Neydi hayatın anlamı? Neydi bir sonraki güne uyanmamı sağlayan?
Biraz daha uyumak, biraz daha yemek, biraz daha para kazanmak.
Sıkı sıkıya tuttuğum bu silahın sebebi neydi mesela kendime doğrultamazdım bile?
Kaç yaşındaydım? Doyduğum kadar var mı yoksa doğduğum kadar mı? Var olmadığımı hissettiğim bir yerde ne kadar durduğumun bir anlamı var mıydı?
"Senin," dedi. "Senin yaktığın ateş bir tek seni tutuşturur."
Namlunun ucunu sıkı sıkıya kavrayan parmakları onu göğsünde tutarken yüzünde korkuya dair tek bir işaret bile yoktu.
"Nefret et benden. Öyle nefret et ki bensiz geçen tek bir günün bile olmasın. Vur beni, siktiğimin dünyasının üstünden ne kadar silindiğimin önemi yok her gece beni kafanın içinde yaşatacağını bileceğim ben."
O kadar da keskin çizgiler yok demişti bir keresinde sevgiyle nefret arasında.
Nefret duygudandır, nefret sevgiden daha duygusaldır.
Yaşamak için öldürmem değil ölmem lazımdı.
Titremedim bile. O korkmuyorsa ben de korkmayacaktım. O istiyorsa ben de durmayacaktım.
"Ateş benim, ne kadar yandığımın bir önemi yok."
Gülümsedi.
Terden siyah saçları alnına yapışmış, dudaklarında taptaze bir yara. Yumruklarımla değil dişlerimle açtığım. Dudakları kıvrıldıkça sızan kanı silmek için bile bırakmadı göğsünde tuttuğu silahı.
Yaşamak için ölmem lazım. Yaşamak için seni öpmem lazım.
"Nefretim sevgimden daha mı güçlü olacak?"
Öylesine söylediğim herhangi bir cümle gibi kayıp gitti dudaklarımın arasından fakat fazlaydı, daha fazlası.
Onu öldürmek üzereyken hastalıklı bir katil gibi son anlarını zehir tutmuş fantezilerimi duyurmak için harcamak istiyordum.
Silahı göğsüne yaslayan kolum ağrımaya başladı ama yine de gözlerimi gözlerinden bir an bile çekmedim.
"Her dakika düşüneceksin beni. Bugün çaktığın o küçük kıvılcım değil bugün ölene kadar bir gün bile peşini bırakmayacak senin. Ne ölümden ne dirimden. Tahrip ettiğin mezarımda karşılık bile göremeyeceksin. Sana bir yumruk bile sallamayacağım artık. Seni bir dakika bile düşünmeyeceğim artık. Bir dakika bile sevmeyeceğim."
Nefret sevgiden daha güçlüydü ve sevmek istemediği bana karşı daha güçlü hisler taşımak istemiyordu.
Ateşin seni yakar dedi. Ateş benim dedim. Nefret benim. Nefretim bir tek beni yakacaktı.
Beş para etmez boktan hayatlarımızın oradan oraya savurduğu, birbirimizden başka kimsenin gözüne giremeyen iki silik gölgeden ibarettik.
Sıkı sıkıya tuttuğum bu silah benim öfkemdi, benim ateşimdi, kendime doğrultamasam bile bir tek beni yakıyordu.
***
avciyi daha once (cok yakin bir zaman aslinda) yine burda fanfic olarak yayinlamistim ve wialog arfer kurgusu olarak degistirmemin daha iyi olacagini soyleyince gecenin bu vakti gazina uydum ve yaptim. umarim beklentileri karsilar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
avcı
Romance"Senin," dedi. "Senin yaktığın ateş bir tek seni tutuşturur." arda güler ▪︎ ferdi kadıoğlu