj sesi gelince salona geçip siyah pantolonumun cebinden telefonumu çıkarıp gelen mesajı açtım.
gönderen: bilinmeyen
o eli tuttuğuna pişman olacaksın bay leş.

gelen mesajın kimden geldiği belliydi.zengin züppe peşimi bırakmayacağı ortadaydı.ama benimle uğraşsa bile pek bi çıkarı olmazdı.çünkü kaybedeceklerimi çoktan kaybetmiştim.elimde hiçbirşeyim yoktu.o yüzden rahattım.telefonu tekrar pantolonumun cebine koyup mutfağa ilerlerken merdivenlerden inen alyayla kafamı ona çevirdim.giydiği elbiseyle çok şık olmuştu.eşzamanlı olarak birlikte mutfağa girip masaya oturdu.çayları doldurup kahvaltımızı yapmaya başladık.
"sence kimdi?" dedi dolu ağzıyla ben çayımdan bir yudum alarak"benim aklıma tek kişi geliyor aslında." dediğimde başını kaldırıp bana baktı.levent'ten bahsettiğimi anlayınca kaşlarını çatıp son lokmasını güçlükle yutarak"olabilir.korkutmaya çalışıyor bence." dediğinde ben "başardıda." dediğimde bişey demedi.sakin bir kahvaltıdan sonra ben kalkıp dünki kıyafetlerimi üzerime geçirdim.bir şey unuttummu diye bakındıktan sonra dış kapının yanındaki orta boylu aynada saçlarımı düzeltirken alya arkadan saçıma ellerini daldırıp karıştırıp dışarı kaçtı.ben homurdanarak kapıyı kapatıp arabaya ilerledim.yola çıktığımızda ben evimin yolunu tarif ettim.alya ne kadar iğrenç bir şöför olduğunu kanıtlıyordu bu gün.ben taktığım kemere sıkı sıkı tutunurken alya evime her yaklaştığımızda surat ifadesi dahada donuyordu.evin önüne geldiğimizde ben arabadan inip;"sen burada kal ben hemen gelirim." deyip eve doğru yürüyüp içeri girdim.odama girip temiz kıyafetlerimi çıkarıp bir kenara koyup banyoda saçımı yıkayıp üstten kuruttuktan sonra tekrar odama gidip üstümü değiştirdim.tekrar dışarı çıktığımda alya beni gördüğünde derin bir nefes verdi.ben arabaya bindiğimde hızla mahalleden çıkıp anayola girdi."bu kadar korkacağını bilseydim anayolda inerdim baş belası." dediğimde biraz durduktan sonra "y-yok yani hayır dışarıdan bakınca gayet şey duruyosun." deyip sustu.ben çok geçmeden"zengin.." diye tamamlayınca doğru olduğunu belirtmek istemezcesine tekrar nefesini dışarı verdi.evet.bakımlı olmak iyidir ama zengin züppe gibi durmak...bana göre değildi.ben güneşliği açıp aynaya bakıp saçıma şekil verirken çoktan okul otoparkına girmiştik.berbat ama hızlı bir sürücüymüş diye düşünürken yavaş tavırlarla arabadan indik.alya usulca yanıma yanaşıp"okula sevgili gibi girelim.arada karşılaşırsak iki gülüp kıkırdayalım olsun bitsin.sonrada ayrıldığımızı söyleriz." dediğinde ben başımla onaylayıp ikimizde okula doğru yürüyerek kendi sınıflarımıza gittik.ben sınıftan içeri girdiğimde sınıfta kimse yoktu.saate baktığımda dersin başlamasına daha zamanın olduğunu gördüm.ben ortalarda bir yere geçip telefonumu çıkarıp masaya koydum.ellerimi masanın üstünde birleştirip başımı ellerimin üzerine koydum ve gözlerimi kapattım.çok yorgundum.yeni girdiğim garsonluk işinde iyi para vardı çünkü müşteriler çıkarken cebime bahşiş sıkıştırıyorlardı ve dün kafe baya doluydu.üstelik doğru düzgün uyuyamamıştım.kendimi çok yorgun hissediyordum.biraz sonra kulağıma gelen fısıltıyla gözlerimi aralayacaktım ki enseme inen ağır darbeyle gözlerimi açamadan dahada kapanmışlardı.vücudumu oynatamıyordum.kendimi sıkışmış gibi hissediyordum ve benim birçok şeye fobim olduğu gibi dar alanlarda kalamıyordum.gelen konuşmalara yoğunlaştığımda soğuk ve bir o kadar sert bir ses"kapıya yazıyı as ve kilitle." dedi.ben yavaş yavaş gözlerimi gözlerimi açmaya çalışıyordum ama bu pek mümkün olmuyordu.saçımda hissettiğim acıyla yüzümü buruştururken birden başımı, saçımı çekerek arkaya doğru çektiler. acıyla küçük bir inilti ağzımdan çıkınca kulağımda nefesi sıcak, ama sesi hem tanıdık hemde alaycı bir tavırla"aaa.canınmı yandı.uu cici çocuk.keşke bunla bitseydi ama.üzgünüm ufaklık.oyun daha yeni başlıyo." diye tısladı.sesi tanıyordum.ama ismi bir türlü söyleyemiyordum.başıma aldığım darbeyle fazla düşünemiyordum.biraz sonra faklı bi ses"levent.burada kamera var."dediğinde beynime tabii yaa dermişçesine onay verdim.zengin züppesinden başka kim olabilirdi ki zaten.kamera olduğuna seviniyorken leventin o lanet sesi sevincime son verdi.ve alyaya neler yaptığını biliyordum ve bana ne yapacağını kestiremiyordum."ben hallettim.rahat olun. hadi başlayalım beyler!" diye tısladı ve bir çanta fermuarı sesi geldi.bir şeyler yapmam lazım ama ne?

BILIYORUM BOLUM COK KISA OLDU AMA BAYRAMDA OKUDUKCA BITIREMEYECEGINIZ VE OKUDUKCA SIKILMAYACAGINIZ BIR BOLUM GELIYOR!! HAZIR OLUN GENNCCLERR SIZI SEVIYORUMMM

YAZIM HATALARINI GORMEYELIMM ;))

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOLO.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin