6.BÖLÜM YENİ KIZ

17 0 0
                                    

Olanlara hiç karışmadan kafamda kurgu yapıyordum acaba nasıl gidecektik bizi nasıl bir macera bekliyordu diye düşünürken kapıdan takırtı sesleri geldi. Bir an sessizlik oldu. Chris eliyle kapıyı işaret ederek kapının sağ tarafına dayandı, Ben de gitti kapının soluna dayandı bana kapıyı ac diye işaret ettiler. Dışarıyı görmek için  Kapıda delik vs. Yoktu yavaşça elimi kapının kulpuna koymuştum ki takırtı sesi kesildi. Sonra kapı büyük bir gürültüyle üstüme düştü. Tozdan hiçbirşey göremiyordum. Chris patlamanın etkisiyle duvara çarptı. Üstümdeki  demir kapının acısıyla yerde kıvranırken Ben elini uzattı:
-Buda neydi şimdi , bildiğim kadarıyla hastalıklılar plastik patlayıcı kullanamaz. Dedi ve elimden çekerek beni kapının altından çekti. Sağ ayağım burkulmuştu. Topallaya topallaya ayağa kalktım zar zor. Sonra toz ve bulutun arasından  iri yarı sivil giyinmiş, sadece orduda bulunan özel silahlara sahip 2 adam vardı. Bize silahları doğrultarak yere yatmamızı söylediler. Bu halde onlara karşı koyamazdık. Chris bizden önce yere yatmıştı , Ben de bana bakarak kafasını sallayıp çaresizce yere yattı. Bende onlara ayak uydurup topal ayağımla yere çöktüm. Hâlâ toz bulutu etrafa hakimdi. Adamlar bize doğru hareket ediyordu ki arkadan bir kadın sesi geldi:
-Durun, yeter! İnsanlar düşmanımız değil onlara daha fazla rahatsızlık vermeyin.Dedi askerler hemen sesin geldiği yere yöneldi. Artık fazla toz yoktu etrafta. Hepimiz kapının iç tarafında yere yatmış vaziyette olduğumuz için dışarıda ne olduğunu anlamıyorduk. Yaklaşık 10-15 saniye sonra Chris'in ahşap merdivenlerinden topuk ayakkabısı sesleri gelmeye başladı, az önce askerlere emir veren kadın geliyordu sanırım. İçeri gözlüklü,mavi elbiseli ve sarışın bir kadın girdi. Bizden çıt çıkmıyordu . Herkez birbirine bakıyordu. Sonra kadın bizden önce davranıp:
-Merhaba,az önceki adamlarımın tavrından onların adına sizden özür dilerim. Artık hastalıklılar ile insanlar neredeyse ayırt edilemiyor, bu yüzden adamlarım elinden gelen her türlü tedbiri alıyorlar . Dedi, Chris hemen yerden kalkıp üstünü silktikten  sonra elini kadına uzatarak:
-Ben Chris az önce kapısını patlattığınız evin sahibiyim.Dedi ve gülümsedi. Bizde kalkıp isimlerimizi söyledikten sonra kadın hemen ekledi:
-Ben de Faith, evinizi patlatan adamların ve diğer devriyenin lideriyim, memnun oldum. Dedi . Chris devriye lafını duyar duymaz evin dışına fırladı . Bizde Ben ile Chris ' in arkasından gittiğimizde gördüğümüze inanmadık. Sanki savaş çıkmıştı dışarıda bir askeri araç ve içinde 25 e yakın asker vardı . gitmek için hazırlanıyorlardı. Biz dışarıyı seyrederken arkamızdan Faith geldi:
-Gördüğünüz manzara tek bir şeyi açıklar oda hastalık artık kontrol altından çıkıyor. İnsanlar hastalığa yakalandıktan sonra ilk 3-5 saat normal insan beyninin yaklaşık 2 katı zekaya sahip oluyor. Normalde sizin bildiğiniz"zombi" denilen kavramla bitişen  hastalikta insanlar şuursuz bir biçimde hareket ederlerdi. Çünkü beynin mantık bölümü tamamen devre dışı kalırdı hastalığın da kendisi buydu aslında. Fakat sonrasında hastalık bilim adamlarımızın tahmin ettiğinden daha fazla değişikliğe uğradı, yani mutasyona uğradı... Kısaca değinmek istersek hastalık bulaştıktan ilk 3-5 saatte karşımızda bir"Einstein"ordusu olacak. Bu cidden korkunç birşey fakat iyi tarafı ise 3-5 saatten sonra hastalıklılar beynin harcadığı enerjiden kan şekerleri yeterli olmuyor bundan dolayı bitkin düşüp bayılıyorlar. Şimdilik durum bu. Hastalıklılar hâlâ sadece ete duyarlı eğer farklı bir mutasyon sonrasında iştah yönü karbonhidrat ürünleri olursa bu hepimizin bitişi olur. Dedi ve ekledi:
+Şehrin batı tarafını da kontrol ettikten sonra devriye sona erecek tesise dönücez, burası güvende değil isterseniz bizimle gelin. Dedi. Aklıma hemen televizyonda bahsedilen güvenli bölge geldi Faithe orayı söyledim. Faith kendi tesislerinin  oraya çok yakın olduğunu hatta devriye öncesi oradan yakıt aldıklarını söyledi. Ve ekledi:
+Beyler bu gece sizi tesisimde konuk etmek isterim burası hiç tekin bir yer değil 3 insanı daha kaybedemeyiz. Dedi. Bana yönelerek:
+Yarın saat 8:30 da yeni bir devriyemiz var yakıt almamız gerekecek sizi de bu arada tesise bırakırız .Dedi . Çok sevinmiştim resmen kafadamdaki o kadar soru bir anda yok olmuştu,  şans tamda ayağımızın altındaydı. Ben heyecanlı bir şekilde kabul etmek için elimi uzatmıştım ki Ben elimi tuttu faithe bize 1 dakika verirmisiniz diyerek beni kenara çekti Chris de yanımızdaydı. Bana kuşkulu bakışlar yönelterek:
-Niçin onunla gidicez ben burayı sevdim. Askeri tesis bana göre değil. Dedi ve yan çizmeye başladı. Chris ise daha önceden kabul etmişti zaten bu fikrimi onun için bir sıkıntı yoktu. Ben'i Chris ile beraber zar zor ikna ettik. Birkaç eşya alıp apar topar evden çıktık Ve arabaya bindik. Arabanın kasa kısmında Askerlerin yanına   oturduk. Araba hareket etmeden yağmur  yağmaya başlamıştı. Askerler ıslanmamak için kasaların üstünü büyük  beyaz çuvalla örttüler. Hareket ettikten sonra yine düsünüyordum. Daha bir haftasına kadar düzenli bir hayatım vardı ve şimdi herşey allak bullak olmuştu ne yapacağımı artık kestiremiyordum. Bu savaşın seyri se pek iyiye gitmiyordu. Derken araba birden büyük bir sarsıntı geçirdi ve fren sesi duyuldu...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 21, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hastalıklıların ŞafağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin