~Xiao'nun gözünden~
Aether'la çıkmaya başlayalı 3 hafta olmuştu. Başlarda çok güzel ilerliyordu fakat son günlerde Aether'da bir tuhaflık vardı. Garip davranıyordu. İkizi Lumine de kaç gündür okula gelmiyordu. Bir şey mi olmuştu?
Dayanamadım ve öğrenmek için harekete geçtim. Aether'ı aradım fakat açmıyordu. İki kez daha çaldıktan sonra kapattım ve tekrar aradım. Bu sefer o meşgule attı.
...............................................................
*Mesajlar kısmı*
Xiao:
Sevgilim telefonlarımı neden açmıyorsun?
Sorun ne?10 dakika sonra yanıt geldi.
Aether:
İşlerim var Xiao.
Xiao:
Ne işi?
(Görüldü, 20.38)Aether ne işin var??
Tamam hadi ona cevap vermiyorsun bari Lumine'nin neden okula gelmediğini söyle
Evde bir şey mi oldu?Aether:
Bir şey yok
Şimdi izin verirsen işlerimi yapacağım.Xiao:
Peki.
(Görüldü, 20.46)...............................................................
Her şey çok güzel ilerlerken neden böyle davranmaya başlamıştı? Benden bıkmıştı sanırım.. En iyisi biraz rahat bırakayım.
Sonraki gün okula yalnız gidiyordum. Normalde Aether'la beraber giderdik ama bu sefer benimle gitmek istemedi. Yine 'işleri' varmış.
Dört ders geçmişti. Aether derslere gelmemişti. Tam nerede olduğunu sormak için mesaj atacakken ondan mesaj geldi. "Çıkmaya başladığımız yerde buluşalım. Sana bir sürprizim var." yazmıştı. Bunun için mi sürekli işlerim var diye gidiyordu? Heyecanlanıp hemen terasa çıkmaya başlamıştım.
Çıkmaz olaydım..
Tam karşımda, Aether ve bir kız öpüşüyorlardı. Aether beni görünce geri çekildi ve sırıtmaya başladı.
"Nasıl? Minik sürprizimi beğendin mi 'balım'."Yıkılmıştım. Herkes yapar o yapmaz dediğim kişi beni en ağır şekilde vurmuştu. "Bunu bana neden yaptın..?" "Neden olmasın?" Hâlâ arsız gibi sırıtıyordu. Şerefsiz..
Tam gidecekken kız önüme geçti. Aether de kolumdan tutup kendine çekti. "Ah hadi ama sevgilim. Eğleniyoruz şurada hemen kaçıp gidecek misin?" "Bırak beni." "Yapma ama böyle, bak üzülüyorum." "Bırak beni dedim!" Yüzüne sert bir tokat yapıştırdım.
"Demek böyle oynamak istiyorsun küçük piç.." Bir anda kollarımda hissettiğim baskıyla arkama bakmaya çalıştım. Tanımadığım mavi saçlı, maskeli bir adam tutuyordu beni. Bizden yaşça büyüktü sanırım.
"Dottore.. aşağı fırlat." Ben daha ne olduğunu kavrayamamışken sırtımdan itildim. Aşağıya doğru düşmeye başladım. Korkudan gözlerimi kapattım, ne işe yarayacaksa.
Ölümümün bu şekilde olacağını tahmin etmemiştim...Derken kendimi bir çift kolun arasında buldum. Gözlerimi yavaşça açtım. Karşımda uçları mavi, iki yandan örülmüş saçları olan, melek yüzlü bir çocuk vardı. Beni kurtarmıştı..
Aylarca meleğim sandığım kişi beni arkamdan bıçaklarken; beni asıl koruyan, gerçek meleğim beni kurtarmıştı..
Tekrar yukarı doğru uçup terasın ortasında durdu, beni de yavaşça yere indirdi. Hâlâ şaşkınlıkla ona bakıyordum. Bir de terasa bir kaç kişi daha gelmişti. Biri uzun kahverengi saçları vardı, uçları turuncuydu. Bir melek gibi durmuyordu ama bir insan gibi de durmuyordu. Belki de meleklerin üstüydü.
~Venti'nin gözünden~
Kaç gündür o aptal herif biricik Xiao'mu üzüyordu. Yasak olmasa ilk fırsatta onu öldürürdüm.
*Xiao'da okuduğunuz olayların bir kısmı* (kesinlikle üşenmedim.)
"Olamaz.. Bu siktigimin Dottoresi ölmemiş miydi?!"
Dottere; meleklerin en büyük düşmanı, cehennemin yöneticisi şeytandı. Dünyayı ele geçirip, iyileri öldürmek istiyordu. Kötüleri ise yanına alıp meleklere saldırmayı ve hem dünyanın hem cennetin hükümdarı olmayı planlıyordu.
Bir keresinde kılık değiştirip, Efendi Morax'ın yanına gitmiş ve onu çıplak elleriyle öldürmeye çalışmıştı. Aptal herif, asker melekler onu yakalamış ve zindana atmıştı tabii. Orada ise ölü bulundu fakat nasıl olduysa geri dönmüştü.Dottore'nin döndüğünü görünce hemen Efendi Morax'ın yanına koştum. "EFENDİM! EFENDİ MORAX!" "Barbatos? Ne bu telaş, ne oldu?!" "Efendim Dottore.. Dottore geri dönmüş!"
Morax hemen asker melekleri dünyanın ve cennetin çoğu kısmına dagıtmıştı. Ne olur ne olmaz diye de cehennemin girişine de bir kaç asker koydurttu. Ben o ara küreden izlemeye devam ediyordum.
Aether, Dottore'ye emir verip Xiao'yu aşağı fırlattrmıştı.
"SİKİK HERİF! SARI YELLOZ! ALDATTIĞI YETMEZMİŞ GİBİ BİR DE ÖLDÜRMEYE ÇALIŞIYOR!" Sözlerimi duyan Morax'ta küreye baktı ve saniyeler içinde ikimizi dünyaya ışınladı. Hemen bir hışımla uçtum ve Xiao'yu havada yakaladım.Geri terasa geldiğimizde Efendi Morax, Dottore'yi yakalatmıştı. Onu öncekilerden daha ağır bir ceza bekliyordu. Aether ve kız ise kaçmıştı. Hah, korkaklar.
Burada başka bir iş kalmadığı için Xiao'ya döndüm. Sonunda onunla yüz yüze konuşma fırsatı bulabilmiştim.
"Sen iyi misin Xiao? Bir yerinde bir şey yok değil mi? Yaralandın mı? Canın acıyor mu?"Aferin Venti, şimdiden çocuğu soru yağmuruna tuttun bile.
"Şey hayır.. İyiyim, sanırım..." Yavaşça Xiao'ya yaklaştım ve ona sarıldım. Buna ikimizin de ihtiyacı vardı, özellikle de onun.Morax ve diğer melekler gitmişti fakat ben bir süre daha Xiao'yla kaldım. Biraz konuştuk. Bu bir kaç ay içinde neler olup bittiğini, bazı şeylerin gerçeklerini falan baştan sona analiz ettik.
"Xiao, kalmak isterdim ama bana verilen süreyi doldurdum. Geri dönmem gerek. Umarım beni anlayışla karşılarsın. Söz veriyorum eğer bir yolunu bulabilirsem seni ziyarete geleceğim."
"Peki anlıyorum. Sen bir meleksin bir sürü işin var falan.. o zaman görüşürüz Venti." Xiao ismimi söylediğinde kalbim tekrar yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Fakat iyi anlamda. Yukarıya doğru uçtum. Sonra Xiao'ya döndüm. Bir daha bu fırsat elime geçmezdi.
"Xiao.. Seni seviyorum."
dedim ve 'ait olduğum yere' geri döndüm.__________________________________
764 kelime.
Bir bölümün daha sonuna geldiiikk. Bu bölüm, asıl yazmayı beklediğim bölümdü. Yazım veya noktalama işaretlerinde yanlışlarım olabilir, lütfen belirtin.
Umarım beğenmişsinizdirr. Bölüm hakkındaki fikirlerinizi yazmayı unutmayın. Görüşürüzzzz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Meleklerin Gözyaşı~ | xiaoven
Короткий рассказKoruyucu meleğimiz Venti, görevi için okulda zorbalık gören sessiz çocuğumuz Xiao'yu korumak için yola çıkıyor. Olaylar duyguların araya girmesi ile başlıyor. ❗NOT❗ kitabın oyunla ve hikayesiyle hiç alakası yoktur. Kendi kafamda kurduğum bir kurgu.