~Xiao'nun gözünden~
Okul bitmişti ve eve gelmiştim. Gelir gelmez dolabımı açtım ve giyecek bir şeyler aradım. Aether'a iyi gözükmek istiyordum. Sonuçta o benim ilk arkadaşımdı ve beni kötü görmesini istemezdim.
"Off ne giyeceğim ben şimdi.."
Elime aldığım her kıyafeti fırlatmaya başladım. En sonunda elime siyah-mavi, çizgili bir kazak aldım. Sanırım bunu giyecektim. Altıma ise beyaz, hafif bol bir pantalon giyecektim. Hava akşama doğru gerçekten soğumuştu bu yüzden kalın giymeye karar verdim."Sanırım böyle iyi gözükürüm."
Telefonuma gelen bildirim sesiyle Aether'a konumumu atmayı unuttuğumu fark ettim..........................................................
*Mesajlar kısmı*
Aether:
Hey Xiao
Umarım buluşmaktan vazgeçmemişsindir :DXiao:
Hayır hayır!
Sadece kıyafet seçmeye fazla odaklanmışım
Konum*Aether:
Tamamdır 5 dakikaya ordayım
(Görüldü, 17.23)
...........................................................Telefonu kapattım ve seçtiğim kıyafetleri giydim. Telefonumu ve cüzdanımı alıp koltukta Aether'ı beklemeye başladım.
Dediği gibi 5 dakika sonra zil çaldı. Hemen kapıyı açtım. Aether beyaz, üstünde dalga desenleri olan bir sweetshirt giymişti. Altına ise siyah bir pantalon.
"Hazırsan çıkalım. Seni en sevdiğim cafeye götüreceğim."
Gülümsedim. "Hazırım, çıkalım."Aether motoruyla gelmişti. İki tane kask vardı. Birini kendi kafasına taktı diğerini ise bana uzattı.
"Kaskı takmalısın, bir kaza olursa korunmak için." "Cahil değilim be biliyoruz." Ben kaskı hızla alıp, takarken Aether gülüyordu. Arkasına geçtim ve motora bindim.
Cafeye vardığımızda cam kenarı, güzel manzaralı bir yere oturduk.
"En sevdiğin cafe olmasına şaşmamalı, burası gerçekten çok güzel." "Beğenmene sevindim."Biz konuşurken garson geldi ve siparişlerimizi aldı. Ben badem tofusu sipariş ettim. En sevdiğim yiyecekti fakat her yerde satılmadığı için sık sık yiyemiyordum. Burada olması büyük şanstı. Aether ise bir Türk kahvesi sipariş etti.
Siparişlerimizi beklerken sessizliği Aether bozdu. "O koca cüsseli sana hep zorbalık yapar mı?" Beklemediğim bir şey sormuştu. "Şey.. evet. Sebebini bilmiyorum ama nefes alsam bile sürekli bana sataşıyor. Ayrıca bunu daha önce söylemem gerekiyordu ama orada beni koruduğun için teşekkür ederim Aether." Gülümsedi. "Rica ederim, arkadaşlıklar bu durumlarda yardım etmeli."
Ortam tekrar sessizliğe büründü. Bu sefer bozan bendim. "Buraya ailenizin işi için yeni taşınmıştınız değil mi? Bu kadar kısa sürede nasıl etrafı öğrendin?" Bu soru aklıma takılmıştı ve soramadan edemedim.
"Aslında buraya 1-2 hafta önce geldik fakat taşınma işleri falan derken okula yazılma fırsatı bulamadık. Bende o süreç boyunca canımın sıkılmasını geçirmek için motorumla geze geze öğrendim. Zaten ezberim iyidir, zor olmadı yani." "Hmm anladım."
Sonunda siparişlerimiz gelmişti. Gerçi cafe kalabalıktı ve az çalışan vardı. Geç gelmesi normaldi. Garson tam kahveyi tutarken birden dengesini kaybetti ve şansa kahve pantalonuma döküldü.
Hızla ayağa kalktım.
"Yandım!" "Özür dilerim efendim.. dengemi koruyamadım hemen düzeltmeye çalışacağım." Garson elindeki mendille üstümü silmeye çalıştı fakat bu şekilde hem daha çok yandım hem de leke iyice yayıldı."Tamam tamam. Gerek yok ben hallederim." Nasıl halledebilirdim ki? Sanki dünyanın bana garezi vardı.. Tam kafamın rahat olduğu, mutlu olduğum anda bir şey çıkarıyordu. Aether'a da rezil olmuştum..
"Böyle şeyler herkesin başına gelebilir. Şanslıyız ki sanki içime doğmuş gibi yanımda yedek kıyafetler getirmiştim. Sana pantalon vereyim."
Gerçekten koruyucu bir melek gibi.. Aether motorun arkasından bir pantalon getirdi. Cafenin lavabosuna gittim ve üstümü orada değiştirdim.
~Venti'nin gözünden~
Xiao gerçekten o çocukla buluşmuştu.. Somurtarak onları izliyordum. Ne kadar da iyi anlaşıyorlardı..
Tam küreyi kapatacakken fark ettim ki garson Xiao'nun üstüne içecek döktü. Panik yapmıştım. "Ah şu ölümlüler.. Ne kadar da sakarlar." Ne yapmalıydım. Xiao'nun üstüne hava mı getirmeliydim? Hayır hayır, öyle kıyafet üstüne yapışırdı..
Ben endişeyle ne yapacağımı düşünürken yine o çocuğun olaya el attığını gördüm. Yine benim yapmam gereken şeyi yapmıştı.. "off, birini uzaktan korumak ne zormuş. Yeni başlamam yetmezmiş gibi bir de görev hırsızı çıktı!"
Küreyi kapattım. Bulutların üstüne gidip uzandım. Yüzümdeki ağlamaklı ifadeyle kara kara düşünürken yanıma birinin geldiğini fark ettim. Bu Nahida'ydı.
Nahida, bebek yüzlü çok tatlı bir melekti. Herkese iyi davranır, yardım ederdi. Henüz görevini almamıştı. Muhtemelen gelecek yıl alacaktı.
"Hey Barbatos! Neyin var? Üzgün görünüyorsun, bu alışılmadık bir şey."
Derdimi anlatacak birini bulmuştum.
"Ah Nahida ah. Biliyorsun ilk görevimi bir kaç gün önce aldım. Fakat beceriksizin tekiyim.. Korumam gereken kişiyi zamanında koruyamıyor, ne yapmam gerektiğini bir türlü seçemiyorum. Bir de bir çocuk çıka geldi.. Benim görevimi o yapıyor, korumam gereken kişiyi o koruyor!"Nahida durdu ve düşündü. "Barbatos, yeni başladığın için ne yapacağına karar verememen normal. Kendini üzme lütfen. Fakat o kişi hakkında bir şey yapamam. Biliyorsun diğer insanların hayatına müdahale etmeden onları korumamız lazım."
Haklıydı.. Yapabileceğim bir şey yoktu. Sanırım kabullenmem gerekiyordu fakat pes etmeyecektim. Xiao'yu ondan önce koruyacaktım. Yani en azından çalışacaktım..
"Teşekkür ederim Nahida. Konuşmak gerçekten iyi geldi." "Rica ederim! Ne zaman istersen benimle konuşabilirsin."
Nahida gitti. Tekrar küreyi açtım ve izlemeye başladım. Xiao evine gitmişti. Görünüşe göre yolda başına bir şey gelmemişti. Çok şükür.. Çok mutlu görünüyordu. Sanırım buluşması iyi geçmişti..
Birden düşüncelere daldım. Aether yerine kendimi koyarak hayal ettim. Xiao'nun kahramanı bendim. Onunla buluşan, onunla zaman geçiren kişi bendim. Yanında mutlu olduğu kişi bendim...
__________________________________
776 kelime.
Merhabalarr. Bu bölümde burada bitti. Umarım beğenmişsinizdirr. Bu sefer gerçekten uzun oldu. Sanırım Aether ve Xiao'nun buluşmasında fazla detay verdim. Kitap uzun olsun diye biraz saçmalamış olabilirim fazla takılmazsanız sevinirim. •́ ‿ ,•̀
Bir sonraki bölümde görüşürüzzzz. ✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Meleklerin Gözyaşı~ | xiaoven
Короткий рассказKoruyucu meleğimiz Venti, görevi için okulda zorbalık gören sessiz çocuğumuz Xiao'yu korumak için yola çıkıyor. Olaylar duyguların araya girmesi ile başlıyor. ❗NOT❗ kitabın oyunla ve hikayesiyle hiç alakası yoktur. Kendi kafamda kurduğum bir kurgu.