.
.
⊹ ࣪ ────── 𓆝 𓆟𓆞 𓆝𓆟──────⊹ ࣪Bai Liu eşya satın alırken aşırı popüler olan 'su baloncuğu' adlı eşyayı gördü. Eşya oyuncunun 2 saat boyunca baloncuk içinde yüzmesini ve nefes almasını sağlıyordu. Ayrıca balıkları kovup uzak durmalarını da sağlıyordu. Ancak 70'den daha fazla bir puana mâl oluyordu ve sadece 2 kez kullanılabiliyordu. Bu eşyayı tükenebilir yapıyordu. Bai Liu'nun bakış açısından kritik nokta, bu eşyanın insanların suyun altına nefes almasını sağlamak dışında hiçbir değeri yoktu. 70 puanın üstünde satmak apaçık tezgahtı. Bunu satın alan kim varsa oyun mağazasına aptallık vergisi ödüyordu.
Tabi ki bu, Bai Liu'nun suya atlamak istememesi ve sudan korkmaması için bir şey yapamazdı. E doğal olarak bu Bai Liu'nun, oyunun estetiği olmayan bir rota izleyip saçma bir şeyler yapmayacağındandı.
Bai Liu yukarıya, deponun kapısına baktı. Kapı, sanki biri deponun kapısını yeniden açmaya gelmiş gibi gıcırdamaya başladı. Eğer Bai Liu şuan sıradan bir oyuncu olsaydı aşırı tedirgin olacak ve kasvetli beyaz heykellerden kaçmak için dışarıya koşacaktı. Ancak Bai Liu el fenerinin ışığını kapattı ve heykellerin arasına karanlık bir köşe bulmak için girdi. Bir heykel gibi görünmek için ceketini çıkardı ve alt vücudunu yerdeki gri bir bezle sardı.
Bu tılsım denizkızı heykellerinin bakışları iyi değildi. Şaşkın şaşkın, Bai Liu'yu aradılar ama bulamadılar.
Deponun kapısı birkaç kez sallandı ve yavaşça açıldı. İki denizci merdivenlerden aşağı indi, ellerinde loş sarı ışıklı lamba tutuyor ve kısık sesle konuşuyorlardı.
"Heykelleri say..."
"Onları birçok kez saydım. Bir sorun yok..."
"Bu günden sonra burada 4 heykel daha olacak. Hadi ilk olarak bu 4 kişiyi müzeye gönderelim. Heykeller Siren Kralını uzun süredir koruyor. Onların tılsımlarını alma ve etkinlikler için dışarı çıkma zamanı..."
"Siren Kralı iyi korunuyor. Uyanıp suya geri dönmesine izin verme. Yoksa hepimiz..."
2 denizci deponun üstündeki basamaklarda duruyordu. Aşağıya inerken modası geçmiş lamba tutuyorlardı. Işığın yetersiz olduğu bu yerde Bai Liu bu iki kişinin heykel mi gerçek insan mı olduğunu anlayamıyordu.
Çok beyazdılar, ölümle burun burunaymış gibi beyazdılar. Ellerindeki ve yüzlerindeki kan damarları ışığın dibinde olmalarına rağmen gözükmüyordu.
Yeterliydi. Bai Liu gözlerini çevirdi ve iki denizciye baktı. Ancak bir şeyler açıkça doğru değildi. Bu iki denizci insan formundaydı ama canavar kitabı onlara 'merfolk denizciler' diyordu. Farketmeden kaşlarını çattı ve kalbini kötü bir his kapladı.
Denizcilerden biri Bai Liu'nun grubuna önceden güverte etrafında koşmamalarını söyleyen kişiydi. Gözleri, hareket etmeyecek kadar kaskatı ve ölmüş gibiydi. "Tılsımların iyi olduğundan emin misin? Eğer hiçbir sorun yoksa o zaman dalgalar geldiğinde kırılmasınlar diye heykelleri bağla ve depoyu kitle. Geçen sefer tılsım paramparça oldu. Denizci hala denizdeydi ve karaya gidemedi."
İki denizci bir grup heykele doğru yürüdü ve heykelleri yerlerine zincirle sabitlemeye başladı. Bai Liu nefesini tuttu, açık depo kapısına baktı ve yaklaşmak için yavaşça hareket etmeye başladı. Denizcilerden biri heykelin konuştuğunu duymuş gibiydi. Durakladı, kaşlarını çattı ve fısıldamak için heykele döndü: "Az önce, burada bir turist gördüğünü mü söyledin?"
Bai Liu'nun kalbi tekledi. Yüzü düştü ve yumruklarını sıktı.
Bu bir hataydı. Denizcilerin kendi tılsım heykelleriyle konuşabileceğini beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Became a God in a Horror Game
FantasyBai Liu işini kaybettikten sonra birçok çeşit canavarla ve öldürme niyeti yayan oyuncularla dolu durdurulamaz canlı yayın korku oyununa katıldı. Başlangıçta herkes Bai Liu'nun öylesine oyuna katılan sıradan biri olduğunu düşündü. Fakat sonra onlar...